İki uzman iki görüş
Dünkü yazımda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün nereden kaynaklandığını anlatmıştım.
Bugün de iki önemli görüşü vermek istiyorum bunlardan biri, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton’un, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklama. Bir diğeri de Altınbaş Üniversitesi, Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Yeşim Yılmaz’ın görüşleri.
Vinton’un görüşleri şöyle: Kadına yönelik şiddet, dünyada en yaygın insan hakları ihlallerinden bir tanesidir. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin faillerinin cezalandırılması ve söz konusu mağdurların desteklenmesi için herkesin, elinden gelen her şeyi yapması gerekir.
Şiddet mağdurlarına ücretsiz hukuki destek verilmesi ve ekonomik bağımsızlıklarını güvence altına almaları için yardım edilmesi şart.
Kadına yönelik şiddetin temel nedeninin eşitsizlik olduğu ve çözümün de nihayetinde temel eşitliğin sağlanmasında yattığının altını çizmek isterim.”
Bir iş sahibi olmanın ekonomik bağımsızlık yolunda en büyük adım olduğunun altını çizen Vinton, UNDP'nin kadınların istihdama erişim sağlaması için uğraş verdiğini de sözlerine ekledi.
Vinton, 25 Kasım'a ilişkin de şu değerlendirmede bulundu: Bir konuya adanmış uluslararası bir gün olması, dikkatlerin belirli bir konuya çekilmesine yardımcı olur ve herkese, kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasının hepimizin yararlanacağı eşit haklar için bir ön koşul olduğunu hatırlatmak için bir fırsattır.
***
Altınbaş Üniversitesi, Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Yeşim Yılmaz ise konuya, kadına karşı şiddet, cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan, fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet yönleri de olan en önemli toplumsal sorunlardan biri olarak bakmakta. Dr. Yeşim Yılmaz’ın görüşleri şöyle: Türk hukuku kadına karşı şiddeti önlemeyi ve kadının hak ve özgürlüklerini yasal olarak korumayı hedefler. Bununla birlikte Türk ceza hukukunun kadına uygulanan şiddete karşı yeterli koruma sağlayıp sağlamadığının bugün halen tartışma konusu.
Kadına karşı şiddetle mücadelede özellikle aile içi, bir diğer ifadeyle ev içi şiddetin ayrıca ele alınarak mücadele edilmesi gereken çok önemli bir konu.
Evlilik içinde eşe karşı gerçekleştirilen rıza dışı her türlü cinsel davranış suç olarak kabul edilmeli.”
Yılmaz daha sonra, mevcut uygulamada boşanma kararı kesinleşinceye kadar evlilik birliği ve eş sıfatı devam ettiğinden, boşanma davası devam eden veya fiilen ayrı yaşayan eşin gerçekleştirdiği rıza dışı cinsel davranışların tecavüz boyutuna varmadıysa suç oluşturmadığına işaret etti.
Bunun adaletsiz ve hakkaniyetsiz sonuçlara yol açtığının altını çizen Yeşim Yılmaz, “Kadına karşı cinsel şiddetle mücadele bakımından son derece sakıncalı olan bu yanlış uygulamadan vazgeçilmeli. Aile içi cinsel şiddetle etkin mücadele ancak bu şekilde mümkün olabilir” görüşlerini dile getirdi.
Dr. Yeşim Yılmaz’a göre, yasal düzenlemelerin yetersiz kalması, çoğu zaman toplumsal cinsiyete dayanan ayrımcı bakış açısından kaynaklanıyor. Hukuki düzenlemeler, toplumda yaygın olan şiddet sorununun çözümünde tek başına yeterli olmuyor. Bu noktada eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasının şart olduğunu anlatan Yeşim Yılmaz, “Kadına karşı ayrımcı bakış açısı değişmedikçe ve toplumsal bilinç gelişmedikçe yasal düzenlemelerin etkisi sınırlı olur.” dedi.
Biz de yazımızı sonlandırırken, her türlü şiddete hayır diyoruz.