Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Aykut Veli Yıldız

Aykut Veli Yıldız

Türk'ün Sesi

Boğazlıyan Kaymakamı Millî Şehit Mehmet Kemal Bey

Saygıdeğer okurlarım,

Bugünkü yazımda sizlere Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi''yle vatan topraklarımızı işgal eden İngilizlere yaranmak için, Sadrazam Damat Ferid Paşa''nın tertipleriyle "Ermenilere soykırım(!) yaptığı" iftirasıyla, 10 Nisan 1919 tarihinde idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey''i tanıtmak, rahmet ve minnetle anmak istiyorum.

...

Birinci Dünya Savaşı çıkınca Osmanlı Devleti birçok cephede İngiliz, Fransız, İtalyan ve Ruslara karşı savaşmaya başladı. 

Savaş halini fırsat bilen ve yüzyıllarca Osmanlı topraklarında birçok imtiyâza sahip olarak yaşayıp zengin olan Ermenilerin bir kısmı düşman devletlerin de kışkırtmalarıyla Osmanlı Devleti''ne karşı ayrılıkçı eylemlerini hızlandırdılar.

Dâhiliye Nâzırı Talât Paşa ve Başkumandan Vekili Enver Paşa İstanbul''da bulunan Ermeni Patriği ve Osmanlı Mebusan Meclisi''nde bulunan Ermeni milletvekillerini uyardı.

Bu esnada Doğu, Güney ve İç Anadolu''nun birçok yerinde Ermeni isyanları çıkmaya başladı.

Osmanlı Hükümeti 24 Nisan 1915''te İstanbul''da yaşamakta olan 77.735 Ermeni''den 235''ini Türklere karşı komitacılık yaptıkları gerekçesiyle gözaltına aldı.

Dâhiliye Nâzırı Talât Paşa, Van çevresinde isyan eden Ermenilerin 23 Mayıs 1915''te Adana, Mersin, Kozan, Cebel-i Bereket(Osmaniye), Maraş, İskenderun, Beylan(Belen), Cisr eş-Şuğur (Suriye''nin kuzeyinde İdlib''e bağlı bir ilçe) ve Antakya kazâlarına iskânını kararlaştırdı.

Bir gün sonra İngiltere, Fransa ve Rusya bir bildiri yayımlayarak Osmanlı Hükümetini Ermenilere katliam yapmakla suçladı.

Dâhiliye Nâzırı Talât Paşa, Ermenilerin yer değiştirme ve iskân konusunu; savaş alanında ordunun hareketini güçleştirmesi, erzak ve mühimmat naklini zorlaştırması, Ermenilerin katliam ve yağma yapması, düşmanla iş birliği ve casusluk yapmak gibi gerekçelerle Meclis-i Vükelâ (Bakanlar Kurulu) gündemine getirdi.

Konuyu görüşen Meclis-i Vükelâ (Bakanlar Kurulu), 27 Mayıs 1915''te "Vakt-i Seferde İcraat-ı Hükûmete Karşı Gelenler İçin Cihet-i Askeriyece İttihaz Olunacak Tedâbir Hakkında Kanun-ı Muvakkat" başlıklı kanun hükmünde düzenlemeyi hazırladı.

Kısaca "Tehcir Kanunu" olarak bilinen bu geçici kanunla Osmanlı Hükümeti, Ermenilerin yerlerini değiştirerek memleketin huzur ve güvenliğini sağlamayı amaçlamıştır.

Ermenilerin imhasının kesinlikle söz konusu olmadığı arşivlerde yer alan belgelerden de anlaşılmaktadır.

***

Birinci Dünya Savaşı''nın yaşandığı bu dönemde Anadolu''da yaşayan Osmanlı vatandaşı bazı Ermenilerin, düşman devletlerle iş birliği yapması ve Türklere saldırmaları, böyle bir yer değiştirmeyi ve göçü zorunlu kıldı.

Suriye ve Kuzey Irak''a göçe tabi tutulan Ermenilerin canlarını, mallarını koruma, yol boyunca güvenlik ve iaşelerini sağlama ilgili valiliklere verildi.

Osmanlı Hükümeti''nin 30 Mayıs 1915''te aldığı bir kararla göçe tabi olanların taşınabilir mallarını yanlarında götürebilmeleri, taşınmaz mallarının satılması veya emanete alınması sağlandı.

Göçe tabi tutulan Ermenilere yerleşecekleri bölgelerde emlak ve arazi verilmesi, çiftçi olanlara tohum, sanatkârlara araç-gereç verilmesi kararlaştırıldı.

İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti, nakil, yiyecek, barınma ve sağlık harcamaları dışında Ermenilere nakdi olarak 3.166.000 kuruş yardım yaptı.

Ayrıca Osmanlı Hükümeti çok sayıda Ermeni''yi de tehcir(göç) kapsamına almadı. Katolik, Protestan, din değiştiren Ermenilerle savaş bölgesi dışındakiler, başlangıçta tehcir edilmedi.

Yine diplomatik dokunulmazlığı olanlar, Ermeni milletvekilleri, subay, asker, sağlık personeli, Reji İdaresi çalışanları, Düyûn-ı Umûmiye memurları, öğretmenler, zanaatkârlar, aileleriyle birlikte tüccarlar, devlet adına üretim yapan işçiler, hastalar, engelliler, kimsesiz kadın ve çocuklar tehcirden muaf tutuldu.

Sevk ve İskân Kanunu(Tehcir Kanunu) ile yalnız Ermeniler değil Rum, Arap ve diğer Müslüman veya gayrimüslim unsurların da yerleri değiştirildi.

İşte Kemal Bey''in hikâyesi Birinci Dünya Savaşı''nın son yıllarında Yozgat Mutasarrıfı ve Boğazlıyan Kaymakamı olmasıyla başlar.

Savaş başladığı andan itibaren bölgede yaşayan Ermeniler, işgalci Ruslarla iş birliği yaparak Türk köylerinde kıyım yapar.

Bunun üzerine iktidardaki İttihat ve Terakkî Fırkası, Boğazlıyan kazâsında bulunan tüm Ermenilerin Suriye''ye sevk edilmesini mülkî amir olarak Kaymakam Kemal Bey''e emreder.

O da bu kararı uygular.

Ancak, bir süre sonra uyguladığı bu karardan dolayı Kaymakam Kemal Bey yargılanır.

Kurulan Kürt Mustafa Paşa Divan-ı Harbi''nde,"kış gününde vatandaşları can ve mal kaybına uğrattığı, ayaklarına süngüler bağlayarak ölüme terk ettiği" iddialarıyla suçlanır.

Kemal Bey ise, "Ben aldığım emri yerine getirdim. Sürgün edilenlere insanî şekilde davrandım. Süngü bağlamadım. Vicdan azabı duymuyorum. Kimsenin ölümü için emir vermedim." diyerek suçlamalara karşı çıkar.

Ancak, bu savunma onun idam kararını engelleyemez.

Kaymakam Mehmet Kemal Bey

Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, babası Gümrük Başkatibi Arif Beyin memuriyeti sebebiyle bulunduğu Beyrut''ta 1 Mart 1884 tarihinde doğdu.

Antalya ve İzmir liselerinde okudu. 1908 yılında İstanbul''da Mekteb-i Mülkiye''den mezun oldu.

Kemal Bey, 1909 yılında 12 Adalar Valiliği (Cezair-i Bahri Sefid) Maiyet Memurluğunda stajını bitirip kaymakam oldu.

Aynı dönemde bir yıl Rodos İdâdîsi''nde Türkçe ve Sosyal Bilimler öğretmenliği yaptı.

18 Aralık 1911''de asıl mesleğine dönerek sırasıyla; Doyran, 1912''de Gebze, 1913''de Karamürsel Kaymakamı oldu.

11 Haziran 1915 tarihinde Boğazlıyan Kaymakamı olarak görevine başlayan Mehmet Kemal Bey, 23 Nisan 1916 tarihine kadar asli olarak kaymakamlık görevini yürüttü.

Yozgat Mutasarrıfı Cemal Bey''in görevden alınmasıyla, 19 Ağustos-8 Ekim 1915 tarihleri arasında kaymakamlık görevine ilaveten Yozgat Mutasarrıf Vekili olarak da görev yaptı.

23 Nisan 1916''da terfi ettirilerek Batraski-Şam Kazâsı Kaymakamlığına tayin edilen Kemal Bey, 26 Ekim 1916 tarihinde de İzmit Sancağı Muhâcirîn Müdürlüğü''ne atandı.

25 Temmuz 1918''de Tarım Müfettişi olarak Konya''da görevlendirildi.

Mehmet Kemal Bey, Konya''daki görevindeyken Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı''ndan yenilgi ile çıktı. İtilaf Devletleri 13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul''u işgal etti. İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, Tevfik Paşa hükümetine savaş suçlularının tutuklanması ve yargılanması emrini verdi.

Yüksek Komiser''in verdiği liste doğrultusunda İttihat ve Terakki hükümetleri döneminde görev yapan ve isimleri bir şekilde öne çıkmış devlet adamları, gazeteciler, yazarlar ve düşünürler tutuklanmaya başlandı.

Kemal Bey, 1915 yılında Boğazlıyan Kaymakamlığı görevini yaptığı sırada, Ermeni tehciri ile ilgili çıkan olaylarda sorumluluğu olduğu gerekçesiyle 16 Aralık 1918''de Konya''da tutuklandı.

İstanbul''a getirilerek bir süre Tetkik-i Seyyiat Komisyonu tarafından sorgulandı.

Sorgusu tamamlanan Mehmet Kemal Bey, yargılanmak üzere diğer devlet görevlilerinin tutulduğu Bekirağa Bölüğü''ne götürüldü.

Birinci Dünya Savaşı sırasında iktidarda bulunan İttihat ve Terakkî Hükümeti''nden sonra yerine Hürriyet ve İtilâf Fırkası (Partisi) iktidara gelmişti.

İngiliz iş birlikçisi Hürriyet ve İtilâf Fırkası, Ermeni ayrılıkçılara ve onlarla birlikte hareket eden Batılı devletlere yaranmak için kararlar aldı.

Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, böyle bir tertibin kurbanı olarak, Kürt Mustafa Paşa''nın başkanlığındaki Harp Divanı''nda yargılandı.

Yargılama süreci 8 Nisan 1919 tarihine kadar yaklaşık iki ay devam etti.

Mahkeme, 8 Nisan 1919 tarihli kararıyla Mehmet Kemal Bey''i "Yozgat ve Boğazlıyan Ermenilerinin tehciri sırasında suiistimalde bulunduğu ve öldürme olaylarına göz yumduğu gerekçesiyle" idama mahkûm etti.

Kemal Bey, hiçbir inandırıcılığı olmayan bu düzmece mahkemenin usulsüz kararıyla, 10 Nisan 1919 tarihinde akşam üstü saat; 17:20''de İstanbul Beyazıt Meydanı''nda idam edildi.

***

Kurtuluş Savaşı''nın zaferle sona ermesinden sonra Mustafa Kemal Atatürk''ün girişimleriyle, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, 14 Ekim 1922 tarihinde, TBMM tarafından çıkarılan bir kanunla "Millî Şehit" ilân edildi.

Asılmadan önceki son sözleri:

"Aziz milletim!

Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim, vazîfemi yaptığıma vicdânım emîndir.

Sizlere yemîn ederim ki, ben mâsumum!

Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adâlet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adâlet!

Çocuklarımı milletimin uğrunda yetim bırakıyorum. Allah, vatan ve millete zevâl vermesin. Amin."

Üzerinden çıkan vasiyeti:

"Merhum sevgili oğlum Adnan''ın medfûn bulunduğu Kadıköy Kuşdili Çayırı''ndaki kabristanda yavrumun yanında gömülmemi diliyorum.

Teyzem ve kardeşim Kadıköyü''nde sâkindirler. Teyzemin adresi Mühürdar Caddesi''nde 67 numaralı hânedir, adı İsmet Hanım''dır.

Defin masrafı teyzeme tevdî buyrulmalıdır.

Kabir taşım, hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır: "Millet ve memleket uğruna şehit olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal''in ruhuna fatiha!"

Perişan zevcem Hatice''ye, yavrularım Müzehher ve Müşerref''e muâvenet edilmesini, yavrularımın tahsil ve terbiyesine ihtimâm buyrulmasını vatandaşlarımdan beklerim. Babam, Karamürsel Âşar Memur-u Sâbıkı Arif Bey de acizdir. Kardeşim Münir de kimsesizdir. Bunlara da muâvenet olunursa, memnun olurum. Türk milleti ebediyyen yaşayacak, Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır.

Allah, millet ve memlekete zeval vermesin. Fertler ölür, millet yaşar. İnşallah, Türk Milleti ebediyete kadar yaşayacaktır."

(30 Mart 1335 / Boğazlıyan Kaymakam Sâbıkı Kemal)

...

Türk milleti O''nu unutmadı;

Boğazlıyan''da bir mahalle ve bir okul, Adana-Ceyhan''da bir anıt, "Millî Şehit"in adını taşımaktadır.

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları