Yeni eğitim öğretim yılı hayırlı ve uğurlu olsun
Pazartesi günü okullar açıldı ve İlk- Orta öğretimde eğitim öğretim yılı başladı. Ülkemize
ve milletimize hayırlı ve uğurlu olsun. Eğitim ve öğretim bir milletin hayatındaki belki de en
önemli unsurdur. Öyle ki milletlerin varlıklarının devamı dahi bu unsura bağlıdır. Bu konuda
Büyük Atatürk şöyle diyor; “Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir
topluluk halinde yaşatır, ya da esaret ve sefalete terk eder.” İşte milletlerin yaşamında eğitim
bu denli büyük öneme sahiptir. Eğitim ve öğretim birlikte ele alınmakla beraber eğitimin
çocuğun doğduğu andan itibaren ailesinden aldığı pozitif nitelikler dâhil tüm yaşamı boyunca
edindiği bilgi, beceri, görgü, terbiye gibi etkenlerin toplamı olduğunun altını çizmemizde
fayda vardır. Eğitim ve bunu besleyen en önemli faktör olan öğrenimin pozitif ve millî olması
esastır. Nitekim Cumhuriyetimiz kurulurken iki bakanlığın isminin önüne “millî” kelimesinin
konması tesadüfi olmayıp büyük anlamlar içermektedir. Bu bakanlıklardan birisi Millî
Savunma Bakanlığı diğeri ise Millî Eğitim Bakanlığı’dır. Bundan üç yıl evvel Bakan Ziya
Selçuk döneminde Millî Eğitim Bakanlığı “2023 Eğitim Vizyonu” isimli bir tanıtım kitabı
yayımlamıştı. 2023 Eğitim Vizyonuunn tanıtımı için de İzmir Ticaret Odası salonunda Bakan
Selçuk’un da katıldığı bir toplantı yapılmıştı. Toplantıya girmeden önce dağıtılan kitapçığa
Bakmıştık .1’inci bölümün başlığı “Eğitim evrensel olmalıdır.” idi. Bir diğer bölümün başlığı
ise “Yabancı Dil ile eğitim” idi. Bu iki konuda hatalı düşünüldüğünü ifade etmiştik ve birkaç
da köşe yazısı yazmıştık. Sonradan düzeltilmesinden de çok memnun olmuştuk. Zira bir ülkenin eğitiminin evrensel olması demek “o ülkenin müstemleke olması” demektir. Çünkü
eğitim asla evrensel olmaz, eğitim ancak millî olur. Evrensel olan ise “bilgi”dir. Diğer bir konu da yabancı dil eğitimi idi. Yabancı dil ile eğitim asla ve kata olamaz. Çünkü eğitim aileden başlar. Çocuğun annesi babası yabancı dil ile mi çocuklarını eğitecekler? Yabancı dil eğitimi olmaz, yabancı dil öğrenimi olur. Keşke ülkemizde her vatandaşımız üç beş yabancı dil öğrenmiş olsa. Zira eğitim Türkçe ile olmayıp da yabancı dil ile olursa Türk dili geçen zaman içinde kaybolur. Bir milletin dili yok olduğunda o milletin tarih sahnesinden yok olması da kaçınılmaz sonuçtur. Yani Türkçe yok olursa Türk Milleti de yok olur Allah korusun. Çünkü dil birliği bir milleti birbirine bağlayan en önemli bağdır. Tabii yapılan hataların düzeltilmesi de iyi bir şeydir. Çağdaş eğitim bireyler için olduğu kadar ülkenin geneli için de hayati önem taşır. Çağdaş eğitimde bireyler kendi yetenekleri ile hayattaki imkânlarını genişletir, geliştirirler. Çağdaş olmayan eğitim sistemlerinde ise bireyler kendilerine izin verilen ölçüde yeteneklerini ve imkânlarını genişletebilirler. Emperyal güçler hedef ülkelerde eğitim düzeyinin yükselmesini asla istemezler ve bireylerin eğitimsiz kalması için ellerinden geleni yaparlar. Çünkü eğitimli bireyler sorgulayan, nedeni niçini araştıran bireylerdir. Dünyanın birçok ülkesinde de bu böyledir. Hâlbuki esas olan sorgulamadır, zira bilim sorgulama ister. Bilim üretmek çağımızda gelişmişliğin en temel göstergesidir. Bilim üretmeyen ülkeler bilim üreten ülkelere mahkûm olurlar. Ülkemizin daha yüksek refah seviyesine ulaşmasını istiyorsak bilimde, teknolojide yeni buluşlar üreten genç beyinlerine ihtiyacımız vardır. Bu ise ancak sorgulama ile araştırma ile olur. Bu sorgulama ve araştırma olmasa idi şimdi İHA’ları, SİHA’ları yapabilen bir ülke olabilir miydik? Ülkelerde bir kesim düşünmeyen, sorgulamayan bireyler isterler bir kesim de sorgulayan, neden niçin diyen bireylerden oluşan toplumların olmasını isterler. Sorgulama istemeyen kesimler için bu durum hayati önemdedir. Zira bilirler ki bireyler sorgulamaya başlayınca elde edilen bütün maddi imkânları kaybolabilecektir. Bu tür kimseler kendilerini de inkâr edercesine bilime ve çağdaş eğitime karşıdırlar. Yakın tarihte Prof. Dr. ünvanlı bir üniversite hocası akademisyen “Üniversiteler fuhuş yuvası.” demişti. E, kendisi de bir üniversite hocası, orada görev yapıyor. E o zaman üniversite fuhuş yuvası ise ve o kişi de orada görev yapıyorsa o durumda sen orada hangi görevi yapıyorsun diye sormazlar mı adama? Bu kişi aslında yalnız kendisine değil bütün akademisyenlere hakaret etmiş oluyordu. Yine geçmişte Prof. Dr. ünvanlı bir akademisyen “Eğitimli insan görünce tüylerim diken diken oluyor, ben cahil halkın ferasetine inanırım.” demişti. E, sen o zaman neden üniversite hocasısın? Bırak git. Bırakmaz, çünkü para ve makam var. Bıraksa aç kalır. E, hem parayı götüreceksin, hem makamı kullanacaksın sonra da böyle diyeceksin. Maalesef bu tür eğitimciler de var bu ülkede. Allah’tan sayıları az. Ülkemizin öğretmenlerinin büyük çoğunluğu çağdaş eğitimi benimsemiş fedakâr ve aydın bireylerdir. İşleri zordur ama ülkemizi çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracaklarına da kuşku yoktur.
Millî Eğitim Bakanlığı’mız bu yıl çok doğru bir karar aldı ve sınıf tekrarı yani bizim zamanımızdaki “sınıfta kalma”yı hayata geçirdi. Bu konuyu defalarca yazmıştık. Bizim eamanımızdaki eğitimin seviyesinin ve kalitesinin ne denli yüksek olduğu bugün herkesçe kabul edilen bir gerçektir. Sınıfta kalma da vardı, ikmale kalma da vardı, belge alarak okuldan atılmak da vardı. Bütün bunlar hem öğrenci için hem de ailesi için bir onur meselesi kabul edilirdi. İkmale kalan Eylül’de bütünleme sınavlarına gireceği için yaz tatili ders çalışmakla geçerdi. E kimse bu durumda ikmale kalmak istemediğinden harıl harıl ders
çalışırdı. Sınıfta kalma endişesi taşımak öğrenciyi ders çalışmaya zorlamak açısından çok önemlidir. Zira eğlenmek varken ders çalışmak zor bir eylemdir. Ama zorlayıcı bir neden olduğunda eğlenmekten önce ders çalışmak tercih edilecektir. Bu açıdan Bakanlık fevkalade doğru bir uygulamayı hayata geçirmiştir. Bu uygulama bile öğrenim seviyesinin yükselmesinde ciddi katkı sağlayacaktır.
Bir önemli konu da öğrencilerin beslenme ihtiyacıdır. Bu konuda devletimiz destek sağlamalıdır. Çünkü iyi beslenemeyen çocuklar ileride toplumun sağlıksız bireyleri olurlar. Dersleri anlamakta güçlük çekerler, zihni muhakeme yetenekleri yeterince gelişemez vb. Erişkin yaşa geldiklerinde de toplum onlardan istediği verimi alamaz. O nedenle özellikle ilköğretimdeki çocuklarımızın yeterli beslenmelerini sağlamak zorundayız. Biz bu eğitim öğretim yılının geçen yıllardan daha verimli olacağına inanıyoruz. Ülkemiz ve milletimiz için 2023-2024 Eğitim ve Öğretim Yılı hayırlı ve uğurlu olsun.
Cumhuriyetimizin 100’üncü Yılı kutlu olsun
Vatan savunması olmadıkça savaş bir cinayettir
“HAYATIN NABZI”
“HAYATIN NABZI”
“HAYATIN NABZI”
“HAYATIN NABZI”
Gündemin satırbaşları
“HAYATIN NABZI”
Dil Bayramı ve Türk Dili
“HAYATIN NABZI” HAVANDA SU DÖĞMEK









