Künde yerine adını ezberletti

Türk güreşçisi İsmail Ogan, 5 Mart 1933 tarihinde Antalya''nın Aksu İlçesi''nde dünyaya geldi. 1950 yılında güreşe başladı. Antrenörleri Yaşar Doğu ve Celal Atik''ti. Ogan 27 Nisan 2022''de Akdeniz Üniversitesi Hastanesi''nde solunum ve çoklu organ yetmezliği nedeniyle 89 yaşında hayata veda ederken ardında Olimpiyat Oyunları şampiyonluğu başta olmak üzere uluslararası pek çok başarı bıraktı.

Aksu İlçesi''ne bağlı Macun Köyü''nde konar-göçer bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen İsmail Ogan, maddi imkansızlıklar nedeniyle 9 yaşında başladığı ilkokulda defter yaprağı alabilmek için köylerinde yapılan güreşlere katıldı. Rakiplerini yenerek kazandığı parayla defter yaprağı ve kalem alan Ogan, yıllarca Honamlı Yörükleri''nden olan babasının yanında deve ve keçi çobanlığı yaptı.

Sürdürdükleri göçebe yaşantıda geçtikleri köylerde babasından habersiz güreş organizasyonlarına katılan Ogan, 17 yaşındayken güreşten kazandığı parayı babasına verince profesyonel spor hayatı da başlamış oldu. Ogan, babasının desteğiyle katıldığı birçok yağlı güreş organizasyonunda başpehlivanlığı elde etti.

Ankara''da vatani görevini bitirip Antalya''ya dönen Ogan, 1955''te 22 yaşındayken tarihî Elmalı Yağlı Güreşleri''ne katıldı. Güreşleri izlemeye gelen dönemin Güreş Milî Takımı Antrenörü; Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu güreşçi Yaşar Doğu''nun fark ettiği Ogan, minder güreşi için Ankara''ya davet edildi.

Minder güreşinde kısa sürede Türkiye Şampiyonu olmayı başaran Ogan, "Dünyayı tuş eden şampiyon" lakabıyla üst üste rakiplerini yenerek Balkan ve Dünya Şampiyonalarında kürsüye çıktı.

İlk katıldığı olimpiyatlar olan 1960 Roma Olimpiyatları''nda finalde Amerikalı rakibine şanssız bir şekilde yenilerek gümüş madalya alan Ogan, 4 yıl sonra ise Tokyo Olimpiyatları''nda serbest stil 78 kiloda altın madalyanın sahibi oldu.

Altın madalyayı boynuna takan Ogan, yaptığı açıklamada, güreşi çok sevdiğini ve çok çevik bir güreşçi olduğunu belirterek şunları söyleyecekti:

"Çevik olduğum kadar güreşlerde zekamı da kullanırdım. Rakibin hamlesini tahmin eder ona göre karşı hamleyi hemen yapardım. Hem yağlıda hem de minderde sırtım yere çok az geldi. Başarımın en büyük sırrı çok çalışmaktı. Yörük bir ailede büyüdüğüm için zaten bazen Serik''ten Korkuteli İlçesi''ndeki Duraliler Yaylası''na 1 haftada yürüyorduk. Yani küçüklüğümden kondisyonum vardı. Spora başlayınca da sabah erkenden koşuya gider ardından antrenmana katılırdım. Güreşlerde hiç yorulmazdım. O dönem sofraya oturduğum zaman bir kuzuyu yerdim. Et olmaz ise, ortalama 5 tavuk yerdim. Kendime çok iyi bakardım."

Olimpiyat Şampiyonu olduğunda dünyanın kendisi için adeta durduğunu ifade eden Ogan, "Güreşin zirvesindeydim. Yağlı güreş yapmam için çok teklifte bulundular. Deniz kenarından yer verenler, para teklif edenler oldu. Beni çok sevdikleri için bunu yapıyorlardı, ama ben millî formayı giymek istedim. Türk bayrağını en yükseğe çektiğim andaki yaşadığım mutluluk bana yetiyordu. Japonya''nın tamamını bana verseler yine millî mayoyu tercih ederdim. İkinci olduğum zaman ağlardım. İlla birinci olup Türk bayrağını en şerefli yere çektirmek istiyordum" diye konuştu.

Olimpiyat şampiyonu olduktan sonra Ankara ve Antalya''da kahraman gibi karşılandığını anlatan Ogan, tecrübelerini genç pehlivanlara aktarmaya devam ettiğini ve ölene kadar Türk güreşine hizmet etmeye devam edeceğini vurguladı. Eski millî güreşçi, bu sporun zirvesinde her zaman Türk sporcuların olması gerektiğini ifade etti.

Güreş izlerken çok heyecanlandığını dile getiren Ogan, şöyle devam etti:

"Kızıyorum. ''Kündeyi yanlış atıyorsun, ayağın yanlış yerde'' diye kendi kendime kızıyorum. Keşke sağlığım el verse sporculara uygulamalı her şeyi anlatmaya devam etsem. Beni dünyanın en iyi künde atan güreşçisi olarak görüyorlardı. Hatta Rus güreşseverler bir sporcu künde pozisyonuna geldiğinde ''Ogan... Ogan...'' diye tezahüratta bulunarak sporcunun künde atmasını istediklerini gösterirlerdi. Künde ismi olarak benim ismimi kullanırlardı. Bu hayattan gelip geçeceğiz ama umarım ismimiz yaşamaya ve örnek olmaya devam eder."

Ogan, o dönemdeki millî güreşçiler Rıza Kayaalp ve Taha Akgül''ü beğendiğini de sözlerine eklemeyi ihmal etmiyor.

İsmail Ogan, uluslararası turnuvalarda özellikle attığı kündelerle tanınan ve Rus güreşseverlerin o dönem kündeye "Ogan" ismini vermesini böyle dile getiriyor. Oysa ki, Rusça''da "Ogan" demek "Ateş" demekti. "Ateş" gibi güreşen İsmail Ogan, bir süre daha minderlerde ter attıktan sonra profesyonel spor hayatına antrenör olarak devam etti.

Serik ilçesinde eşi Zeynep Ogan ile mütevazı bir yaşam süren Ogan, olimpiyatlarda Türk bayrağını en yükseğe çekmenin mutluluğunu uzun süre yaşadı. Defter yaprağı almak için 9 yaşında başladığı güreşte Olimpiyat Şampiyonluğu''na ulaşan, "Dünyayı tuş eden şampiyon" olarak ünlenen İsmail Ogan''ın en büyük mutluluğu Türk bayrağını en yüksekte dalgalandırmış olmaktı. Ogan, solunum ve çoklu organ yetmezliği nedeniyle Akdeniz Üniversitesi Hastanesi''ne kaldırıldı. Tedavi altına alındığı bu hastanede 27 Nisan 2022 günü 89 yaşında hayata veda etti.

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları