Korkularımızla yüzleşmek
Korku tanımını hepiniz az çok biliyorsunuzdur. Olumsuz bir şey olduğunda bedenimizi ele geçiren yoğun duygu durumu. Korku anında kendimiz kendimiz olmaktan çıkıp, bambaşka bir alanda var oluyoruz. Peki korku deyince aklınıza ilk ne geliyor?
Endişe, evham, kötü şeyler olacak hissi, olmayan olasılık senaryoları hakkında hayal gücü israfı ve tabiki gelecekte bilinmeyenden korkma. Bana seansa gelen danışanlarıma korktukları zaman daima şunu soruyorum "Hayal gücü israfı yapmaya devam mı etmek istiyorsun yoksa daha olumlu olasılığı yaratmayı mi seçiyorsun?" Bu soru onların korku ile ilgili bakış açılarını hemen değiştirmelerini sağlıyor. Çünkü gerçekten de korku sadece hayal gücü israfıdır. Tabii kokuların da kendi içinde farklı olduğu durumları da vardır. Örneğin iç güdüsel olarak hayatta kalma korkusu. Eğer bu korkunun hormonlarını bedenimiz salgılamazsa kendimizi koruma altına alamayız. Yani bu korku bize hizmet eden yararlı bir şey. Ayrıca bu korku hayvanlarda da var ve hayatta kalmalarını sağlayan iç güdüsel bir refleks oluşturmalarına neden oluyor. Tehlike anında "adrenalin" dediğimiz bir hormon, bütün bedenimizi ele geçiriyor ve o an için "ya savaş ya da kaç" enerjisini bedenimizde komut veriyor.
Bir de anksiyete ve panikatak dediğimiz psikolojik sıkıntılara neden olan korkular vardır. Ortada tehlike anı olmamasına rağmen sanki olacakmış hissinin yaratıldığı ve kişinin yaşam kalitesini düşürdüğü bu korku durumu maalesef bize sadece zarar veriyor.
Peki bu korkuyu yaratmayı nasıl çözeceğiz? Psikolojik ya da psikiyatrik terapilerin çözümleri dışında şöyle bir öneride bulunabilirim.
Korktuğumuz senaryo "henüz olmayan bir olasılık" demiştik. İşte buna neden olan bilinçaltımızdaki travmayı bulup temizletmeyi deneyebiliriz ya da o korkunun üzerine gidip aslında hiç de korkulacak bir durum olmadığını fark etmek de olabilir. Hangisi olursa olsun önemli olan bu gücü kendinizde görüp bunu değiştirmeyi seçebilmektir. Bizler sonsuz sınırsız varlıklar olarak herkesten ve herşeyden kendimizi daha güçlü hissedersek korku diye bir tanım da ortada olmaz zaten. Çünkü korkuda şöyle bir enerji vardır; "Ben güçsüz bir varlığım ve karşımda olan o her neyse korktuğum bu durum, benden daha büyük ve güçlü. O nedenle ben burada güçsüz, aciz ve kurban kimliğinde oluyorum."
Eh her zaman ne diyoruz yazılarımızda "Bakış açılarımız bizim realitemizi oluşturur, realitemiz bakış açılarımızı değil." Bunun bilincinde olmayı seçersek eğer, her zaman kendimizi daha güçlü hisseder ve böylelikle eksik olan öz güvenimizi de tamamlayarak gerçek kendimiz olma yolunda ilerlemeye
devam ederiz.