İspanyol bilimadamları ölümsüzlüğün peşinde!

Hepimizin de bildiği gibi, ölüm, bir canlının hayatını yitirerek genetik soyunun sonuna gelmesi demektir. İnsanoğlu yaşamı boyunca ölümsüzlüğü aramıştır. Üreme, ölüme karşı direnen yöntemlerden bir tanesi olarak görülebilir. Eşeyli olarak üreyen canlılar, gelecek nesillere kendilerinin bir miktarını aktarırlar. Eşeysiz olarak üreyen canlılarsa, çoğu zaman kendilerinin tam bir kopyasını gelecek nesillere aktarırlar. Böylelikle kendi bedenleri ölse bile, genleri ve o genlerden inşa edilen birebir kopyaları yaşamayı sürdürür. Böylece biyolojik ve evrimsel açıdan "ölümsüz" olmuş olurlar. Bu açıdan bakıktığımızda, tek hücreli canlıların neredeyse tamamı ile yassısolucanlar gibi eşeysiz olarak kendilerini kopyalayabilen canlılar, bazı bitkiler ve hatta bazı hayvanlar "biyolojik olarak ölümsüz" canlılardır. Çünkü bunlar, kendilerinin kopyalarını üretebilirler ve bir parçaları ölse bile, o kopyaları hayatta kalacağı için bireyin kendisi yaşamını sürdürür.

Bu tip canlılardan bilinen adıyla "ölümsüz denizanası (turritopsis dohrnii)", biyolojik olarak ölümsüz bir denizanası türü. Küçük bir denizanası türü olan dohrnii, Akdeniz ve Japonya sularında yaşar. Turritopsis''in Pasifik''te evrimleştiği düşünülüyor. Ancak göçler yoluyla başta Akdniz olmak üzere tüm dünyaya yayıldı. Ölümsüz denizanası, morfolojik olarak ayırt edilmesi kolay olan türlere evrimleşti. Bu ayrı türlerin oluşturdukları popülasyonlar, yakın zamanda gen dizileri karşılaştırması yoluyla doğrulandı.

Bu denizanalarının son yaşam evresi olan medusa evresine ulaştıktan sonra denizanalarının yaşam döngüsündeki ilk aşama olan polip formuna geri dönebilir ve bu süreç, sonsuza kadar devam edebilir. Dolayısıyla bu tür, bu sayede biyolojik olarak ölümsüz olur. Doğadaki çoğu dohrniinin, polip formuna dönemeden önce başka bir hayvan tarafından yenmesi veya hastalık sonucu ölmesi olasıdır.

Turritopsis dohrniinin çok yakın bir akrabası var: Turritopsis rubra. Bu türün de ölümsüz olup olmadığı bilinmiyor. İspanya''daki Oviedo Üniversitesi''nden araştırmacılar, iki benzer denizanası türünün DNA''sını karşılaştırdı. Bu karşılaştırma sonucunda; ölümsüz denizanasında yaşlanmayı tersine çeviren genleri belirledi.

"Ölümsüz denizanası" olarak da bilinen turritopsis dohrnii, dünya çapında ılıman ve tropik sularda bulunan, küçük ve biyolojik olarak ölümsüz bir denizanası türü. Bu tür, "biyolojik olarak ölümsüz canlılar" kategorisinde yer alıyor. Bu kategorideki canlılar, fiziksel bir şiddete maruz kalmadıkları müddetçe asla ölmez ve teknik olarak soylarını sonsuza kadar sürdürebilir! Bu bakımdan, oldukça ilgi çekici ve merak uyandıran başka hayvanlar olduğu da söylenebilir.

Turritopsis dohrnii, bunu yapabilmek için, tek başına yaşayan bir birey olarak ergenliğe ulaştıktan sonra, ergenliğe ulaşmamış koloni aşamasına tamamen geri dönebilmekte. Bu özelliğe sahip birkaç hayvan türü biliniyor: Diğerleri, laodicea undulata ve aurelia cinsi denizanaları.

Turritopsis dohrniinin medusası çan şeklindedir, maksimum çapı yaklaşık 4,5 milimetredir ve genellikle genişliği ile uzunluğu aynı boyuttadır. Çanın duvarlarındaki bir miktar kalınlaşma dışında, büyük oranda eşit miktarda incedir. Nispeten büyük olan midesi parlak kırmızıdır ve enine kesiti bir artı şeklindedir. 1 milimetre çapındaki genç numunelerde kenar boyunca eşit aralıklarla yerleştirilmiş yalnızca sekiz dokunaç bulunurken, yetişkin numunelerde 80-90 dokunaç bulunur. Medusa, kafa kısmındaki epidermiste yoğun sinir ağı hücrelerine sahiptir. Bu sinir ağı, yaygın olarak bulunan radyal kanalın üzerinde halka benzeri büyük bir yapı oluşturur.

Turritopsis dohrnii ayrıca, medusa tomurcukları üretebilen besleyici poliplerle birlikte dik dallardan oluşan, altta yaşayan bir polip formuna sahiptir. Bu polipler, birkaç gün içinde, ana hidroid kolonisinden serbest kalan ve yüzerek hareket edebilen 1 milimetrelik küçük medusalara dönüşür.

Yakın tarihli bir genetik araştırmaya kadar, turritopsis rubra ve turritopsis nutriculanın aynı olduğu düşünülüyordu. turritopsis rubra medusanın da tekrar poliplere dönüşüp dönüşemeyeceği bilinmemekte.

Genetikçiler, "ölümsüz denizanası" diye bilinen deniz canlılarının sırrını çözmekte gecikmedi.

İspanya''daki Oviedo Üniversitesi''nden araştırmacılar, iki benzer denizanası türünün DNA''sını karşılaştırdı ve ölümsüz denizanasında yaşlanmayı tersine çeviren genleri belirledi.

Oviedo Üniversitesi''nden Maria Pascual-Torner ve meslektaşları, turritopsis dohrninin bunu nasıl yapabildiğini anlamak için bu deniz canlılarının genetiğini inceledi ve diğer denizanalarıyla karşılaştırdı.

Hakemli bilimsel dergi PNAS''ta yayımlanan incelemede, turritopsis dohrniide DNA onarımı ve korunmasıyla ilişkili genlerin, diğer denizanalarından iki kat fazla kopyaya sahip olduğu ortaya çıktı.

Buna göre söz konusu kopyalar, koruyucu ve onarıcı proteinlerden daha fazla üretebiliyor. Araştırma ayrıca ölümsüz denizanalarında hücre bölünmesini ve kromozomların koruyucu kapakları (telomerlerin) bozulmasını önleyen benzersiz mutasyonlar tespit etti. Bunun ardından da söz konusu denizanalarının olgunlaşmamış formlara nasıl yeniden döndüğüne odaklanıldı. Ters metamorfoz diye nitelenen bu süreçte hangi genlerin aktif olduğunu belirlemek gerekiyordu.

Araştırma ekibi, ölümsüz denizanalarının bu süreçte gelişim ve büyümeyle ilişkili genleri susturduğunu ve larvalara özgü bazı genleri harekete geçirdiğini saptadı. Blimadamı Pascual-Torner, bu genetik değişimlerin hayvanın zaman içinde yıpranmadan kalmasını sağladığını ifade etti.

Araştımacı Pascual-Torner ayrıca, belirlenen bu genlerin insan yaşlanmasıyla ilgili önemli sonuçları olabileceğini söyledi. Bilim insanına göre bunlar, yenileyici (rejeneratif) tıbba ilham verebilir veya yaşa bağlı hastalıkların tedavisi için bilgi sağlayabilir.

Ancak buradaki kritik nokta, "biyolojik olarak ölümsüz" canlıların, insanların hayal ettiği gibi "ölümsüz" olmadığıdır. Yani bu canlıların üzerine basacak, üzerlerine silahla ateş edecek veya herhangi bir diğer fiziksel şiddete başvuracak olursanız elbette vücut bütünlüklerini yitirerek ölürler. Bir diğer deyişle, "biyolojik olarak ölümsüz" olan canlılar, ölüme karşı mutlak dirençli canlılar değildirler; elbette ölebilirler. Fakat örneğin biz insanlar, üzerimizde hiçbir fiziksel şiddet olmasa bile nihayetinde mutlaka öleceğiz. Bundan şimdilik kaçmamız mümkün değil. Fakat biyolojik olarak ölümsüz olan canlılar, söz konusu fiziksel şiddetin yokluğunda sonsuza kadar varlıklarını sürdürebilirler. Dediğimiz gibi, çoğu bunu kendi kopyalarını yaratarak, bir kısmı ise hızlı yenilenme yöntemleriyle bunu yapar.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları