Haçlılar, Moğollar Ermenilerle başa çıktı
Bir önceki yazımda Baybars ve Moğolların mücadelesini sizlere aktarmaya çalışacağımı söylemiştim. Moğollar 1258 yılında Bağdat''ı ele geçirerek Abbasi halifesi Müstasım ve ailesini öldürdü. Ardından da Kuzey Suriye''ye kadar ilerlediler. Moğol istilacıları, 1259 yılında Halep''i kuşatarak ele geçirdiler. Daha sonra ilerleme yönünü 1260''da Mısır''a çevirdiler. Nasır Yusuf''un ordusu ise Moğol ilerlemesini haber alınca dağıldı. Bu sırada Baybars, Sultan Kutuz''un savaş hazırlıkları içinde olduğunu öğrendi. Haber göndererek Moğollara karşı savaşmak istediğini bildirdi. Moğol yayılması karşısında sadece kendisine bağlı Memluklarla tutunmasının zor olduğunu, Bahri Memlukları da sefere katmaktan başka çaresi olmadığını anlayan Kutuz, onlar üzerinde güçlü bir otoritesi olduğunu bildiği Baybars''ın bu teklifini kabul etti. Bunun üzerine 1260 yılının mart ayında Baybars can güvenliği için Kutuz''dan söz alarak Mısır''a döndü. Kutuz, Baybars''ı Memluk ordusunun Öncü Birliği Komutanlığı''na getirdi. Savaşın kazanılması durumunda kendisine Halep''in yönetimini vereceğini vadetti. Hülagu Han, Memluk Sultanı Kutuz''a haber göndererek Mısır''ın kendisine bağlı bir il olmasını istedi. Tabii bu arzusu geri çevrildi.
Baybars''ın askerî kariyerindeki en parlak ikinci başarısı 3 Eylül 1260 tarihinde Ayn Calut Savaşı''ndaki Memluk ordusunun Öncü Birliği Komutanı olarak oynadığı rol olacaktı. Ordu hazır olunca sefere çıkıldı. Akka''ya gelindiğinde Moğol ordusunun Ölü Deniz''in doğusundan güney yönünde ilerlemekte olduğu haberi alındı. Bunun üzerine Kutuz, Moğol ordusunu karşılamak için birliğinin yönünü güneydoğuya, Ölü Deniz''in güneyinde yer alan Ayn Calud''a sevk etti. Bir süre sonra Moğol ordusu görününce savaş başladı.
Mısır''dan ayrıldıktan sonra bu bölgeyi iyi tanıma fırsatı bulan Baybars''ın savaş planını çoktan hazırlamıştı. Bu plana göre ordunun büyük kısmı ağaçlıklar arasında gizlenirken Baybars kendi birliğiyle Moğol ordusu karşısında art arda vur-kaç taktiğiyle birkaç saat savaştı. Ardından "Bozkır taktiği" uygulayarak Moğolları ordunun büyük kısmının pusuda beklediği bölgeye çekti. Memluklar kısa sürede Moğol ordusunu çevirdi. Şiddetli bir savaşın sonunda aralarında Moğol Komutanı Ketboğa Noyan''nın da olduğu Moğol ordusu çok büyük bir kısmıyla imha edildi.
Baybars, savaştan bir süre sonra Kutuz''dan kendisine verilen söz üzerine Halep''in yönetimini istedi. Kutuz ise vaadini yerine getirmeyerek Halep''i kendisine yakın olan bir adamına verdi. Zaten aralarında bir süredir devam eden ve derinleşen bir husumet vardı. Bu son olay üzerine Baybars, Kutuz''un Bahri Memlukların etkinliğini kırmak çabalarını artık katlanılmaz bularak yakın arkadaşlarına Kutuz''u alaşağı etmeye karar verdiğini anlattı. Bu arada Kutuz, savaşın ardından Suriye''de düzeni yeniden tesis ettikten sonra ordu Mısır''a doğru yola çıktı. Gecelemek için kamp kurulan bir yerde Kutuz ava çıkınca, Baybars kolladığı fırsatı buldu. 22 Ekim 1260''ta birkaç yoldaşıyla birlikte Kutuz''u öldürdü.
Devlet ileri gelenleri yeni sultanı belirlemek için toplandıklarında Baybars üzerinde oy birliğiyle karar verdiler. Zaten otağa girerken Atabeg ve Sultan Naibi Farisüddin Aktay onları karşılamış, Sultan Kutuz''un öldüğünü onlardan öğrenince de "Onu hanginiz öldürdü?" diye sordu. Baybars da "Ben" diye cevap verdi. Bunun üzerine Atabek, "Hünkarım, buyur O''nun tahtına otur" dedi. Aynı gün 26 Ekim 1260 tarihinde Kal''atü''l-Cebel''e giderek Memluk tahtına oturdu.
Tahta geçtiğinde ilk icraatlarından biri Kutuz''un yükselttiği vergileri düşürmek oldu. Bu karar, sultanı öldüren adam olarak halkta yarattığı hoşnutsuzluğu giderdi. Bu sırada içte bazı isyanlar oldu. Bunların bir kısmı Kutuz''un Emir yaptığı adamları, ya da Eyyubi hanedanı mensuplarıydı. Baybars isyanları bastırdı, isyan çıkaran Emir''leri yakalattı, daha sonra da bağışlayarak eski görevlerine iade etti.
İçteki bu düzenlemelerden sonra Baybars''ın yeni kurulmuş olan Memluk Sultanlığı''nın emniyeti için dıştaki tehditlerin bertaraf edilmesi gerekiyordu. Bu tehditler ise şunlardır. Kuzeyde Kilikya Ermeni Krallığı ile sorunlar vardı. Levant''ın sahil kesiminde, her zaman Moğollarla işbirliği yapa gelen Haçlı kontlukları bir tehditti. İlhanlı''nın ayrıca Ayn Celut''un acısını çıkartmak istemeleri kaçınılmazdı.
Baybars içteki sorunları yola koyduktan sonra, ülkesinin düşmanları olan Levant''daki Haçlı krallıkları, Kilikya''da Kilikya Ermeni Krallığı ve İlhanlı Hanlığı''ydı. Bu düşmanlarına karşı, aralarında çıkar çatışması olmayan hükümdarlıklarla ittifaklar kurmaya çalıştı.
Baybars''ın hükümdarlığının ilk yıllarında Altın Ordu Devleti''nin hanı Berke Han''dı. Han olmadan önce İslam''ı seçmişti. Müslüman ülkeleri hedef alan amcasının oğlu Hülagü Han''la arasında bir gerginlik, hatta bir düşmanlık oluşmuştu.
Baybars açısından ise, iki Moğol hanlığı arasındaki bu düşmanlık, kendisine ülkesi yararına kullanabileceği olanaklar getirmekteydi. Bu amaçla hareket eden Baybars, iki ülke arasında diplomatik ilişkiler yoluyla bir dostluk kurdu. Baybars''ın Berke Han''la ilk mektuplaşması tahta geçişinin hemen ertesi yılı olan 1261 senesiydi. Baybars''ın mektubunun 1261 yılının kasım ayı içinde olduğu anlaşılıyor. Berke Han''ın cevabı ise 11 Mayıs 1263 tarihinde yazıldı. Böylece Memluk Sultanlığı-Altın Ordu Devleti ittifakı gerçekleşti.
Doğuyu anlaşmayla çözen Baybars, yönünü Batıya çevirdi. Bizans İmparatoru VIII. Mihail''le 1261 yılında yaptığı ticaret antlaşması bir bakıma ittifak arayışıydı. Ardından Cenova ile bir diğer ticaret antlaşması yaptı. Diğer yandan Papalığın Doğu''yla ilgili emelleri için büyük bir engel olarak görülen Sicilya''nın Hohenstaufen Hanedanı ile temas kurdu. Fakat 1266 yılında bu hanedanlık çökünce hemen diğerleriyle temasa geçtir. 1271 yılındaki Sekizinci Haçlı Seferi''nin Tunus''a yönelmesinde en belirgin nedeni Sultan Baybars''ın bu temasları oldu.
Baybars, Haçlılarla mücadeleye 1263 yılında başlamıştı. Bir dizi amansız seferden sonra 1271''e gelindiğinde Ortadoğu''daki Haçlı devletlerini harabe halinde ve yeniden canlanma konusunda büyük bir umutsuzluk içerisinde bırakmıştı. Baybars''ın Doğu Akdeniz''deki Haçlı varlığına karşı bu denli azimli saldırılarının nedenleri vardı. Moğolların 1259-1260 yıllarında Suriye''yi işgal etmeleri Memluk Sultanlığı için büyük bir tehdit teşkil ediyordu. Ayrıca Haçlı-Moğol ittifakı olasılığı başlı başına önlem almayı gerektiriyordu.
Tahta geçtiğinin hemen ertesi yılı Haçlılarla mücadeleye girişti. VI. Bohemond''un İlhanlılarla anlaştığını öğrenince harekete geçip Antakya''yı kuşattı. Haçlıları Ortadoğu''dan tümüyle atmak için mücadeleye devam ederek 1265 yılı şubatında Hayfa ile Yafa arasındaki Kaysariye''yi, Yafa''yı, Aslis''i ve Arsuf''u ele geçirdi. Bir sonraki sene Akka üzerine yürüdü. Ancak çok korunaklı olduğu görülünce Safed''e saldırdı. Ardından Remle''yi ele geçirdi. Aynı sene İlhanlı''yla müttefik olan Kilikya Ermeni Krallığı hükümdarı I. Hetum''u cezalandırmak üzere Kalavun komutasında bir ordu gönderildi. I. Hetum''un ordusu 1266 yılı ağustos ayında bozguna uğratıldı ve Adana, Misis, Tarsus ve Sis (Kozan) yağmalandı. Bu iki yılda Kilikya Ermeni Krallığı''nı epeyce hırpalamıştı. Baybars art arda saldırılarına yön değiştirerek devam ederek 1267''de Teberiye ve Akka civarına seferler düzenledi.
Baybars tüm bu askerî harekatlarla Haçlıların son kalesi olan Antakya''yı tecrit etmiş oluyordu. Artık Antakya üzerine yürümenin zamanı geldiğine karar verdi ve 1268 yılının nisan ayı başlarında kenti kuşattı. Kısa bir kuşatmadan sonra kent düştü. Antakya''nın düşmesi Hristiyan dünyası için büyük bir darbe oldu. Levant''daki Haçlı varlığı hızla zayıflamaya başladı.
Kıbrıs kralının Levant''daki Haçlı kuvvetlerini birleştirmek için çaba harcıyor olması ve Akdeniz''de seyreden Müslüman gemilerini vurması nedeniyle Kıbrıs''a asker yüklü bir donanma gönderdi. Fakat donanma Kıbrıs sahilleri yakınında bir fırtınaya yakalanınca, pek çok gemi battı. Böylece bu deniz seferi başarısızlığa uğradı. Baybars, Antakya''nın Haçlılar elinden çıkmasının yeni bir Haçlı seferine yol açabileceğinden, bu seferle Levant''a gelen Haçlı ordusunun Mısır üzerine yürüyeceğinden endişe duyuyordu. Bu yüzden bölgedeki Haçlı varlığını daha da daraltmak gerektiğine karar verip 1271 yılında Trablusşam Kontluğu topraklarına girdi. Hısnu-l Ekrad, Hısnu Akkar, Safita ve Akka''nın hemen kuzeydoğusundaki, Töton Şövalyeleri''ne ait Hısnu-l Karin kalesini ve diğer kaleleri aldı. Böylece Orta Doğu''daki Haçlı varlığı sadece sahildeki birkaç kente kadar daraltıldı.
Sultan Baybars; Haçılar, Kıbrıs ve Ermeni krallıkları ile Moğollarla aynı anda mücadele ederek ün kazanmış bir Kıpçak Türkü''dür.
Erdi Cumhuriyet 100’üncü yaşına
Paşa’nın emir erine “asker kaçağı” kaydı
Masum yalanlar
Tuhaflıklar ülkesi
Atatürk'ü yetiştiren öğretmenler
Mutfağımızın demirbaşı
Kuşkonmaz camisi ve Türk mimarisinde kuş evleri
Türk müziği makamları ve insana sağlığı üzerine etkileri