FOMO: Bir Şeyleri Kaçırıyor Olma Korkusu
Aslında çok kadim bir derdimiz olan fakat son zamanlarda psikoloji mecrasında en ilgi duyulan araştırma alanlarından birine dönüşen yeni bir kavram var.
Ona "sendrom" olarak yaklaşan araştırmacılar da var.
Bu sendromun adı "Fear of Missing Out (FOMO)".
Yani kabaca bir şeyleri kaçırıyor olma korkusu diyebiliriz.
Cambridge İngilizce sözlüğüne de giren bu deneyimi, özellikle sosyal medyada karşılaştığımız paylaşımlar tetikliyor.
Örneğin, yoğun bir iş trafiği ardından bir cumartesi akşamı kendine yemek hazırlayan Ali'yi düşünelim.
Oldukça beğendiği bir tarifi yapıyor. Sevdiği bir filmi açıyor ve memnuniyetle yemeğini yiyor.
Fakat bir ara eline telefonunu alıyor ve arkadaş grubunun eğlenceli bir partide olduğunun paylaşımını görüyor.
Şimdiye kadar güzel geçen akşam, artık üzüntüyle karşı karşıya.
Çünkü Ali, şu anda yaşadığı deneyimi unutup, kaçırmış olabileceği başka bir deneyimin etkisine giriyor.
Çünkü FOMO tetiklenince Ali:
Diğer insanların kendisinden daha değerli ve önemli deneyimlere sahip olduğunu ve diğerlerinin hayatlarının kendisininkinden daha kıymetli olduğunu düşünmeye başlıyor.
İşte FOMO'nun tanımı tam olarak da bununla ilişkili:
"Heyecan verici veya ilginç olayların şu anda başka bir yerde olabileceği endişesi ve şu andaki deneyimin değersiz olduğu inancı" diyebiliriz.
Peki bu ne zaman bir soruna dönüşüyor?
Araştırmalara göre FOMO'nun yarattığı stres, bizim çevremizle olan etkileşimimizi olumsuz etkiliyor ve şimdiki zamana olan odağımızı dağıtıyor.
Aynı araştırmalara göre, FOMO'nun yol açtığı duygular ise oldukça karmaşık:
Üzüntü, hayal kırıklığı, kaygı ve çoğunlukla kendine olan kızgınlık.
Davranışsal sonuçları ise izolasyon, sosyal medya bağımlılığı ve kolayca vazgeçilen aktiviteler.
Ancak psikolojik danışmanlık ve psikoterapide sıklıkla karşılaştığımız sonucu ise, FOMO'nun başarıya olan olumsuz etkisi.
Çünkü FOMO, bulunduğu okuldan, sahip olduğumuz işten veya yaşadığımız yerden daha heyecan verici ve kıymetli olan başka deneyimlerin olduğunu düşünerek, şimdiki zamandaki görevlerimizin kalitesini etkiliyor.
Dolayısıyla, kişi şimdiki zamandan da koparak odağını dağıtıyor ve başarısına ket vuruyor.
Hatta bulunduğu yerdeki deneyimlerin kazançlarıyla ilgilenmeyip, kendini küçümsüyor ve başarılarını önemsizleştiriyor.
Oldukça karmaşık ve baş etmesi zor sonuçlar yaratan bu sendromun ciddiyetini kavramamız gerekiyor.
Sahip olduğumuz deneyimlerin kıymetini fark edip, sosyal medyanın kullanımına dikkat etmekte fayda var.
Çünkü kaçırdığımızı düşündüğümüz deneyimlerden oldukça uzak olduğumuza odaklanmak, onlara erişmeyi planlamamızın da önüne geçecektir.