Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Çiroz Ali'nin uçan tabutu

Mahalle, tulumba takımlarına gençler ve esnafın yanı sıra, kalem efendileri, idadi talebeleri, yüksek mektep talebeleri, beyzadeler, paşazadelerin uşak yazıldığını söylemiştim. İşte bu beyzadelerden biri de Çiroz Ali'dir. Gelin bu Çiroz Ali'nin öyküsüne bir göz atalım:

1879'da Defterdar'da doğdu, yetim olarak Defterdar Tulumbası Reisi ve Defterdar Kahyası İsmail'in himayesinde yetişti. Ayakları koşarlı bir tulumbacı olduğu kadar tulumbacıların çalgılı kahvehanelerinde güzel sesi ile semai okumada da büyük şöhreti oldu. İnce, uzun boyundan ötürü arkadaşları "Çiroz",  yüz güzelliğinden ötürü de İstanbul'un kalburüstü hanımları arasında "Kıyakçı güzeli" lakapları ile anılır oldu. 1897'de Bakırköy'de dayısının evinde veremden öldü. İstanbul'un bir daha göremeyeceği cenaze töreni ile kaldırıldı. Bu Çiroz Ali'nin bilnen hikayesiydi. Ancak  Çiroz Ali'nin bir de perde arkasında kalmış yaşamı vardı.

Osman Cemal Kaygılı'nın "İstanbul'da Semaî Kahveleri ve Meydan Şairleri" adlı eserinde Yenimahalleli Çiroz Ali olarak tanıtılan âşığın, Eğrikapı'nın dışında salhaneleri olan Köle Mustafa Ağa isminde zengin bir adamın oğlu olduğu belirtilir. Kaygılı, Çiroz Ali'nin delikanlılığına kadar evde uşaklar, halayıklar arasında binbir türlü naz ve niyazla büyütüldüğünü, ince ve çelimsiz bu çocuğun genç yaşında tulumbacılığın cazibesine kapıldığını ifade eder. Ayrıca hem kısa zamanda günün en gözde tulumbacılarından biri durumuna geldiğini hem de en sevilen semai okuyan sanatçı olduğunu dile getirir. Kendisinin yakışıklı ve sesinin güzel olması yüzünden Çiroz Ali'nin İstanbul'daki hemen hemen bütün semai kahvelerinde el üstünde tutulduğunu söyler. Ayrıca o hangi kahveye gidip okursa yüzlerce meraklısının da arkası sıra oraya gelerek doldurduğundan söz eder. Çiroz Ali, Bakırköylü Zil İzzet, Acem İsmail gibi mani ve semai ustaları ile birlikte uzun zaman söyledikten ve sanatkârlıkta onları geçtikten sonra, Beşiktaş'ta tulumbacılık yaparken 1895'te verem hastalığı nedeniyle vefat ettiğini söyler. Bu bilgilere ek olarak Kaygılı, Çiroz Ali'nin genç yaşında ölümünün o zamanki tulumbacı ve sanat aleminde çok büyük üzüntü yarattığını ve kendisine o zamana kadar İstanbul'da eşi benzeri görülmemiş bir cenaze töreni yapıldığını ifade eder. 

Osman Cemal Kaygılı, son çağların en ünlü manicilerinin, semaicilerinin, koşmacılarının ve destancılarının ekseriyetle o zamanların bir çeşit sporcuları olan genç tulumbacıların arasından çıktığını belirtmektedir. Kaygılı, tulumbacı olan en meşhur manici ve semaicileri sayarken Yenimahalleli Çiroz Ali'nin adını en başta verir. Bu kişilerin oynadıkları oyunların mani, semai, koşma, kalenderi, divan, yıldız fasılları arasında ayrı bir fasıl teşkil ettiğini ya da okuyup çalma işi tamamıyla bittikten sonra oyunlara başlandığını ifade etmektedir. Bu oyunları "Çiftetelli","Köçek", "Ağırlama", "Kasap", "Düğün havası", "Helvacı", bir çeşit alaturka polka olan "Ayak havası", "Bıçak oyunu", "Zeybek" olarak sıralamaktadır. Divan'ların ya koşma gibi "6-5" ya da "aruz" ile yazıldıklarını, "Yıldız"ların ise, "Müstezad"a çok benzeyen bir şey olduğunu fakat bunların, özellikle de yıldızların, söyleniş ve çalış tarzlarının çok güç olduğunu dile getirmektedir. Kaygılı, bu tarzların hepsini birden pürüzsüz okuyanları parmakla gösterdiklerinden ve bunları en iyi becerenlerin başında Çiroz Ali ile birlikte Dolmacı Mihran, Çarkçı

Ethem, Arnavudun Mehmet, Tersaneli Osman Nuri ve Otakcılarlı Cevad'ın geldiğinden bahsetmiştir. Kaygılı, gerek Çiroz Ali'den öncekilerin gerekse ondan sonra yetişenlerin mani, semai, koşma, destan ve kalenderi gibi birçok eserlerini bulabildiğini ancak Çiroz Ali'nin bir tek manisini bile bulamadığını üzüntüyle belirtir. Ayrıca Otakçılarlı Cevat'ın kendisine sahibi pek belli olmayan bir semaiyi Çiroz Ali'nin semaisi olma ihtimali var diye gösterdiğini fakat aynı semainin Dertli İbrahim'den sonra gelen Tavukpazarı saz şairlerinden birine ait olması ihtimalinin de bulunduğunu ifade etmektedir. Bütün bu bilgilerin ışığında Semai ustası Yenimahalleli Ali ile tulumbacı Çiroz Ali'nin aynı kişi olduğu kesinlik kazanır.

Çiroz Ali o kadar sesi güzel, o kadar yakışıklı ve o kadar cesurdur ki İstanbul'daki pekçok hatun bu meziyetlerinden dolayı kendisine aşıktır. Hatta İstanbul'un nazende hanımlarından birinin, sırf Çiroz Ali'yi görebilmek uğruna köşkünü ateşe verdiği söylenir durur. Şimdi de gelelim Çiroz Ali'nin o dillere destan cenaze alayına.

Elbette her güzel şeyin, bir de kötü yönü olacaktır. Sonunda Çiroz Ali de o asrın hastalığı vereme yakalanır. Çiroz Ali'nin verem hastalığı da türlü söylentileri beraberinde getirir. Kimine göre Çiroz Ali'yi söylediği yanık koşuklar yakmıştır. Kimine göre söndürmeye koştuğu kimyevi madde dolu depodaki yangından zehirlenmiştir. Kimine göre karşılıksız bir aşk onu bu hale getirmiştir. Hem de bu karşılıksız aşkın sahibi köşkünü ateşe veren hanımdır. Rivayet fazladır, ama gerçek bir tanedir. O da Çiroz Ali vereme yakalanmıştır.

Hastalık ağırlaşınca Bakırköy'deki dayısının evine hava değişikliği için gönderilir. Artık bütün tulumbacı koğuşları bu dillere destan tulumbacının durumuyla meşguldür. Komaya girdiği günün gecesi Defterdar Tulumbacı Reisi İsmail Kâhya, bir şey olursa haberim olsun diye Bakırköy'e bir tulumbacı gönderir. Çiroz Ali sabaha karşı ruhunu teslim eder. Tulumbacı da atına atlayarak Defterdar'a gelir ve acı haberi Kahya İsmail'e "Sizlere ömür!" diyerek verir. Haberin duyulması üzerine Defterdarburnu'ndan iki yüze yakın tulumbacı hemen Bakırköy'e hareket eder. Orada da onları dörtyüze yakın meslektaşları beklemektedir.

Aralarında Hıristiyan ve Yahudilerin de bulunduğu tulumbacılar cenazeyi, bir saat on dakika gibi olanaksız denebilecek bir zaman aralığında "açık ayak" denen tulumbacıların kullandığı bir koşu şekliyle Bakırköy'den Eyüp Camisi'ne getirdiler. Çiroz Ali'nin cenazesi arkadaşlarının omuzunda adeta bir "uçan tabut" olmuştu.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları