Çakal (Thos)'ın maarifetleri
Thos (Çakal) ikinci Cenevre görüşmelerinin yapıldığı bir sırada değişik ülkelere mensup 11 gazetecinin arasına karışarak 10 Ağustos'ta Kıbns Rum Kesimi'ne geldi. Orada gazetecilerin arasından sıyrılarak gizlice Limasol'a gitti. Burada örgütün en güvenilir adamlarından Socrates'i buldu. Socrates, Troçkizm uğruna Yunanistan'da savaşırken bir polisi öldürmüş, bu yüzden vatan hainliğiyle tutuklanmıştı. Bu süreçte Pablo onu ele vermemiş ve kurtulmasını sağlamıştı. Yani Pablo'ya hayatını borçluydu. Thos, O'na Pablo'nun mesajını iletti ve şunları söyledi: "Benim görevim artık burada sona erdi. Bu sıradışı buluşmayı unut. Ben emri getirdim, sen yerine getireceksin. Hem senaryoyu yazacak, hem de başrolü oynayacaksın. Yarın buradan gidiyorum." Socrates'in yanıtı kısa ve netti: "Sorun değil, bende yıllardan beri böyle bir emir bekliyordum zaten." Thos, O'na gerekli isimleri, adresleri, tarihleri, telefon numaralarını verdi ve ertesi günü apar topar Kıbrıs'tan aynldı. Artık hedef olan ABD Büyükelçisi için mermi namluya sürülmüştü.
Socrates mesajı aldıktan sonra Trodos sıradağlarındaki Saranti köyüne gitti ve arkadaşı Stefanos'u buldu. Köy aşırı rum ırkçısı eli kanlı başka bir örgüt olan EOKA'nın eski merkezlerinden biriydi. Stefanos ise iyi bir Troçkistti ve Makarios'un 4000 kişilik Epikouriki (Taktik Yardım İhtiyat Özel Birliği) gücünde askerdi. En önemli özelliği ise keskin bir nişancı olmasıydı. Stefanos, emri aldıktan sonra hiç ikiletmeden kabul etti. Ancak bir sorun vardı. Stefanos'un ortalığa çıkması son derece tehlikeliydi. Lefkoşa'da EOKA ve Ulusal Muhafızlar onu tanırlarsa tutuklamaları veya öldürmeleri işten bile değildi. Gerçi saçı uzamıştı ve yüzünde bir aya yakındır kesmediği sakalı vardı. Sivil kıyafetle ve bu haliyle tanınması oldukça güçtü. Riskine rağmen kararlarını verdiler. Zamanı gelince Socrates onu gelip köyden alacak ve Lefkoşa'ya getirecekti. Socrates, gerekli bilgileri toplayabilmek için Lefkoşa'ya gitti. Güvenlik nedeniyle Büyükelçi'nin ikametgahının ve çalışma ofisinin Büyükelçilik binasında olduğunu öğrendi. Büyükelçi gece gündüz bu binanın içinde bulunuyordu. En garantili seçenek onu orada öldürmekti. Beklemeye karar verdi.
Türklerin ikinci harekatından sonra çizilen Yeşil Hat, havaalanının hemen kuzeyinden başlamakta, Ledra Palas Oteli'ni Türk kesimi içinde bırakmakta, tarihi Baf kapısı ile Lefkoşa Kalesini çevirdikten sonra Magosa yoluna doğru açılmaktaydı. Türk birlikleri Lefkoşa'yı alırken Amerikan Büyükelçiliğinin yanından geçen Limasol yolunu Amerikalıları tedirgin etmemek için tamamen açık bırakmışlardı. İşte bu yol üzerinde bulunacak bir bina suikast için çok elverişli bir nokta olacaktı. Socrates, böyle bir inşaatı bulmakta zorlanmadı. Bina, büyükelçiliğin tam çaprazındaydı. Yaklaşık 100-150 metre önünde büyükelçiliğe oldukça yakın terk edilmiş üç katlı bir bina daha vardı. Ancak daha gerideki ilk inşaatın en üst katından bina mükemmel görünüyordu. Ellerinde dürbünlü tüfek olacağından 250-300 metrelik bir uzaklık pek önemli değildi. Daha güvenli olacağı için suikastın daha arkadaki binadan yapılmasına karar verdi. Böylece göze batmayacak, kaçışları kolay olacaktı.
Ancak bir sorun vardı. Büyükelçiyi vurmak için uzun süre beklemeleri gerekecekti. O'nu pencerelerden birine yaklaştırmak gerekiyordu. Bekledikleri haber kısa süre sonra geldi.
EOKA-B'ci Nikos Sampson'un adamları, pazartesi sabahı elçilik önünde büyük bir protesto gösterisi düzenleyeceklerdi. Suikastçiler, bu gösteri sırasında karışıklık çıkartarak eğer görebilirlerse büyükelçiyi pencerede, balkonda veya dışarıda yakaladıkları yerde vurma kararı verdiler. Stefanos'un elindeki silah. Makarios'un adaya gizlice soktuğu Çek silahlarının arasından bulunup kendine ayırdığı Rus Dragunov SVD tipi keskin nişancı tüfeğiydi. Tüfek, 7.62x54 mm.'lik, gazlı, yarı otomatik ve tek atışlıydı. Dürbünü PSO-1, 24 mm objektif lensli, 4x6 büyütmeliydi, elindeki ucuz ve eski mermilerle bile tüfek 600 metre içerisinde son derece etkili ve öldürücüydü.