Bir Türkiye sevdalısı Oraz Yağmur'un ardından

Yaklaşık bir yıl önce kaybettiğimiz Türkmen yazar, şair, araştırmacı Oraz Yağmur''u İrfan Ünsal''ın dilinden sizlere aktarıyorum:

"Dün gece saat ikide eşimin uyandırmasıyla haberim olduğundan beri kıvranıp duruyorum ne desem, neler yazsam da içimdeki acıyı biraz hafifletebilsem diye. Fakat elim kaleme gitmiyor bir türlü...

Son yirmi gündür falan, kızı Enecan''la sürekli irtibat halindeydik. ''Takdire tedbir olmazmış'' derler ya. Gecikmiş ve çok ciddi bir ameliyat geçirmişti. Eşi ve çocukları çok endişeliydi. Teselli etmeye çalıştık ama...

O bizim ''Oraz Aga''mızdı. O sadece Türkmenistan''ın değil, bütün Türk Dünyası''nın önemli bir Aksakalıydı. Yazardı, romancıydı, şâirdi, araştırmacıydı. Sevgili Yağmur Tunalı''nın dediği gibi son zamanlarda Türk kültürü ile ilgili kişi ve eserleri tanıtan yazılar yazıyordu. Ayrıca basılmamış ve yarım olan son çalışmalarından bir kısmını, ihtiyat olarak bize emanet etmişti.

Oraz Yağmur''la dostluğumuz 2005-2010 yılları arasındaki beş yıllık Türkmenistan görevimiz sırasında oluştu ve bir daha hiç kopmadı.

Doğum yeri olan tarihi Merv Vilâyeti''nin Yolöten (Yolgeçen) İlçesi''nin Ganlıbaş Köyü''nde birlikte dolaştık. Yine bu köyde bulunan Gammar''ın (Kamber) mezarında birlikte niyazlarda bulunduk. Bu arada aynı zamanda Aşkabat Anadolu Lisesi''nden öğrencim olan ikinci oğlunun adı Gammar''dır. Demek istediğim Oraz Bey, Türkmen köklerine böylesine bağlı aydın bir kişilikti.

2018 yılında 17 yaşında kaybettiğimiz adı Türkmen Türkçesinde de ''anne'' anlamına gelen Ece''mizle birlikteydik o gezimizde. Ece, komşuların kuzularından bir kısmını görünce kahverengi kuzu demiş, Türkmence''de kahverengi kelimesi renk adı olarak kullanılmadığı için çok ilginç gelmiş oradakilere ve Ece gelip gittikten sonra Kanlıbaş''ta da ''konur'' yerine "kahverengi" kelimesi kullanılır olmuş, diye anlatıyordu Oraz Agamız.

Aşkabat''ta bulunduğumuz beş yıl süresince gerek onlarda gerekse bizde Türk Dünyası ve Türk Kültürü üzerine ne sohbetlerimiz oldu Oraz Yağmur''la. Türkiye Türkçesi''ni hoş espriler yapacak dercede iyi kullanıyordu. Bizi evinde yemeğe davet ederken ''İrfan Hocam gelecek misiniz, çorbaya su katayım mı?'' diye sorardı.

Bir defasında Türk evlerine geldiğim zaman ''Neden iki midem yok diye çok üzülüyorum'' demişti. Sebebini sorduğumda da ''Türk yemekleri çok güzel oluyor; ama ben fazla yiyemiyorum'' diye cevaplamıştı.

Rahmetli Cengiz Aytmatov''la daha Sovyetler döneminden çok iyi dosttular. Onunla olan maceralarını ve diyaloglarını anlatırdı.

Türkiye''yi aşk derecesinde seviyordu. Bir sohbetimizde ''Ben Türkiye''ye gidip geldiğim yaştayım'' demişti. ''Kaç yaşındasın Oraz Agam'' diye sorduğumda 61 demişti. Ondan sonra da birkaç defa daha gelip gitti. Sanırım 65''te falan kaldı. Nedense bir daha izin vermediler Türkiye''ye gelmesine. Sebebi bilinmeyen bir yasakla karşılaştı. En son Türkiye''ye gelmek için bindiği uçaktan indirmişlerdi. Ağlamaklı bir şekilde anlatmıştı telefonda. En çok buna üzülüyordu.

''Türkiye''ye gidememek benim için ölümdür'' diyordu. ''Türkiye''nin taşı, toprağı kutsaldır'' diyordu. ''Türk Dünyası ehli dünyadan büyüktür'' diyordu yazılarında.

Türk Dünyası''nın bu asil evlâdı Türkiye Türkü,Türkmenistan Türkü, Kazakistan Türkü, Uyguristan Türkü sınırlamalarını çoktan aşmış, kavramların gerçek anlamlarını bilen hakiki bir Türk milliyetçisiydi

Oraz Yağmur Aga''mızın aziz hatırası önünde hürmetle eğiliyor ve ruhuna fatihalar gönderiyorum. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun."

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları