Asluhu, Nesluhu...
Hikaye bu ya; birgün Sultan, bahçıvanın yanına uğrayıp kendisine hediye edilen tayı sorar.
- Bahçıvan efendiii!.. Bizim tay nasıl?
- Asluhu nesluhu, Sultan'ım.
- Nesi var?
- Sultan'ım, asil bir tayın sırtına sinek, böcek konduğunda bunları kuyruğuyla kovalar; ancak bizim tay, adeta bir inek gibi kafasını çevirip ağzıyla, diliyle sinekleri kovalıyor.
Sultan, bunun nedenini öğrenmek için tayı hediye eden adamı çağırtır ve tayın bu anlamsız davranışının sebebi hakkında bilgi ister. Tayı hediye eden adam der ki:
- Sultanım, bizim tay doğduktan hemen sonra annesi öldüğü için onu, ineğe emzirttik.
Böylece meselenin sırrı çözülmüş olur. Bunun üzerine Sultan vezirine emreder: "Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek!"
*
Başka bir zaman Sultana, güzel görünüşlü iri bir hindi hediye edilir. Bir müddet sonra Sultan bahçıvanın yanına varır ve hindinin durumunu sorar.
- Asluhu nesluhu, Sultan'ım. diye cevaplar. Sultan da;
- Bahçıvan efendi, bunun neyi var?
- Sultan'ım, noemal bir hindi öteceği zaman kabarır, ibiği masmavi olunca başlar ötmeye. Bizim hindi ise iyice kabarıyor, ibiği masmavi olup tam öteceği zaman kafasını suya daldırıyor. Galiba bunda da bir bozukluk var!...
Sultan, işin aslını öğrenmek için hindiyi hediye eden kişiyi çağırtır. O kişi, hindinin yumurtasını ördeğin altına koyduklarını ve hindinin, ördek yavrularıyla birlikte büyüdüğünü itiraf eder. Bu meselenin de sırrı böylece anlaşılmış olur.
Ve Sultan emreder: "Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek daha."
*
Sultan, güzel bir günün sabahında bahçede yalnız başına dolaşırken bahçıvan gözüne ilişir ve ona doğru yaklaşarak;
- Bahçıvan efendi, bak bakalım bende de bir sıkıntı var mı? Der.
- Asluhu nesluhu, efendim, cevabını alır.
Bende de mi? Der ve hemen son demlerini yaşayan annesine koşar.
- Anneciğim, inan sana kırılıp küsmem, kızmam da. Bende bir sıkıntı var mı? Diye sorar.
Annesi durur, sıkıla sıkıla başlar anlatmaya:
- Oğul, babanla evlendiğimizde baban çok yaşlıydı, ben daha 15-16 yaşlannda genç, güzel bir kızdım. Gençliğimin duygularına kapılıp bir hata ettim. Sen bizim sarayın aşçısının oğlusun.
Hakikati öğrenen sultan, bahçıvana seslenir:
- Ey olayların perde arkasından bizlere sırlar sunan değerli insan! tay ve hindinin durumlarına vakıf oldun, anladık da; benim durumumu nasıl anladın? bu nasıl bir bilgeliktir? söyle bana. Der.
- Ey yüce Sultan, bunu anlamaktan daha kolay ne var? Benim bildiğim Sultanlar ödül verirken verin bir kese altın! Der. Sen ise, 'Verin fazladan bir kap yemek' diyorsun.
Sultan yanındakilere seslenir:
- Atın şu bahçıvanı zindana!...
Bahcıvan yaka paça zindana giderken zindan kapısını açan gardiyana bakıp, kısık sesle; "Asluhu nesluhu" diye söylenmeye başlar.
*
Bu öyküsü niye anlattım biliyor musunuz? Bir erken seçim teranesidir gidiyor. Aman kimin ne rüşvet dağıtacağına dikkat edin!