Haber: Esra TOKAT
(ANKARA) - İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Halkların Demokratik Kongresi'ne (HDK) dair başlatılan soruşturma kapsamında açılan davada, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla yargılanan gazeteci Yıldız Tar, savunmasında dikkat çekici ifadeler kullandı. Tar, "Savcılığa göre sadece Öcalan'ın Meclis'te komisyon kurulması çağrısı yaptığı için Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş da yarın öbür gün terör örgütü üyeliğinden yargılanabilir" açıklamasında bulundu. Mahkeme heyeti, Yıldız Tar ve İbrahim Halit Elçi için imza şeklinde uygulanan adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına, yurt dışı çıkış yasağının ise devamına karar vererek duruşmayı 23 Şubat'a erteledi.
Yıldız Tar ve İbrahim Halit Elçi, HDK davası çerçevesinde ilk kez hakim karşısına çıkarak duruşmada kendilerini savundu. Duruşmaya, İsveç, Fransa, İngiltere Büyükelçilikleri yetkilileri ile AB Türkiye Delegasyonu temsilcileri, DİSK Basın-İş, ÜniKuir, 17 Mayıs İnsan Hakları Okulu, Ankara Barosu LGBTİ+ Komisyonu, İHD, GALADER, MLSA ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) gibi birçok kurumla birlikte TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki de katıldı.
Duruşmanın başlangıcı ve Yıldız Tar'ın savunması
Duruşma, kimlik tespitinin ardından Yıldız Tar'ın savunmasıyla başladı. Tar, kimlikteki adının Tarık Yıldız olduğunu belirtip, "Sosyal hayatımda ve mesleki kariyerimde Yıldız Tar olarak biliniyorum. Kimliğimi değiştirmek için dava açmayı düşünüyorum. Gazeteciliğe "sessizlerin sesi olmak" ve hakikati tüm boyutlarıyla ortaya çıkarmak amacıyla başladım. Gazetecilik bir meslekten öte, özgür ve adil bir toplum için kamu yararını gözeten bir alandır. Yaklaşık 4 ay Silivri'de tutuklu kalarak bu bedeli ödemek zorunda kaldım," dedi.
Tar, bugüne kadar görünmeyen kesimlerin hikayelerini aktarmak için birçok haber, söyleşi ve radyo programı yaptığını da anlattı. "Bu kesimlerden biri de LGBTİ+'lar. Eşcinsel bir gazeteciyim. Şu anda Türkiye'nin ilk LGBTİ+ dergisi ve internet gazetesi olan Kaos GL'nin genel yayın yönetmeniyim," dedi.
Suçlamaları kabul etmiyor
Tar, savunmasına şöyle devam etti: "Ben örgüt üyeliği ile suçlanıyorum ancak mensubu olduğum yapılar, sadece çeşitli LGBTİ+ dernekleri ve gazetecilik meslek örgütleridir. Yasal siyasi partilere bile üye değilim. Gazetecilikte objektif kalmak zorunludur. Geçmiş seçim süreçlerinde Artı TV'de çalışarak çeşitli siyasi partilerle görüştüm. Bugün yaşadıklarım, sadece benim için değil, basın ve ifade özgürlüğü açısından da bir tehdit oluşturuyor."
İddiaların dayanağı tartışmalı
Tar, iddianamenin başında yer alan bir dizi operasyonla ilgili olarak da, "Savcılık, birbirinden alakasız örgütlenmeleri bir araya getirerek sadece Abdullah Öcalan'ın beyanları doğrultusunda bağlantı kurmaya çalışıyor. Savcılığın bu kurgusal bağlantıları kabul etmesi, neredeyse Meclis Başkanı'nın da yargılanabileceği bir duruma yol açar. HDK'nın, terör örgütü olmadığına dair mahkeme kararı var. Benim bu oluşumla hiçbir bağım yok," dedi.
İddianamedeki kayıtlar tartışma yarattı
Tar, savunmasının devamında, iddianamede geçen telefon kayıtları hakkında "Bu kayıtların çoğunu hatırlamıyorum, üzerinden çok zaman geçti. Ancak 1 Mayıs'ta yapılan bir protesto ile ilgili yaşadıklarımı aktardığım bir konuşma suç gibi gösterilmiş. Eylemlere katılmak anayasal bir haktır," ifadesinde bulundu.
Gözaltı süreci
Gözaltına alınmadan önce işim gereği yurt dışına gitmek üzere bilet aldığını söyleyen Tar, "Bu ülkede gazetecilik yapma tutkum hiçbir zaman azalmadı. Mahkemenizin, yalnızca soyut iddialar üzerinden bir ceza vermeyeceğini umuyorum. Beraat talep ediyorum," dedi.
Avukatların yorumları
Tar'ın avukatı Veysel Ok, "Yıldız'a evinde baskın yapıldı ve 100 gün tutuklu kaldı. Hazırlanan iddianamede yalnızca telefon görüşmeleri üzerinden kısmı değerlendirmeler var. HDK aktif bir platform ve Yıldız'ın burada bulunması suç değil," yorumunu yaptı.
Bir sonraki duruşma 23 Şubat'ta
Tar'ın ve Elçi'nin duruşmalarından sonra Cumhuriyet Savcısı, adli kontrol tedbirlerinin devamını istedi. Mahkeme ise Tar ve Elçi'nin yurt dışı çıkış yasağının sürmesine karar verirken, imza gerekliliğini kaldırdı ve sonraki duruşmayı 23 Şubat'a erteledi.