Aslen Sivaslı olan, 1959'da İstanbul'da doğan Engin Koç, 16 yaşında mankenliğe başladı. Koç, 1976 yılında Ajda Pekkan, Cüneyt Arkın, Seyyal Taner, Sezen Cumhur Önal'ın jüri üyesi olduğu Saklambaç Gazetesi'nin 'Mankenler Kralı' yarışmasında 1’inci seçildi.

Yıllarca podyumda boy gösteren Engin Koç, adım attığı sinema ve dizi sektöründe de onlarca projede yer aldı. Eşi Pınar ve oğlu Burga ile birlikte yaşayan Koç, yıllarca sık sık ziyaret ettiği, baba ocağı Hafik ilçesine bağlı Yeniköy'e ev yaptırdı. Eşi ve oğlu ile birlikte köydeki evinde yaz tatilinin bir bölümünü geçiren Engin Koç, bahçesinde toprakla uğraşıyor.

'HEDEFİM 6 AY BURADA KALMAK'
Köyüne hemen her yıl gelip gittiğini ve genelde akrabalarında kaldığını belirten Koç, bu nedenle kendine ait bir ev yapmak istediğini belirterek, "Burada insanın özüne dönüp de özüyle beraber, kendi olması, kendisiyle tanışması çok önemli. Onun için burayı seçtim. Başka bir alternatifi zaten yok, olamazdı zaten. Her zaman burada bir yuvam olsun, anahtarı bende olan ufak bir yerim olsun istedim. İşte Allah nasip etti böyle bir ufak bir prefabrik ev yaptık. Gelince kapısını açıp da içinde kalabileceğim bir yer. Bütün halalarım, köy bütün hepsi akraba zaten. Tabi yazları hep gelirdim ben buraya çocukluğumda da. Daha evvel geldiğimde halalarımda kalıyordum. Olmuyor tabi ev ev üstünde. Allah nasip etti bir ev yaptık" diye konuştu.

'GEÇMİŞİMDEN PİŞMAN DEĞİLİM'
Meslek hayatının kendisi için özel bir yeri olduğunu anlatan Koç, "Her yaşın, her zamanın kendine göre özelliği var. Onlar yaşanacakmış, yaşadık. Geçmişimden hiçbir zaman pişman değilim. Çünkü geçmişimde hatalar da yapmış olabilirim. Ama o zamanın diliminde öyleydi. Şu anda artık bilgelik zamanıma doğru yürüyorum. Yani artık işin erbabı olmak, yaşamın erbabı olmak diye bir şey vardır. Ama bu sonsuz yolculukta yola devam, durmak yok. Yani hep öğreniyorsun. Keşkelerim de olmuştur tabi. Ama olmamasının ihtimali yok. Her insan gibi ben de hata yapmış olabilirim. Zaten hata yapmaya geldik bu dünyaya. Ancak hata yapmayan peygamberlerimizdir. Herkes bir şey öğreniyor. Öğrene öğrene gidiyoruz. Ama açık büfenin önünde fazla oyalanmamak lazım. Her gün Çerkez tavuğu yenmez yani. Yersen mideni bozarsın. Devam edeceksin. Yeni yemekler, yeni insanlar, yeni görüşler. Herkesi kendin gibi bileceksin. Güzelce düşüneceksin" ifadelerini kullandı.

'ESKİLERDE GÜZEL FİLMLER OLDU'
Eskiden film çekmenin daha zor olduğunu anlatan Koç, "O zaman Yeşilçam tabi, negatif çektiği için böyle dijital olmadığı için ve iyi rol yapamadığın zaman adam içinden sana öfkeleniyor. Çünkü adamın negatifini harcıyorsun. Onlar çöpe gidiyor. 'Engin doğru dürüst oyna' falan. Çok güzel filmler oldu eskilerde. Şimdilerde de güzel. Mesela 20 tane dizi çıkıyor sezon başında. Ondan sonra 3 tane, 4 tane dizi kalıyor, diğerleri eleniyor falan. Yani insanların favorisi olan diziler ve filmler kalıyor. İyi puanlar alıyor. Reyting almazsa gidiyor" diye konuştu.

Engin Koç'un eşi Pınar ve oğlu Burga Koç da köye ev yapmaları ve burada zaman geçirmelerinden dolayı mutlu olduklarını belirterek, köy hayatının içinde olmanın, doğayla baş başa olmanın huzur verdiğini söyledi.