(TBMM) - TBMM Genel Kurulu'nda vakıf taşınmazları ve kültür varlıklarını kapsayan yasa teklifinin birinci bölüm görüşmeleri sona erdi. CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, "Asla ve asla kamu yararı gözetmeyen bu yasa teklifinde siz ne yazık ki Müze Gazhane, İstanbul, Feshane, Beşiktaş, Kadıköy İskele Kütüphaneleri gibi, Yerebatan Sarnıcı gibi yüzlerce vakıf alanını İstanbulluların elinden almak istiyorsunuz. Başta İstanbul Büyükşehir olmak üzere, bütün CHP'li belediyelerin halk için hayata döndürdüğü kültür alanlarını yeniden yandaş vakıflara açma girişimidir" ifadesini kullandı.
Yasa teklifinde vakıf taşınmazları, kültürel varlıklar, tarihi alan yönetimi ve kültür-turizm yatırımlarında dijital denetimleri güçlendirmeyi öngören düzenlemeler yer alıyor. Teklifin bu bölümü üzerine yapılan görüşmeler tamamlandı.
Bülent Kaya: Milletin malını üzerinden geçiriyorsunuz
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, önemli açıklamalarda bulundu:
"Kanun teklifinin amacına baktığımız zaman, her zamanki ambalajlı sözlerinizde, makyajlı ve PR çalışmalarınızla karşı karşıyayız. Oysa kanunun içeriğine girdiğimiz zaman derin bir siyasi ve ekonomik sorunlar yumağıyla karşı karşıya kalıyoruz. Yine, kanun teklifini içeriği incelendiğinde Cumhurbaşkanını merkeze alarak idari gücü daha da merkezileştiren bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Kamu servetini daha az şeffaf şekilde belli kanallara aktarma gerçeğiyle karşı karşıyayız. Devletin gözetim kapasitesini genişleten ama yargısal denetimi ise azaltan bir maksatlı yaklaşımla yine karşı karşıyayız. Öncelikle mülkiyet transferi yapıyorsunuz. Özellikle vakıf mallarına ilişkin mülkiyet hukukunu yeniden tanımlayarak özellikle belediyelere ait varlıkların merkezî olarak yönetilen Vakıflar Genel Müdürlüğünün alanına devrini kolaylaştıran düzenlemeler yapıyorsunuz ve bunu sistematik hâle getiriyorsunuz. 2019'dan bu yana belediyelerin önemli bir kısmını kaybetmeye başladınız. Yetkileri merkezî hükûmete devrediyorsunuz. Cumhurbaşkanı seçimi kaybedeceğine yapacaksınız. O zaman bir madde koyalım da "emekli cumhurbaşkanları tarafından bu ülke sevk ve idare edilir" diye bir düzenleme yapın, kendinizi ömür boyu garantiye alın da memleket sizin bu şahsa özel düzenlemelerinizden kurtulmuş olsun.
Burada görüşmekte olduğumuz teklif aslında kâğıt üzerinde birkaç maddelik bir değişiklik gibi görünse de bu milletin bin yıllık vakıf geleneğini, ahlaki sorumluluk anlayışını ve kamu malı bilincini doğrudan ilgilendiren bir kanunu görüşüyoruz. Bu teklifin özünü söyleyeyim, vakfı kamusal bir değer olmaktan çıkarıp idari bir tasarruf hâline dönüştürüyorsunuz. Bu teklifin özü, milletin malını milletin adına yönetilen bir emanet olmaktan çıkarıp siyasi tasarruf sahasına dönüştürüyorsunuz."
Ömer Karakaş: İktidara sesleniyorum; bu milletin sırtından geçinmeyi bırakın
İYİ Parti Aydın Milletvekili Ömer Karakaş, şu ifadeleri paylaştı:
Teklifin ismi "Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik" ancak gerçekte birçok konu bu torbada yer alıyor. Turizmden kültüre, arsadan vakıfların taşınmazlarına kadar her alandan maddeler iç içe geçmiş; toplumsal etkisi, mali analizi ve Anayasa'ya uygunluğu yok. Bu yaklaşım yasama değil, yürütmenin noterliğidir. İlk madde deprem bölgesindeki "Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya'daki seyahat acentelerinin borçlarını siliyor'. Bu güzel fakat Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa ve Osmaniye gibi şehirlerde de aynı depremin izleri var. Onların durumu ne olacak? Bu anlayış eşitlik ilkesine tamamen aykırıdır. Eğer yardım yapacaksanız, hakkaniyetle yapmalısınız. Teklifin 5'inci maddesi Kültür Bakanlığı'nın döner sermaye gelirlerini "isim hakkı, destek ve sponsorluk gelirleri" adı altında artırmakta ancak buradaki denetim tamamen eksik. Kültürel mirası marka değeri yapmak yerine, şeffaflıkla desteklemeliyiz. Bu maddeyle kamu kaynakları "kültür kılıfı" altında bazı kişilerin kasasına girecek. Bu durum kesinlikle kabul edilemez.
Bizim amacımız muhalefet yapmak değil, doğruya doğru, yanlışa yanlış demektir; derdimiz sadece halkın hakkını, kamunun malını ve hukukun üstünlüğünü korumaktır. Ancak iktidarın derdi bu değil. Milletin gözünü boyamak, yandaşlara avantaj sağlamak ve Meclisi noter gibi kullanmak istiyorlar. İktidara buradan sesleniyorum; artık bu milletin sırtından geçinmeyi bırakın, Meclisi noter olmaktan çıkarın, kamunun malını peşkeş çekmeyi durdurun. Bu milletin hakkı yandaşların kasası değildir. Kaldı ki, muhalefet olarak torba yasaların eleştirisini yaparken, geçmişte bu yasalar 2-3 madde ile geliyordu, şimdi ise 10-15 maddeyi bir araya getiriyorlar. Bugün yine bir torba kanun teklifini görüşüyoruz ama bu uygulama yasama pratiğinin sıradan bir aracı haline geldi. Bu torbalar, her seferinde farklı alanlardan onlarca madde içeriyor ama ortak özellikleri iktidarın ihtiyaçları ve krizleri için kullanılmasıdır.
Teklifin özünde ise merkezileşme ve kontrol var. İncelediğimizde açıkça görüyoruz ki amaç adalet değil, merkeziyetçiliğin getirilmesidir. İktidar, devletin tüm kaynaklarını sarayın hizmetine almak istiyor. Bu teklif, yerel yönetimlerin elindeki vakıf mallarını merkezi idarenin kontrolüne geçirmek için hazırlanmış. Yani, belediyelerin ve yerel halkın uzun zamandır kullandığı alanlar, vakıf malı kılıfıyla iktidarın hizmetine sunulacak. Burada şu soruyu sormak gerekiyor; iktidar neden yerel yönetimlerden bu kadar korkuyor? Seçilmiş belediyeleri neden tehdit olarak görüyor? Cevabını biliyoruz çünkü yerel yönetimler halkın doğrudan söz sahibi olduğu son alanlardır. İktidar, 2024 seçimlerinde kaybettiği gücü bu şekilde geri almak istiyor. Bu teklif, kaybedilen kontrol alanlarını kayyum atayarak ve yasaları dolanarak yeniden ele geçirme çabalarının bir parçasıdır. Seçimde kaybettiklerini yasa ile geri almaya çalışıyorlar; "vakıf" adı altında kamunun mülküne el koyma planı yapıyorlar.
Yerel yönetimleri ilgilendiren bir madde de, hazine, belediye, özel idare ve köy tüzel kişiliklerine ait vakıf kültür varlıklarının mazbut vakfa devrini genişletiyor. İlk görünüme göre teknik düzenleme gibi dursa da, bu durum yerel yönetimlerin mülkiyet haklarına doğrudan etki ediyor. Artık sadece taşınmazlar değil, belediye şirketleri ve iktisadi işletmeler de bu kapsama giriyor. Bu, belediyelerin yönetimindeki kültürel varlıkların Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredilmesi anlamına gelir. Bu düzenleme, anayasal rentabiliteyi zedeliyor, yerinden yönetim ilkesini ihlal ediyor. Belediyelerin yönettiği kültürel miras, sadece bir mülk değil, o şehrin kimliğidir. Bu mirası uzaktan yönetmek, yerel demokrasiyi zayıflatır ve kültürel çeşitliliği azaltır. Vakıf mallarının korunması hepimizin ortak hedefidir ama bunun yolu yetkiyi tek elde toplamak değil, iş birliği ve denetimi güçlendirmektir. Bu maddenin geri çekilmesini ve belediyelerin mülkiyet haklarını koruyacak yeni bir çerçeve oluşturulmasını talep ediyoruz.
Kamu yararını gözetmeyen bu yasa teklifiyle, Müzeyyan Gazhane, İstanbul, Feshane, Beşiktaş, Kadıköy İskelesi Kütüphaneleri ve daha birçok kültürel alan İstanbul halkının elinden alınmaya çalışılıyor. Kültürel varlıkları korumak için mülkiyetin bizde olması gerekmiyor; burada niyet önemlidir. Bu teklif, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, CHP'li tüm belediyelerin halk için yeniden canlandırdığı kültürel alanları yandaş vakıflara açma girişimidir.