İstanbul'da, Halk İçin Psikoterapi Derneği, Psikoterapi ve Psikososyal Çalışmalar Derneği ve Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği, Şişli'de ortak bir basın açıklaması düzenledi. Sağlık Bakanlığı'nın "Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası Hakkında Yönetmelik"ine tepki gösteren dernekler, yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması talebiyle dava açtıklarını duyurdu.
Dernekler adına yapılan açıklamada, psikologların, psikolojik danışmanların, klinik psikologların, sosyal hizmet uzmanlarının ve çocuk gelişimi uzmanlarının mesleki icralarını kısıtladığı ve çalışmalarını imkansız hale getirdiği belirtilen yönetmeliğe karşı olduklarını vurguladı. Ruh sağlığı alanında çalışanların bağımsız çalışmalarını güvence altına alacak, bilimsel temellere, etik ilkelere ve mevcut ekonomik koşullara uyumlu bir meslek yasası ve yönetmeliğinin acilen hazırlanmasını talep ettiklerini ifade etti. 30 seneden fazla süredir meslek yasası taleplerinin karşılık bulmadığını belirten dernekler, mevcut yasalarca bilimsel, etik ve pratik koşullarının tanınmadığını, ruh sağlığı alanında çalışanlar olarak bağımsız veya bağımlı çalışmalarını düzenleyen bir meslek yasasına ve ruh sağlığı yasasına sahip olmadıklarını dile getirdi. Ayrıca, mesleki birlik ve odalardan mahrum olduklarını, güvencesiz ve uygunsuz koşullarda çalışmak zorunda kaldıklarını, kendilerini ve hizmet alan kişileri koruyan hukuki yaptırımların olmadığını ve psikoterapiyi ulaşılabilir kılan düzenlemelerin bulunmadığını belirtti.
Ruh sağlığının kamusal sağlığın parçası olarak görülüp sigorta kapsamına alınmadığına, özel sağlık hizmeti olarak değerlendirilip en yüksek oranlarda vergilendirildiğine dikkat çeken dernekler, 29 Mart 2025’te yayımlanan yönetmeliğin ruh sağlığı alanının karmaşıklığını ve çok disiplinli yapısını göz ardı ettiğini, ülke ekonomik koşullarını görmezden geldiğini ve mevcut sorunlara yenilerini ekleyeceğini savundu. Yönetmeliğin; diploma sorunu, farklı branşların bir arada çalışma zorunluluğu, fiziki koşulların imkansızlığı ve ekonomik gerçeklik gibi sorunlar yarattığını dile getiren dernekler, yönetmeliğin şart koştuğu klinik psikolog yüksek lisans diplomasının son yıllarda verilmeye başlanan bir diploma çeşidi olduğunu, üstelik yönetmeliğin psikologları devlet üniversitelerinde yeterli kontenjanda lisansüstü programların bulunmadığı bir ortamda, erişimi zor, vakıf ve özel üniversiteler tarafından yüksek kar amaçlı ücretlerle açılan klinik psikoloji eğitimlerine zorlayarak eşitsizlikleri derinleştirdiğini belirtti. Ayrıca, yönetmeliğin sadece klinik psikologları yanlarında birer psikolog ile birlikte çalıştırmak istediğini, bugüne kadar tüzel kişiler altında psikolog, psikolojik danışman, aile terapisti, oyun terapisti, çocuk gelişimi uzmanı gibi farklı branşların bir arada çalışabilirken, yönetmeliğin birbirini tamamlayacak olan bu meslekleri ayrı çalışma alanlarına ittiğini, bunun da halkın güvendiği bir kurumdan, bütünleşik ve birbiriyle koordineli bir ruh sağlığı hizmeti alma hakkının önüne geçtiğini ifade etti.