Kanal İstanbul siyasi bir rant projesi
Uskumru Platformu paneli sonrası ANKA Haber Ajansı'na konuşan şehir plancısı Prof. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, Kanal İstanbul, rezerv alanları ve tutuklu şehir plancıları hakkında açıklamalarda bulundu.
Giritlioğlu, Kanal İstanbul'un siyasi bir gayrimenkul rant projesi olduğunu vurgulayarak, Kuzey Ormanları'ndaki projelerin İstanbul'a 2 ila 2,5 milyon yeni nüfus getireceğini belirtti. Ayrıca, 2019 yerel seçimlerinden sonra tutuklanan şehir plancılarının, rant süreçlerine engel oldukları için hedef alındıklarını iddia etti. Giritlioğlu, "Tutuklanan şehir plancıları 2019 yerel seçimlerinden sonra, aslında zaman içerisinde kurgulanan bu rant musluklarından rant çarkının dönmesine bir engel teşkil ettiler. Çünkü oradaki süreci çok açık bir şekilde görüyorlardı hukuksuzlukların farkındaydılar ve bu anlamda mesleklerinin gereği olan, sorumluluklarının gereği olan adımları attılar. Ancak bu adımlar birilerinin hoşuna gitmedi çok açık bir şekilde" dedi.
Kuzey Ormanları'nın mega projeler nedeniyle büyük tehdit altında olduğunu söyleyen Giritlioğlu, 3. havalimanı, 3. köprü, Kuzey Marmara Otoyolu ve Kanal İstanbul'un entegre projeler olduğunu ve 2009 onanlı çevre düzeni planına rağmen bölgeye büyük bir yapı ve nüfus baskısı getirdiğini ifade etti. Giritlioğlu, 2012'de ilan edilen 33 bin 500 hektarlık Kanal İstanbul rezerv alanının, tarım alanları, mera alanları, orman alanları ve su havzalarını içerdiğini, ancak bu alanların yapılaşmaya açıldığını belirtti. Giritlioğlu, Kanal İstanbul'un iki ayaklı bir proje olduğunu (su yolu ve gayrimenkul projesi), TMMOB bünyesinde oluşturulan Bilim Kurulu'nun da projenin öncelikle bir gayrimenkul projesi olduğunu vurguladığını söyledi. Projenin su havzaları, tarım alanları ve ormanlar gibi afet durumunda ihtiyaç duyulacak alanları tehdit ettiğini, açılan davaların ise siyasi nedenlerle reddedildiğini belirtti. Giritlioğlu, 2019 yerel seçimleri sonrası İBB'nin tapu kayıtlarını incelediğini ve büyük el değiştirmeler tespit ettiğini, bunun üzerine İBB’ye tapu bilgilerine erişim yasağı getirildiğini söyledi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Kanal İstanbul'a karşı çıktığını, bölgede yaklaşık 24 bin konutun inşa edildiğini ve Sazlıdere Barajı'nın devre dışı bırakıldığını belirtti. Giritlioğlu, projenin sadece İstanbul değil, tüm bölge, Trakya ve Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler için ekolojik bir yıkım olduğunu, uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğunu ifade etti.
Giritlioğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un projeyi savunmak için "sosyal konut" yaptıklarını söylediğini, ancak bunların üst gelir grubuna yönelik konutlar olduğunu belirtti. Bakan Kurum'un "yalanlar söyleniyor" diyerek yabancıların konut aldığı iddialarını reddettiğini, ancak bu kişilerin gayrimenkul alarak Türk vatandaşı olduklarını, ayrıca Sazlıdere Barajı'nın çalışmadığını söylediğini aktardı. Giritlioğlu, su yolu projesinin finansman bulunamadığı için durduğunu, ancak gayrimenkul kısmının hızla ilerlediğini, Bakan Kurum ve Ulaştırma Bakanı'nın çelişkili açıklamalar yaptığını belirtti. Dünyadaki diğer yapay kanal projelerinin etrafında böyle rant projeleri olmadığını vurgulayan Giritlioğlu, Kanal İstanbul projesinin İstanbul'a 2-2,5 milyon yeni nüfus ve büyük bir kara yolu baskısı getireceğini söyledi. Tutuklu şehir plancılarının rant düzenine engel oldukları için hedef alındığını belirten Giritlioğlu, adaletin yerini bulmasını ve yargı mensuplarının yeminlerine sadık kalmalarını umduğunu ifade etti. Kuzey Ormanları Savunması aktivisti Hasan Ali Sarıkaya ise, bölgenin betonlaştırıldığını ve Belgrad Ormanı'nın 15 bin hektardan 5 bin hektara düştüğünü belirtti. Sarıkaya, Sarıyer-Kilyos tünelinin trafik sorununa çözüm olmayacağını, çünkü Sarıyer'de nüfusun ve araç sayısının arttığını söyledi.
