Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Alp Üçok, 24 Mayıs Dünya Şizofreni Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Her 100 kişiden 1'inin yaşamı boyunca şizofreniye yakalanma riski taşıdığını belirten Üçok, ailelerinde şizofreni hastası olanlarda bu riskin yüzde 10'a çıktığını ifade etti. Prof. Dr. Üçok, genetik faktörlerin yanı sıra çevresel etkenlerin de hastalığın gelişiminde rol oynadığını vurguladı.
Prof. Dr. Alp Üçok, "Şizofreni, diyabet veya hipertansiyon gibi kronik bir hastalıktır. Tedavisi mümkündür, ancak toplumsal önyargılar nedeniyle hastalar doktora gitmekten çekinebiliyor ve tedaviye direnç gösterebiliyor" dedi. Üçok, şizofreni hastalarının toplumda olumsuz örneklerle anılmasının hastalığa yönelik yanlış algılara yol açtığını belirtti. Şiddet içeren olayların çoğunda ruhsal bir hastalığın bulunmadığını, ancak şizofreni hastalarının haksız yere damgalandığını söyledi. Bazı hastaların ilaç tedavisine "kimyasala karşıyım" diyerek direnç gösterdiğini, ancak esrar gibi maddelerin de kimyasal içerdiğinin farkında olmadıklarını ifade etti.
Prof. Dr. Üçok, çocukluk döneminde yaşanan şiddet, istismar veya ihmal gibi travmatik deneyimlerin de psikoz riskini artırdığını vurguladı. Bu tür deneyimlerin vücudun hormonal tepkilerini etkileyerek kortizol salınımını artırdığını ve koruyucu sistemlerin işleyişini bozduğunu açıkladı. Ayrıca, gelir dağılımındaki adaletsizlik, eğitim eşitsizliği ve azınlık olmak gibi sosyal faktörlerin de şizofreni riskini artırabileceğini belirtti. Şiddet, madde kullanımı ve büyük şehirlerde yaşamak gibi etkenlerin şizofreni görülme oranını artırabileceğini, ancak tek bir nedene bağlamanın mümkün olmadığını sözlerine ekledi. Prof. Dr. Üçok, azınlık veya göçmen olmak, farklı bir dini veya etnik gruba mensup olmanın da psikoz riskini artırdığını, bunun nedeninin beyindeki gri maddenin daha ince olmasıyla ilişkilendirilebileceğini ifade etti. Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Erhan Yüksek ise Dünya Sağlık Örgütü’nün 15 ila 25 yıl süren Uluslararası Şizofreni Çalışması’nın, şizofreninin iyileşme potansiyeli yüksek bir hastalık olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, güçlü aile bağları ve toplumsal destek sayesinde daha yüksek oranda işlevsel iyileşme görüldüğünü vurguladı.