Haber: Ahmet ÜN
(DİYARBAKIR) - Terör örgütü PKK, Türkiye sınırları içindeki tüm silahlı unsurlarını sınır ötesine çekme kararı aldığını duyurdu. KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, bu durumu açıklarken, "Türkiye'deki tüm güçlerimizi Medya Savunma Alanlarına geri çekme işlemini Önder Abdullah Öcalan'ın da onayıyla gerçekleştiriyoruz. Medya Savunma Alanlarına ulaşan bazı gruplar burada mevcut ve açıklamamızda bizzat yer alıyorlar" şeklinde konuştu. Ayrıca, sürecin başarılı olabilmesi için örgüte özgü demokratik entegrasyon yasalarının bir an önce çıkarılması gerektiğini vurguladı.
PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı çağrının ardından, örgüt 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiği 12'nci kongresinde fesih ve silah bırakma kararı almıştı. Bu kapsamda, bazı örgüt mensupları 11 Temmuz'da Kandil Dağı yakınlarında silahlarını ateşe atarak imha etti. Şimdi ise tüm silahlı unsurların Türkiye dışına çekilmesine yönelik bir karar alınması bekleniyordu. Bugün sabah saatlerinde Irak'ın kuzeyinde, örgütün ana üs bölgesi Kandil Dağı eteklerinde KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, düzenlenen basın toplantısıyla bu kararı açıkladı. Açıklamaya, Türkiye'den ayrılarak Kuzey Irak'a geçtiği belirtilen 25 örgüt mensubu da katıldı.
Açıklamayı yapan Sabri Ok, Orta Doğu'da yaşanan çatışmalar ve savaşların Türkiye ile Kürtlerin geleceğini ciddi şekilde tehdit ettiğini ifade etti. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan'ın geçtiğimiz yıl açıkladıkları yeni sürece vurgu yaptı. Ok, PKK'nın kendini feshettiğini hatırlatarak, şunları dile getirdi:
"Geçen 8 aylık süre içinde Kürt tarafı olarak biz, Barış ve Demokratik Toplum çağrısı temelinde tarihi öneme sahip büyük adımlar attık. Sakin ve rahat bir tartışma ortamı yaratabilmek için, çağrıdan hemen sonra 1 Mart günü ateşkes ilan ettik. Önder Abdullah Öcalan’ın uygun yöntemlerle gerçekleştirdiği yönlendirme temelinde 5-7 Mayıs tarihleri arasında PKK 12. Kongresini toplayarak PKK’nın örgütsel varlığını ve silahlı mücadele stratejisini sona erdirme kararlarını aldık ve bunların ancak Önder Abdullah Öcalan’ın doğrudan yürütmesi ile pratikleşebileceğini de bu kararlara ekledik. İki ay sonra 11 Temmuz günü ise, Önder Abdullah Öcalan’ın görüntülü çağrısı temelinde KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat yönetimindeki 30 kişilik Barış ve Demokratik Toplum Grubu, düzenlenen bir törenle silahlarını yakarak silahlı mücadeleyi sona erdirme kararını uygulamadaki net ve kararlı tutumumuzu ortaya koydu.”
" Demokratik siyasete katılabilmek için gerekli özgürlük ve entegrasyon yasalarının gecikmeden çıkarılmalıdır. "
Süreç kapsamında bugün yeni bir adım attıklarını, Türkiye sınırları dışına çekilme kararını uygulamaya başladıklarını anlatan Ok, şunları vurguladı:
" Yaşanan yetersiz yaklaşımlara rağmen, Önder Abdullah Öcalan ve Kürdistan Özgürlük Hareketi, Türkiye ve Kürtler üzerinde artan tehditleri ortadan kaldırmak adına özgür, demokratik ve kardeşçe bir yaşamın temellerini atmak için Barış ve Demokratik Toplum sürecini ikinci bir aşamaya taşımak üzere yeni adımlar atmaya çalışıyor. Bu doğrultuda, 12. Kongre kararları çerçevesinde, Türkiye sınırları içinde çatışma riski oluşturan Tüm güçlerimizi Medya Savunma Alanlarına geri çekme işlemini Önder Abdullah Öcalan'ın onayı ile gerçekleştiriyoruz. Medya Savunma Alanlarına ulaşan gruplardan bir kısmı şu an burada ve bu açıklamaya katılıyor. Ayrıca sınır bölgelerindeki olası provokasyonlara karşı da gerekli önlemler alınıyor.
Bu attığımız adımların pratik sonuçlarını göstereceğini umuyoruz. Ancak bu yeni uygulamalar, PKK'nın 12. Kongre Kararlarını hayata geçirmekte kararlı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. 12. Kongre karalarına bağlılığımız açık; bu kararları uygulamakta da kararlıyız. Fakat bunların hayata geçmesi için, hukuki ve siyasi yaklaşımlar bir an önce sergilenmelidir. Bu çerçevede PKK'ya özgü Geçiş Hukuku esas alınmalı ve demokratik siyasete katılım için gerekli özgürlük ve demokratik entegrasyon yasaları bir an önce çıkarılmalıdır.
Son olarak, çağrımız başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halkımıza. Bu süreç, birilerinin yardımını beklemek değil, özgür ve demokratik bir yaşam için örgütlü mücadelenin verilmesi gerekliliğidir. Kendini bu yaşamın içinde gören herkesin "Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin başarısı için seferberlik düzeyinde mücadele etmesi önemlidir. Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu mutlaka zafere ulaşacaktır.
