Nilüfer Apartmanı davasında kamu görevlileri hakim karşısında

Nilüfer Apartmanı davasında kamu görevlileri hakim karşısında

Duruşmada, yıkılan apartmanın sorumluluğunu imar biriminde buldular.

Haber: Burcu Özkaya GÜNAYDIN

(HATAY) - Hatay'da 6 Şubat'taki depremler sırasında yıkılan ve 56 kişinin hayatını kaybettiği Nilüfer Apartmanı davasında, 9 kamu görevlisinden yalnızca ikisi duruşmaya katıldı. Sanıklar, binanın yapımı ve denetiminde herhangi bir sorumlulukları olmadığını savunarak, ödenecek sorumluluğun imar birimine ait olduğunu ifade etti. ANKA Haber Ajansı'na açıklama yapan müdahil avukatı Şükran Dağ Cabir, "Herkes topu birbirine atıyor ama görünen o ki bu dosyada vefat eden kişiler sorumlu çıkacak gibi. Üç yıl geçti ortada karar yok, tutukluluğu devam eden yok, ölen öldüğüyle kaldı maalesef" dedi.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde, Hatay'ın Antakya ilçesi Odabaşı Mahallesi'nde yer alan Nilüfer Apartmanı'nın yıkılması sonucunda 56 kişi yaşamını yitirdi.

Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, binanın çöküşüne ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında şantiye şefinin yanı sıra inşaatın müteahhidi Murat Fuatoğlu, yapı denetim şirketinin yetkili müdürü Şahap Harbutlu, yapı denetim şirketi yetkilisi Ayhan Karan ve proje denetçileri Bülent Seküçuoğlu ile İsmail Atmaca'nın da dahil olduğu toplamda 11 kişi hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçlamasıyla dava açtı.

Sadece iki sanık duruşmaya katıldı

Ayrıca, binanın inşa edildiği dönemde Odabaşı Beldesi Belediye Başkanı olan Hasan Tümer, eski başkan vekili Atıf Yeşil, imar ve şehircilik müdürü Nursel Aydın, fen işleri müdürü Kemal Kadıoğlu ve diğer bazı kamu görevlileri hakkında da aynı suçlardan dava açıldı ve iki dosya birleştirildi.

Duruşmada, tutuksuz yargılanan kamu görevlileri Mehmet Bük ve Ekrem Karabacak, depremde yaşamını yitirenlerin yakınları ve taraf avukatlarıyla bir araya geldi. Diğer sanıklar ise duruşmaya katılmadı.

"Binanın denetiminden imar işleri sorumludur"

Tutuksuz sanıklardan Mehmet Bük, binanın denetimiyle ilgili olarak hiçbir yetkisinin olmadığını ileri sürdü ve "O dönemde Odabaşı Belediyesi vardı. Ben su ve kanalizasyon işlerinden sorumluydum. Bilirkişi raporunda tüm belediye personellerinin görevi bir tutuluyor. Oysa herkesin sorumluluğu farklı. Binanın yıkılmasında herhangi bir kusurum bulunmamaktadır, beraatimi talep ediyorum" dedi.

Müdahil avukat Şükran Dağ Cabir'in sorduğu soruya, sanık Bük "İmar işleri" yanıtını verdi. Diğer tutuksuz sanık Ekrem Karabacak ise binanın yapım ve denetiminden herhangi bir sorumluluk taşımadığını belirtti.

Sanıkların duruşmalardan muaf tutulma talepleri kabul edildi

Ayrıca Irak'ta tutuklu bulunan sanık Süleyman Sürmeli'nin avukatları, müvekkillerinin cezaevinde insani olmayan koşullarda tutulduğunu ve Türkiye'ye iade edilmesi için mahkemeden destek talep etti.

Mahkeme heyeti, sanıkların duruşmalardan muaf tutulma taleplerini onayladı. Kamu görevlilerinin yargılandığı dosyayla birleştirilen davada, henüz ifade alınmayan kamu görevlilerinin beyanlarının alınması gerektiğine karar verildi. Bir sonraki duruşma ise 15 Ocak 2026 tarihinde gerçekleştirilecek.

"Üç yıl geçti ortada karar yok, tutukluluğu devam eden yok, ölen öldüğüyle kaldı"

Duruşma sonrası görüşme yaptığımız mühtekih avukatı Şükran Dağ Cabir, sanıkların duruşmalara katılma ve imza yükümlülüklerinin kaldırıldığını ifade etti. Davayla ilgili şu bilgileri aktardı:

"Dosya belli aşamaya geldi, bir bilirkişi raporu alınması gerekiyor. Belediyenin göndermesi gereken eksikliler var. Bilgiler toparlandıktan sonra bilirkişiye gidecek. Bu dosyada herkes sorumluluğu birbirine atıyor. Müteahhit yapı denetimciye, yapı denetimci olarak çalışan kişiler imzalarının kullanıldığını; bir dahilleri olmadığını, yapı denetim firmasında sigortalı gibi göründüklerini belirtiyor. Herkes topu birbirine atıyor ama görünen o ki bu dosyada müteveffalar (vefat eden kişi) sorumlu çıkacak gibi. Ortada yıkılan bir apartman var ama sorumlu yok gibi. Bu dosyada müştekilerin adalete inancı ve güveni yok. Hiç kimse bu dosyadan adil bir karar çıkacağına inanmıyor. Şu an bu dosyadan tutuklu kimse yok, imza zorunluluğu, duruşmaya gelme zorunluluğu da yok. Üç yıl geçti ortada karar yok, tutukluluğu devam eden yok, ölen öldüğüyle kaldı maalesef."

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.