Mustafa Yeneroğlu: Tutuklamalar iktidarın en kolay baskı aracı

Mustafa Yeneroğlu: Tutuklamalar iktidarın en kolay baskı aracı

Bağımsız milletvekili, yargı sistemindeki sıkıntıları gündeme getirerek muhalefeti sindirmek için tutuklamaların kullanıldığını vurguladı.

(TBMM) - Bağımsız İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Türkiye'deki tutuklamaların iktidar tarafından baskı aracı olarak kullanıldığını belirtiyor. Yeneroğlu, muhalefeti sindirmenin ve eleştirel sesleri susturmanın en basit yolu olarak tutuklamaların uygulandığını ifade etti.

Yeneroğlu, TBMM'de düzenlenen basın toplantısında yeni adli yılın başlangıcını ele alarak yargı sistemindeki sorunları masaya yatırdı.

Adalet arayışının her alanda devam ettiğini dile getiren Yeneroğlu, "Bugün Türkiye, en ağır yargı krizini yaşıyor. Yargıya duyulan güven, Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesine indi. Türkiye'de yargı, yürütmenin bir organı olarak işlemekte. Adalet Bakanı, her ne kadar yargının bağımsızlığını vurgulasa da bu durum, Türkiye'de hiç bu kadar zayıf olmamıştı. Türkiye'nin "temiz eller operasyonu'na ihtiyacı var. Yargıyı çürüten bu bataklık temizlenmeden siyaseti de arındıramayız" şeklinde konuştu.

Hukuk katliamı gerçek

Yeneroğlu, Türkiye'de siyasi davalarda hangi savcının hangi dosyaya bakacağına ve hangi hakimin hangi davada görev alacağına iktidarın karar verdiğini vurguladı. Sözlerine şöyle devam etti:

"İstanbul'da yaşananlar, herkesin gözleri önünde sergileniyor ve yargının iktidara nasıl hizmet ettiğini açıkça gösteriyor. Geçmişte Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamamak, Canan Kaftancıoğlu, Selahattin Demirtaş gibi davalara kadar muhalefeti susturmayı hedefleyen dosyalarla özdeşleşmiş isimlerin kritik görevlere getirilmesi tesadüf değil. 8 Ekim 2024'ten itibaren başlatılan soruşturmalar, iktidarın tercihinin sonuçlarını gözler önüne seriyor. 30 Ekim'de Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in gözaltına alınması ve "Kent Uzlaşısı" soruşturması, siyasi mühendislik operasyonlarıdır. Hukuka aykırı olan bu durum, aslında tam bir hukuk katliamıdır."

Gazetecilere yönelik sistematik gözaltılar ve tutuklamalar, Nuray Mert, Fatih Altaylı, İsmail Saymaz gibi isimler hakkında başlatılan soruşturmalar, İstanbul Barosu yönetimine karşı yürütülen işlemler, çok sayıda belediye başkanı ve yöneticisi hakkında açılan davalar, halkın cezalandırılmasına yönelik bir uygulamadır. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı'na atfedilen suçlamalar, AK Parti döneminde gerçekleştirilen belediye başkanının sorgulanması gereken durumları göz ardı ederek, gerçekle yüzleşemeyen iktidarın utancıdır."

Yolsuzlukla mücadele edilmiyor

Yolsuzluk ve usulsüzlüklerle kararlılıkla mücadele edilmesi gerektiğini belirten Yeneroğlu, "Ancak iktidar, yolsuzlukla mücadele etmiyor. Aksine, muhalefete bakmadan önce aynaya bakmalı. Yolsuzluğu her alanda kurumsallaştırmış bir iktidarın bu konuda bir gündemi olabilir mi? CHP'li belediye başkanlarına yönelik sert uygulamalar yapılırken, tıpkı benzer suçlamalardan dolayı soruşturma izni alan 59 AK Partili belediye başkanından sadece kaçı tutuklanıyor. Bunun arkasında bir maksat yatıyor; çünkü durum giderek daha da kötüleşiyor."

Gerçek muhalefete tahammülleri yok

İktidarın, muhalefeti kabul etmediğini belirten Yeneroğlu, "İktidar, bendensesin seni koruruz, benden değilsen bir bahane bulup seni cezalandırırız anlayışına sahip. Tam bir ikili devlet yapısı var burada. Bir yanda hukukun düşmanı olan uygulamalar, diğer yanda dost hukukuyla yargının koruduğu yolsuzluk yapanlar mevcut." dedi.

"Acı bir gerçek ki iktidarın gerçek anlamda bir muhalefet tahammülü yok. Milli ve yerli muhalefet söylemleri, asıl hedefin karikatür muhalefet olduğunu gösteriyor. Bu muhalefet asla iktidara alternatif olamaz. İktidar bu durumu istiyor. Bunun örneklerini kuzeydoğudaki devletlerde ve Orta Asya'da görebiliriz. İktidar, muhalefeti dizayn etme çabasında ve kendi topluluğunu bile ikna edemediğinin farkında."

Murat Çalık'ın durumu adaletle bağdaşmıyor

Yeneroğlu, tutuklamaların bir koruma tedbiri olmaktan çıkıp, ceza verme aracı haline dönüştüğünü ifade etti. "Bugün birçok kişi, mahkeme kararı olmadan aylarca özgürlüklerinden mahrum kalabiliyor. Kanser hastası olan Murat Çalık, sağlık sorunlarına rağmen cezaevinde tutuluyor. Vicdan ve hukuka aykırı bir uygulama devam ediyor. Bu durum, iktidarın bir diz çökertme projesidir. Bu tür uygulamalar, artık sadece bir hukuk sorunu değil, aynı zamanda iktidarın bir vicdan sorunudur."

Türkiye'de üst düzey yargı organlarının kararlarının sistematik şekilde yok sayıldığını belirten Yeneroğlu, "Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve daha birçok isim için AYM ve AİHM hak ihlalleri tespit etmesine rağmen, iktidar bu kararları uygulamaktan ısrar ediyor. Türkiye'nin içinden geçtiği derin kriz, ancak adalet sisteminin yeniden yapılandırılması ile çözülebilir."

Yeneroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hitaben, "Hukuk devletinin var olmadığı bir yerde demokrasi yok, halkın egemenliği yoktur. Temel hakların geçerliliği de yok. Demokrasi yoksa güven de olmaz; güven yoksa yatırım, refah ve toplumsal barış da gerçekleşmez. Bugün Türkiye, derin bir kriz içinde. İktidar, ilk dönemindeki güvenilirliğini kaybetti ve artık kendinden olana koruma, diğerine ise düşman hukuku uygulayan bir zihniyette. AK Parti, kuruluş felsefesine dönmeli." dedi.

Son olarak hukuku savunanlara seslenen Yeneroğlu, "Tarih, haksızlığa biat eden hukukçularla dolacaksa, bu duruma sessiz kalanlarla anılmak istemiyorsanız, güçsüzlüklere karşı mücadelenizi sürdürmelisiniz." diyerek sözlerini tamamladı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.