Mehmet Metiner: Bahçeli’nin Öcalan'a Çağrısı Çok Önemli

Mehmet Metiner: Bahçeli’nin Öcalan'a Çağrısı Çok Önemli

Mehmet Metiner, MHP lideri Bahçeli'nin Öcalan'ın SDG’ye çağrı yapması gerektiği yönündeki önerisini acilen hayata geçirilmesi gereken bir adım olarak nitelendirdi.

(TBMM) - Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda, Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİRDER) Genel Başkanı Mehmet Metiner, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partisinin TBMM Grup Toplantısında Öcalan'ın SDG'ye yapması gereken çağrıya olan desteğini açıkladı. Metiner, "Bahçeli'nin Öcalan'ın SDG'ye yeni bir çağrı yapması yönündeki önerisi çok yerinde ve bir an evvel hayata geçirilmelidir. Yüce heyetimizin Öcalan ile yapacağı görüşmeler, bu sorunun çözümüne büyük katkı sağlayacaktır. Öcalan'ın SDG'yi Türkiye'deki sürecin ruhuna uygun bir biçimde Suriye'deki merkezi sisteme dahil etme ve beklentimiz olan gönüllü entegrasyonu sağlama yönünde bir çağrı yapması, Bahçeli'nin belirttiği gibi hem gerekli hem de faydalı olacaktır."

Metiner, inkar sorununun, mevcut süreç içinde silah sorununa dönüştüğüne dikkat çekti. Şöyle konuştu: "İnkar sorunu, Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde tarihe gömüldü, ama silah sorunu devam etti. PKK'nın lideri Abdullah Öcalan, "İnkar biterse isyan biter" demişti. Ancak, inkarı sonlandıran devlet ve hükümet iradesi AK Parti iktidarı döneminde ortaya çıktı ama isyan sona ermedi. Türk-Kürt ittifakı için gerekli olan adımları atmaktan asla kaçınmamalıyız. Ülkemizi güçlü bir şekilde tarih sahnesine çıkartacak demokratik adımlar atmanın önünde, silah engelini tamamen kaldırma isteği ve iradesini göstermeliyiz. İlk denemenin başarısızlığı ülkemize büyük kayıplar verdirdi. Burada, herkesin dikkat etmesi gereken iki önemli nokta var. Birincisi, demokratikleşme silah bırakmanın şartı değil, sadece sonucudur. Demokratikleşme, ülkemizin güçlü geleceği için gereken her şeyin yapılmasını gerektirir.

Öcalan'ı PKK'nın tek meşru temsilcisi olarak görüp, Kürtlerle ilgili atılacak adımlarda Öcalan'ın PKK'nın muhatap alındığı bir süreç olmadığı gerçeğini vurgulayan Metiner, "Öcalan'ın 27 Şubat deklarasyonunda ne Kürt sorununun çözümüne dair bir amaç yer alıyor ne de Kürtlerin haklarıyla ilgili talepler söz konusu. Demokratik siyaset ile elde edilebilecek talepler için silahı şart görmek, son derece yanlış ve gayrimeşru bir yol. Silah bırakmanın da bu şekilde şart koşulması, aynı derece yanlış bir yoldur. Bu anlayışla ortaklaşmak, çözüm için kritik bir dönemi işaret ediyor. Burada devlet, hükümet ve Meclis olarak dikkatli olmamız ve bu ayrımı unutmamız gerekiyor. Türk-Kürt ittifakı için gerekli adımları atmaktan asla kaçınmamalıyız. Kürt vatandaşlarımız için gerekli olan demokratik ve kültürel adımları, PKK'nın silah sorunundan bağımsız olarak atmalıyız ki kardeşlik iddiamızda samimi olduğumuz tartışmaya açılmasın."

Gerekli yasal düzenlemelerin açık bir hukuk anlayışıyla, hiçbir ayrımcılığa yol açmadan yapılmasının şart olduğunu belirten Metiner, "Bu süreç aşama aşama gerçekleştirilebilir. Yurt dışında benzer sebeplerle bulunan unsurların evlerine dönüşlerinin sağlanması, bu unsurlar için uygun bir kontrol ve denetim süreci sonucunda, siyaset yapma haklarının tanınması, hukuki düzenlemelerle sorunların çözülebileceği tek yolunuz demokratik ikna ve diyalog olmalıdır. Bu durumda kimsenin aklına ne silah gelir ne de şiddet. Silahlar kadar tehlikeli olan ön yargılarımızı da toprağa gömmemiz gerekiyor."

Metiner, geçmişteki çözüm sürecinin Suriye'de sabote edildiğini hatırlatarak, "Bugün ürettiğimiz ikinci süreç yine Suriye'de sabote edilmek isteniyor. Bu duruma engel olmak için acil olarak sağduyulu bir siyasal aklı devreye almalıyız. Zira bu, Türkiye'nin kanlı sorununu çözmek için son şansımız. Türkiye'nin uluslararası bir aktör olmasını istemeyen güçlerin oyununu bozmamız için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Sürecin başarısını isteyen herkes birlikte çalışmalıdır."

Özellikle İsrail'in süreç başarıya ulaşmasın diye çabalarını artırdığını ifade eden Metiner, "Tüm tarafların bu bağlamda birlikte oyun bozucu bir rol üstlenmesi gerekmektedir. Suriye'deki sürecin sabote edilmesine kesinlikle müsaade edilmemelidir. İsrail, Suriye'de iç savaşı körüklemeye çalışıyor. Ahmet Şara yönetimi, herkesin temsilinin açıkça sağlandığı, anayasal haklarının güvence altına alındığı demokratik bir Suriye'nin kurulmasına özen göstermelidir. Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini koruyacak bir duruş sergilemek kadar, SDG'nin de gönüllü bir şekilde sisteme entegrasyonu sağlanmalıdır. Bahçeli'nin Öcalan'a yeni bir çağrı yapması gerektiği yönündeki önerisi de bu açıdan son derece önemlidir."

Bahçeli'nin, Öcalan'ın SDG'ye yeni bir çağrı yapmasına dair önerisi yerindedir ve hemen uygulanmalıdır. Öcalan ile yapılacak görüşmelerin, sorunun çözümüne büyük katkılar sağlayacağını tekrar vurgulamakta fayda var. Öcalan'ın çağrısı, Suriye Demokratik Güçleri'ni de kapsamalıdır. PKK ayrı, SDG ayrı söylemi yanıltıcıdır. Sadece Suriye'deki entegrasyon süreci, Türkiye'deki problemlerden farklı bir çözüm gerektiriyor. Bu süreç içerisinde önerilere kapalı olmak ve dayatmalarla ilerlemek yerine, müzakere sürecini sağlamalıyız. Böylece, Türkiye'nin liderliğinde herkesin memnun olacağı bir çözüm sağlanabilir.

Suriye'de gönüllülük temelli değil, zorbalıkla birlik hedeflenmesi halinde büyük bir felaket yaşanması kaçınılmazdır. Öcalan'ın SDG'yi Türkiye'deki sürecin ruhuna uygun olarak Suriye'deki merkezi sisteme entegre etme çağrısının, Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi, hem gerekli hem de faydalı olduğunu düşünüyoruz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.