(TBMM) - Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, İsrail'in Özgürlük Filosu'na müdahalesine karşı sert bir tepki gösterdi.
TBMM Genel Kurulu'nda dün gece, İsrail'in Özgürlük Filosu'na yaptığı müdahale sonrası, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının alıkonulmasıyla ilgili bir genel görüşme açıldı. Aralarında Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca ve Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün'ün bulunduğu, alıkonulan milletvekilleri hakkında konuşuldu.
Arıkan, konuşmasında, İsrail tarafından alıkonulan Yeni Yol Partisi'nin üç milletvekiline dikkat çekti. İktidarın uygulaması gereken yüklü yaptırımları gündeme getiren Arıkan, İsrail'e bir nota verilmesi gerektiğini, tüm diplomatik ilişkilerin sona erdirilmesi gerektiğini ve devam eden ticaretin durdurulmasının şart olduğunu ifade etti.
Arıkan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu sabah içerisinde milletvekillerimiz ve birçok vatandaşımızın bulunduğu "Özgürlük Filosu" İsrail tarafından saldırıya uğradı. Geçtiğimiz günlerde de "Küresel Sumud Filosu'nun" 47 gemisine İsrail tarafından saldırı olmuş, yine birçok vatandaşımız tutuklanıp, İsrail cezaevlerine götürülmüş ve sonrasında deport edilmişlerdi. Dönenleri hepiniz dinlediniz. İsrail zulmünü bir kez daha orada gördük.
Maalesef Türkiye ve diğer bölge ülkeleri, terör devleti İsrail’in uluslararası sularda ne Özgürlük Filosu’ndaki ne de Sumud Filosu’ndaki 572 aktivistin alıkonmasına engel olamadı. Bu tablo, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihine, şahsiyetine, ve itibarına asla yakışmaz. Kusura bakmayın. Bir devletin itibarı, kaç tane görkemli uçağa sahip olduğuyla değil, bugün uluslararası sularda, uluslararası hukuk yok sayılarak 3 parlamenterinin korsan bir devlet tarafından haydutça kaçırılmasında ortaya koyacağı tavırla, duruşla belli olur. Bu Meclis’in itibarı ne idüğü belirsiz, bir terör devletinin insafına terk edilemez. Gün bugündür. Küresel teröristlerden, reel politik aldatmacasından çekinmeyin, endişe etmeyin.
"Derhal İsrail'e nota verilmelidir"
Artık bütün sözler söylenmiş, bütün laflar tüketilmiştir. Laf değil icraat zamanıdır. Gelinen noktada bütün samimiyetimizle iktidara sesleniyor ve şu 10 maddelik çağrımızı icraata geçirmesini istiyoruz. Derhal İsrail’e nota verilmelidir. Biz bu iktidar döneminde en son nota verdiğimiz ülkelerden birisi Hollanda. Hem de bir değil 2 kez nota verdik. Hollanda’yı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Aile Bakanı’na gereken diplomatik saygı ve nezaketin gösterilmediği için. Bu ülkenin itibarı için atılması gereken bir adımdı. Üç milletvekilimizin ziyaret değil, çocuklar ölmesin diye, katliamlar son bulsun diye verdikleri bir mücadelede korsan bir devlet tarafından uluslararası sularda, uluslararası hukuk hiçe sayılarak, kollarına kelepçe vurulması daha mı hafif bir şey?
İsrail ile olan tüm diplomatik ilişkileri kesin. Tam 708’inci gündeyiz. 708 gündür çocuklar kadınlar katlediliyor. Bu milletvekillerimiz bu katliama son vermek bu acımasız vahşeti dünya gündemine taşımak için o gemidelerdi. Ama siz hala diplomatik ilişkileri kesmediniz. Bunu hemen yapın. Türkiye’deki İsrail diplomatları ‘non grata’ ilan ederek sınır dışı edin. Bu sınır dışı işlemlerinde milletvekillerimize uygulanan prosedürün aynısını uygulayın. Çünkü uluslararası ilişkilerde mütekabiliyet esastır. İsrail'in içinde yer aldığı bütün uluslararası kurum, kuruluş, organizasyon ve etkinliklerden çekildiğinizi açıklayın. Gazze’de hukuksuzca gözaltına alınan ve kaçırılan vatandaşlarımız Türkiye’ye döndüklerinde Gazze limanlarında Türkiye bandıralı gemiler gördüklerini ifade etmişlerdir. Bu utanç verici bir durumdur. Dolaylı ya da doğrudan İsrail’e yönelik her türlü ticareti ithalat ve ihracatı sonlandırın. Nihai rotası İsrail olan hiçbir geminin Türkiye karasuları ve limanlarını kullanmasına izin vermeyin. Ama bunu yapıyormuş gibi değil gerçekten yapın.
"Türkiye'nin Filistin konusundaki hassasiyetini ve kararlılığını göstermek için TBMM gündemine gerekli tezkereyi getirin"
Türkiye’de faaliyette bulunan, İsrail’e maddi manevi destek sağlayan, doğrudan ya da dolaylı bir şekilde İsrail’le bağlantılı olan bütün şirket ve kuruluşların mal varlıklarını dondurun. Gözaltına alınan vatandaşlarımız kendilerinin Türkiye ve İsrail çifte vatandaşı olan, Türkçe konuşan askerler tarafından sorgulanıp işkenceye maruz bırakıldıklarını açıkladılar. İsrailde askerlik yaptığı, bu katliamlarda tespit edilen bütün çifte vatandaşlar derhal belirleyin, vatandaşlıklarına son verin. Sadece kara ve deniz yollarını değil hava sahasını da ister askeri ister sivil İsrail ile ilgili bütün uçuşlara kapatın. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bütün uluslararası kurum ve kuruluşları harekete geçirin. İsraile yönelik küresel yaptırımların devreye alınması için her türlü girişim ve mekanizmayı harekete geçirin. Ve elbette bugün derhal Türkiye’nin itibarını korumak ve Filistin konusundaki hassasiyet ve kararlığını ortaya koymak için gerekli tezkereyi TBMM gündemine getirin. Biz de sizi sonuna kadar destekleyelim.
"İsrail'i cesaretlendiren hiçbir ilişki meşru değildir"
Bu Meclis 1997 yılında, bu salonda, Filistin tezkeresini konuştu ve geçirdi. Bu yine mümkündür. Bu tezkere Filistin’in El-Halil kentinde 29 Filistinli şehit edildiği için geldi. Bakın iki yıldır Gazze’de on binlerce çocuk, kadın katledildi. Bugün değilse ne zaman çıkaracağız? Biz bugün bir turistik geziyi konuşmuyoruz. Tarihin hiçbir döneminde bu kadar pervasızca ‘çocuk katliamı’ olmadı, zulüm bu kadar pervasızca yapılmadı, hukuksuzluk hiç bu kadar meşrulaştırılmadı. Ancak şu da bilinmelidir ki: İsrail, Filistin topraklarında, Gazze karasularında iki yıldır değil, 77 yıldır işgalci. Yüz binlerce Filistinlinin evlerinden yurtlarından sürüldüğü büyük felaket gününün, Nekbe’nin üzerinden tam 77 yıl geçti. 77 yıl boyunca İsrail, işgallere, katliamlara, Filistinlileri yerlerinden yurtlarından sürmeye, aç susuz bırakmaya devam etti. 77 yıl boyunca İsrail kadınları, çocukları öldürmeye, hastaneleri, okulları vurmaya devam etti. 14 Mayıs 1948’de İsrail neyse, 8 Ekim 2025 sabahı da odur.
İsrail Ortadoğu’da bir "canavar" gibi büyüyor. Bu canavar gözünü, çoktan Şam’a, Kahire’ye, Tahran’a, Ankara’ya, dikmiş durumda. Bu, öyle bir canavar ki; sonunda gözünü Londra’ya, Paris’e, Berlin’e, Moskova’ya hatta Washington’a dikecek. Kendinden olmayan herkesi ve her şeyi yok etmeden durmayacak. O yüzden bugün İsrail, sadece Filistin topraklarını işgal etmekle kalmıyor, işgale karşı direnişi kriminalize eden bir propagandayı da büyütüyor. İsrail’in asla ‘sınırları’ yoktur. Sadece işgal ettiği ve etmeyi arzuladığı topraklar vardır. Bu yüzden İsrail’i cesaretlendiren hiçbir ilişki meşru değildir.
"İsrail ile ticaret yapmaya, küresel sermayeye ve neoliberal politikalara boyun eğmeye mecbur değilsiniz.
Bugün biliyoruz ki; Saadet Partilisi, Cumhuriyet Halk Partilisi, AK Partilisi, Demokrat Partilisi, Milliyetçi Hareket Partilisi, HÜDA-PAR'lısı, İYİ Partilisi ve Yeşil Sol Partilisi ile birlikte halk, emperyalist işgal ve soykırım karşısında Filistin ve Gazze'nin yanındadır. Ayrıca, İsrail ne Gazze'ye ne de Filistin'e yönelik dualarımızdan veya kınamalarımızdan etkileniyor. Ne basın açıklamalarımız, ne beyanlarımız, ne de sloganlarımız onları rahatsız etmiyor.
Türkiye'deki iktidardan, iki yıldır sivil toplum kuruluşlarıyla, bizlerle ve dünyada vicdan sahibi insanlar ile birlikte dua etmelerini, Hamas'a destek vermelerini ve İsrail'i kınamalarını bekliyoruz. Ancak buna rağmen, İsrail sadece Gazze'de değil, Beyrut ve Şam gibi kentlerde de katliam yapmaktan geri durmuyor. Hiç kimseye unutmamalıdır ki, bu şekilde İsrail'i kınamak ya da lanetlemek onlara geri adım attırmayacaktır. Buradan bir dostane uyarıda bulunuyorum.
AK Parti, bir sivil toplum kuruluşu değil. Siz iktidardasınız. Sokaklarda eylem yapacak, televizyonlarda gözyaşı dökecek, dizilerde ajitasyon yapacak konumda değilsiniz; somut adımlar atmanız gereken bir makamdansınız. Soykırıma ortak olmayın. Anlaşmaları iptal edin. Vanaları kapatın, petrolü kesin, ticareti durdurun. Limanları kullanmalarına izin vermeyin. Bu adımları attığınızda halk, yediden yetmişe sizin yanınızda olacaktır. Buradan "Filistin, Gazze, Kudüs, Mescid-i Aksa" diyen herkese sesleniyorum: Samimi olun. İsrail ile iş tutmaya, küresel sermayeye ve neoliberal politikalara boyun eğmek zorunda değilsiniz. Dünya, sadece İsrail ve müttefiklerinden ibaret değil. Hatta İsrail'e kayıtsız destek veren ülkelerde de Filistin yanlısı gösteriler düzenleniyor. Çünkü Gazze'ye destek olmak, insan olmanın, vicdan sahibi olmanın ve onurlu duruş sergilemenin bir gereğidir. Biz, İsrail'e tam ambargo, tam tecrit ve tam boykot istiyoruz. Gazze'ye uluslararası bir barış gücü göndermek için Türkiye'nin acil ve kararlı girişimlerde bulunması gerekiyor. Ancak bu barış gücünün, direnişi kırmaya ya da işgali pekiştirmeye yönelik bir planın parçası olmaması şart."
Arıkan, konuşmasının ardından alıkonulan milletvekilleri ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının isimlerini anarak selam yolladı.