(ANKARA) - Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP'nin 38. Kurultayı ile İstanbul İl Kongresi'ne dair iptal talebinin reddine ilişkin gerekçesini açıkladı. Gerekçede, Kurultay'ın mutlak butlanla geçersiz sayılması için yeterli belgenin sunulmadığı ve işlemin geçersiz olduğunu ispat edecek olguların tanık ifadeleriyle kanıtlanamayacağı belirtildi. Ayrıca, seçim sonuçlarının geçersiz sayılmasına yönelik yasal bir düzenlemenin, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nda yer almadığına dikkat çekildi.
Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, "CHP 38. Olağan Kurultayı ile İstanbul İl Kongresi'nde delegelere menfaat temin edilerek delegelerin iradelerinin fesada uğratıldığı" iddialarıyla ilgili tüm iptal taleplerini birleştirerek inceledi.
CHP İstanbul İl Başkanlığı aleyhine açılan davanın "pasif husumet" yokluğu nedeniyle reddedilmesine ve 4-5 Kasım 2023'te gerçekleştirilen 38. Olağan Kurultay davasıyla ilgili başka bir davanın olması nedeniyle usulden reddine karar verildi. Mahkemenin 17 sayfalık gerekçeli kararı da açıklandığı üzere hazırlandı.
Mahkeme, ilgili kanunların hükümleri ve yüksek mahkemelerin içtihatları doğrultusunda davaya bakmakla "görevli" ve "yetkili" olduğuna karar verdi.
Siyasi parti organlarıyla ilgili dava yeri Ankara'dır
Gerekçeli kararda, siyasi parti kongrelerinin iptali ve butlan taleplerinin, HMK'nın 390. maddesine göre yetkili mahkemeden istenilebileceğine vurgu yapıldı. 15. madde gereği, siyasi parti organlarının tüzel kişiliği bulunmadığı ve davalı parti merkezinin Ankara'da olduğu belirtildi. Dolayısıyla, davacının üyelik sıfatıyla Genel Merkez aleyhine açtığı davanın kesin yetkili mahkemenin bulunduğu yer olduğu ifade edildi.
Husumet yokluğu incelemesi
Davaya taraf olabilme durumu, dava konusuyla kişiler arasındaki ilişkiyi ifade etmekte. Gerekçeli kararda, CHP Parti Tüzüğü'nün 36. maddesinde "Partiyi Genel Başkanın temsil edeceği ve Genel Başkanın disiplin kurulları dışında bütün parti örgütünün başkanı olduğu" şeklinde hükümler olduğu kaydedildi.
Yasal düzenlemeler ve emsal Yargıtay kararlarına göre, partinin genel başkanlığına yöneltilecek husumetin gerektiği sonucuna varıldı. Gerekçeli kararda, "Bu nedenle CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın tüzel kişiliği ve temsil yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, davalı olarak gösterilen bu kuruluş aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedildi" denildi.
"İstanbul il kongresinde 600'den fazla üye ve üye olmayan delegenin oy kullandığı" iddiası
Davacı tarafın, "il kongresi seçiminde 600'den fazla üye ve üye olmayan delegenin oy kullandığı"na dair iddiaları incelendi. Gerekçeli kararda, "Seçimde doğal delegelerin oy kullandığı belirlendi. Sarıyer İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı tarafından verilen yazıda oy kullanan delege sayısı ve doğal delege sayısına dair ayrıntılı bilgiler yer almakta, bu nedenle bu iddiada hukuka aykırılık yoktur" denilerek itiraz değerlendirildi ve reddedildi.
Tanık dinletme talepleri de reddedildi: İddiaları tanık dinleterek ispat edemezsin
Gerekçeli kararda, siyasi parti seçimlerinin mutlak butlanla geçersiz sayılması talebinin destekleyecek nitelikte bir belgenin ya da iddianın sunulmadığı vurgulandı. Gerekçede, "Celp edilen belgelerle dava dosyaları arasında bu nitelikte bir durum olmadığı gibi, tanık dinlenmesini gerektirecek istisnai şartlar da mevcut değil" denildi. Ayrıca, menfaat temin edildiği iddia edilen delegelerin suça karıştığı iddialarının, tanık dinletilerek kanıtlanamayacağı ifade edilerek, bu talep reddedildi.
Kurultaylarla ilgili açılan ceza davası
CHP kurultaylarında oylamaya hile karıştırıldığı iddialarına yönelik açılan ceza davasının bekletici mesele yapılması talebi de reddedildi. Gerekçeli kararda, "Siyasi Partiler Kanunu'nun 112. maddesinde "hile karıştıranlar" başlıklı düzenlemelerin seçim süreçleri ile bağlantılı olduğu ve oylama sırasında olası hileli eylemleri kapsadığı açıklanmıştır.
Somut olayda; delegenin dolandırıldığına ilişkin bir fiil mevcut değil
Somut olayda, menfaat sağlandığı iddia edilen delegenin iradesinin hileli bir işleme maruz kaldığı veya dolandırıldığına dair herhangi bir durum olmadığı anlaşıldı. Ceza mahkemesinin yargılama sonunda çıkabilecek bir ceza durumu dahi mutlak butlan hukuki sonucunu doğurmayacağı kanaatiyle bekletici mesele talebi reddedildi.
Gerekçeli kararda, "Delegeye menfaat sağlandığı ve bu fiilin suç oluşturduğu" iddiasının, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu kapsamında sadece kişisel cezai sorumlulukla ilişkilendirildiği vurgulandı. Bunun sadece ilgililerin siyasi ahlakıyla alakalı olduğuna, delegenin iradesinin hileli bir işleme tabi olduğuna dair bir durumun bulunmadığı ifade edildi.
Mutlak butlan nedenleri arasında sayılan "Genel Ahlaka Aykırılık" konusunda yapılan değerlendirmede; genel ahlaka karşı suçların TCK'nın 225. maddesinde düzenlendiği ve somut olayda bu suç tanımlarına uygun bir fiil olmadığı belirtildi. Oy kullanan delegenin tam ehliyetsiz olduğuna dair menfaat sağlama eyleminin muvazaalı olduğu, yasal düzenlemelere aykırılık gibi durumların dolayısıyla mutlak butlan koşullarının ispatlanamadığı sonucuna varıldı.
İstanbul İl Kongresi yönünden
İstanbul İl Kongresinin iptali talebiyle ilgili tespitlerde, "Oy kullanan delegenin iradesinin menfaat temin edilmiş olsa dahi sandığa yansıdığı, menfaat sağlanarak iradesinin hileli davranışla sakatlanmasının somut olayda mümkün olmadığı, gizli oy ve açık sayım düzenlemesine göre delege oyunun tespiti ve ispatına dair hususların sorunlu olduğu vurgulandı. Seçim sonuçlarının geçersiz sayılmasına ilişkin yasal bir düzenlemenin bulunmadığı ve seçim sonuçlarına dair karar verme yetkisinin sadece seçim yargısına ait olduğu belirtilerek, davacı tarafın iddialarının sadece siyasi ahlak açısından tartışılabileceği anlaşılmıştır. Bu nedenle, 08.10.2023 tarihli İstanbul İl Kongresi'nin mutlak butlan nedeniyle iptal talebi reddedilmiştir.