(TBMM) - Ortadoğu Araştırmaları Merkezi'nin (ORSAM) Başkanı Kadir Temiz, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında toplanan komisyon, düşünce ve araştırma merkezlerinin temsilcilerini dinleyerek önemli konuları ele aldı.
Kadir Temiz, Irak ve Suriye'deki gelişmelerle birlikte merkezi hükümetlerin dönüşüm sürecinden örnekler vererek, Orta Doğu'daki devlet dışı aktörlerin ya uyum sağlamak ya da tasfiye olma zorunluluğu ile karşılaştığını ifade etti. PKK'nın silah bırakmasını, Türkiye'deki değişime ayak uydurma çabası olarak değerlendirdi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Orta Doğu'da pek çok ülke, egemenlik kapasitesini yeniden inşa etme sürecinde. Irak, Suriye ve Lübnan'da merkezi devletin güçlenmesi gereklilik haline geliyor. Bazı ülkeler, merkezi otoriteden mahrum kalmadan varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. İşte bu durum, devlet dışı aktörleri, özellikle PKK gibi grupları ya uyum sağlamaya ya da yok olmaya zorlamakta. PKK'nın silah bırakma süreci, Türkiye'deki bu eğilimin bir yansımasıdır. Monarşiler ve cumhuriyetler, kendi yerel modellerini evrensel ilkelerle harmanlayarak yeniden üretmeye çalışıyor. Bu, devlet dışı aktörlerin yeniden uyum sağlaması ya da yeni düzenin dışında kalmalarını zorlaştıran bir etken."
Kadir Temiz, ekonomik ve politik bir dönüşüm sürecinden bahsettiklerini belirterek, "Dünya, geleneksel ekonomik sistemin dışına çıkmaya çalışan ve yeni kalkınma modelleriyle bunu entegre etmeye çalışan devlet ve topluluklarla dolu. Bu da büyük bir kaos ve geçiş dönemine neden oluyor. Sadece siyasi değil, toplumsal temelleri olan jeopolitik bir dönüşüm yaşıyoruz." dedi.
Temiz, Türkiye'nin çözüm süreciyle birlikte hem Irak merkezi hükümetinin hem de Kuzey Irak'taki Kürt siyasetinin kazanımlarını desteklemek istediğini söyledi. PKK'nın kendini feshetme ve silah bırakma sürecinin yalnızca örgüt liderliğinin kısa vadeli çıkarlarıyla açıklanamayacağını vurguladı. Kürtlerin, Suriye ve Türkiye üzerinden değerlendirilince tarihi bir fırsatla karşı karşıya olduğunu dile getirdi. Türkiye'nin Orta Doğu'daki örnekliğine Kürtlerin de katılmasının bu komisyon ve süreçle mümkün olduğunu kaydetti. Bölgedeki Kürtlerle PKK arasında ayrım yapılması gerektiğini ifade etti. Tamamen terörsüz bir Türkiye hedefine yönelik beklentilerin zayıfladığına dikkat çekti, ancak PKK'nın sembolik silah bırakmasına rağmen Türkiye'den somut adımların atılmamasının eleştirildiğini belirtti.
"Sadece Türkiye'yi değil, bölge ülkelerden gelen insanları da kuşatacak bir imparatorluk anayasası inşa edilmesi gerek"
GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş da bu süreç ve sonrasına dair değerlendirmelerde bulundu:
"40 yıllık zaman dilimine baktığımız zaman toplum ayrışma yönünü değil, daha çok bütünleşme yönünde adımlar attı. Batıya daha çok göç oldu, şehirlerde yaşayan Kürtlerin sayısı arttı. Ekonomik düzeyde ayrışma yerine birliktelik daha da güçlendi. Baktığımız zaman ne devletin yanlış uygulamaları ne PKK'nın çabaları, Türklerin ve Kürtlerin yürüyüşüne dair büyük bir değişim oluşturmadı. Kültürel bir ayrılıkçılık ortaya çıkmadı. Bu komisyon öncelikli olarak hukuki sorunları ele almalı. Eğer pratikte bazı hukuki sorunlar çözülürse bunun yansımalarının çok olumlu olacağını düşünüyorum. Uzun vadede memleketin bir anayasaya ihtiyacı varsa Türklük-Kürtlük, Alevi-Sünni tartışmalarının ötesinde bu millet cumhuriyet ve ulus devlet sistemini kabul etmiş bir millettir. Fakat sadece Türkiye'yi değil, bölge ülkelerden gelen insanları da kuşatacak şekilde bir imparatorluk anayasası inşa edilmesi gerektiğini düşünüyorum."