KKTC seçimlerinde Türkiye etkisi ve ekonomik sorunlar ön plana çıkıyor

KKTC seçimlerinde Türkiye etkisi ve ekonomik sorunlar ön plana çıkıyor

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir aydan az bir süre kaldı. Adaylar Türkiye ile ilişkileri, müzakereleri ve ekonomik sıkıntılar üzerine farklı görüşler sunuyor.

Haber: Narin Diri

(LEFKOŞA) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) 19 Ekim'de gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dört haftadan az kaldı. İki öne çıkan aday var: Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman ve mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar. Bu adaylar, Kıbrıs Türk toplumunun geleceği, Türkiye'nin adadaki rolü, Rum tarafıyla yapılacak müzakerelerin olasılığı ve ekonomik çıkmazlardan kurtulma konularında farklı beklentileri temsil ediyor.

Seçim heyecanı ve ekonomik kaygılar

Lefkoşa'nın dar sokakları, yaklaşan seçimlere dair tartışmalarla dolup taşıyor. Kahvehanelerde açılan televizyonlardan yükselen sesler, pazarlarda hayat pahalılığından şikayet edenleri bir araya getiriyor. KKTC halkı, 19 Ekim seçimleri öncesinde merakla soruların yanıtlarını arıyor: Hangi aday ekonomide fark yaratacak? Adayların Türkiye ile ilişkileri nasıl şekillenecek? Rum tarafıyla müzakereler nasıl gelişecek? Ancak birçok kişi, kendi görüşlerini açık bir şekilde ifade etmekten çekiniyor. Sokakta yaptığımız bazı görüşmelerde insanlar, isimlerinin açıklanmasını istemediklerini belirtiyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için sekiz aday Yüksek Seçim Kurulu'na başvuruda bulundu. Ancak seçimlerde Ulusal Birlik Partisi (UBP), Demokrat Parti (DP) ve Yeniden Doğuş Partisi'nin (YDP) ortak adayı olan mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman ön planda.

Türkiye'nin seçimlerdeki etkisi öne çıkıyor

Sokak röportajlarında Türkiye'nin KKTC seçimlerindeki etkisi konuşuluyor. Bunun yanı sıra bağımsızlık ve kendi iradesini gösterebilme arzusu da sıkça vurgulanıyor. Ancak bu bağımsızlık isteği, KKTC'nin güvenlik garantileri açısından Türkiye'ye duyduğu ihtiyacı gölgelemiyor.

Bir orta yaşlı seçmen, "Erhürman bana pek inandırıcı gelmiyor. Türkiye'den mesafe koyması mümkün değil. Türkiye yoksa Güney Kıbrıs büyük bir tehdit haline gelir," dedi. 42 yaşındaki bir başka seçmen, kararsızlığını şu sözlerle ifade etti: "Türkiye'nin dediği olur, kimin seçileceği fark etmez. Ancak Türkiye yine de Güney Kıbrıs'tan iyidir. Tatar'dan memnun olmamakla birlikte, onun yerine geçecek bir aday göremiyorum."

Erdoğan'ın açıklamaları gündemi etkiliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar dönüşünde yaptığı açıklamada KKTC'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bağımsız bir yargı gözetiminde gerçekleşeceğini belirterek gündemde önemli bir yer edindi.

Bir seçmen, "Erdoğan tarafsızlık mesajı vermiş olsa da son anda "Tatar'a oy verin" diyebilir," diyerek bu duruma dikkat çekti. Siyasete güvenmediğini ifade eden bir UBP delegesi ise şunları söyledi: "Türkiye'nin arkasına sığınarak liderlik olmaz. Dış işlerin belirleyicisi Türkiye olabilir ama iç işlerin bize ait olması lazım. Ekonomimiz yok, sadece Türkiye'den dileniyoruz."

60'lı yaşlarında bir seçmen Erdoğan'ın açıklamalarını referans göstererek, Erhürman'ın seçilmesinin mümkün olabileceğini belirtti ve şu yorumu yaptı: "Değişim şart. Kıbrıs halkının taleplerini dile getirecek bir lidere ihtiyacımız var. Çoğunluk Erhürman'a yönelir çünkü Tatar bu işi başaramadı. Her seferinde "Vatan, bayrak, Sakarya" diyor, ama fikir ve davadan yoksun."

Ekonomi ortak endişe

26 yaşındaki bir ikinci nesil göçmen, ekonomik sıkıntılar ve gelecek kaygısına dikkat çekiyor. Oy verirken en önemli motivasyonunun ekonomi olduğunu belirtiyor. "Alım gücümüz eskiye göre azaldı. Ama kim gelirse gelsin sistem aynı, yolsuzluk ve ayrımcılık var," diyerek umutsuzluğunu ifade etse de, muhalefetin kazanması durumunda "değişim" için mutlu olacağını ekliyor.

Sokaktaki sesler, ekonomi yüzünden değişim isteğini dile getiriyor. Ancak Cumhurbaşkanı Tatar'a yakın kaynaklar, ekonomik durumun Cumhurbaşkanı'na değil, hükümete ait olduğunu savunuyor. Yolsuzluk ve kayırmacılık, genç ve göçmen kökenli seçmenlerin gündeminde sıkça yer alıyor.

Halkın gündemi: Yolsuzluk ve geçim derdi

Uzun yıllardır siyaseti takip eden bir kanaat önderi, mevcut durumu şöyle değerlendiriyor: "Bugün Kıbrıs'ta sağ ve sol da tatminkâr değil. Halk, yeni bir yüz ve anlayış arıyor. Erhürman'ın yarattığı umut, bu arayıştan doğuyor."

1974'te göçmen olarak gelen bir ailenin çocuğu olan UBP üyesi kanaat önderi, göçmenlerin politik pozisyonuna dikkat çekiyor. "Biz Türkiye göçmeni olarak burada sol kesim tarafından "empoze edilmiş kitle" olarak görülüyoruz. "Türkiye'de de solcuyuz" desek de sağcı damgası yedik. Böylece sağa itilmiş olduk," diyerek durumu özetliyor.

Solun göçmenleri kucaklamaması uzun süredir bir tepkiye yol açtı. Bu durumu değiştirmeye çalışanlardan biri de Tufan Erhürman. Kanaat önderi, bu seçimlerin dengeleri değiştirdiğini, halkın gündeminin artık federasyon ya da iki devlet tartışmaları değil, yolsuzluk ve geçim derdi olduğunu, gençlerin ise daha çok sola yakın göründüklerini belirtiyor. "İhale alımları ve memur atamalarındaki yolsuzluklar çok yaygınlaştı," diyor.

Gazetecilerin görüşleri

KKTC'deki seçim atmosferine dair gazetecilere söz verdiğinizde, çoğu Türkiye'nin rolünü öne çıkarıyor. Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Efdal Keser ve eski Başkan Emin Akkor gibi isimler, Ankara'nın seçimle karışmadığına dair bir mesaj aldıklarını belirtirken, "2018'de doğrudan sahaya girildi, "Akıncı olmayacak" denmişti. Ancak bugünkü kararlılık aynı değil. Erdoğan'ın son açıklamaları sürpriz bir tonda geldi, ancak bu çekilme anlamına gelmiyor," şeklinde değerlendiriyorlar.

Ekonomik iletişimin halkın ana motivasyonunu belirlediğini vurgulayan gazeteciler, "Seçmen, ne Tatar'ın vizyonuyla ne de Erhürman'ın federasyon söylemleriyle oy vermiyor. Onların derdi hayat pahalılığı, enflasyon ve altyapı gibi somut konular," şeklinde ifade ediyorlar ve Cumhurbaşkanlığı makamının sembolik bir önemi olsa da kimin seçileceğinin bu atmosferi etkileyeceğini belirtiyorlar.

Rum tarafı, Kıbrıs sorununa odaklanıyor

Rum tarafıyla yapılacak müzakerelerde başmüzakereci olarak görev alacak Cumhurbaşkanı'nın seçimi, yalnızca KKTC basınının değil, Rum medyasının da dikkatini çekiyor. Ersin Tatar'ın "egemen eşitlik" ve "eşit uluslararası statü" konularındaki sert tutumu, müzakereleri olumsuz yönde etkiliyor.

Cyprus Mail yazarı Tom Cleaver, Tufan Erhürman'ın seçilmesiyle yeniden müzakerelerin başlayacağının beklendiğini dile getirerek, "Çözüm isteyen Rumlar Erhürman'ı destekliyor ancak çözüm istemeyenler için Tatar uygun," diyor.

Politis editörü Dionysis Dionysiou, Avrupa Birliği'nin Kıbrıs sorununda önemli bir aracı olabileceğine işaret ederken, derin güvensizliklerin çözüm için aşılması gereken bir engel olduğunun altını çiziyor: "Türkler 1963'te yaşadıklarını hatırlıyor, Rumlar 1974'ü. Güvenlikten bahsederken herkes farklı şey anlıyor. Çözüm için güveni inşa etmek gerekiyor," diyor.

Rum basınındaki eğilimlere dikkat çeken Dionysiou, bazı gazetelerin Erhürman'a sıcak bakarken, bazıların ise Tatar'ın seçilmesinin mevcut durumu koruyacağı görüşünde olduğunu ortaya koyuyor.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.