Haber-Kamera: Hakan KAYA
(İSTANBUL)- CHP Kadın Kolları İstanbul İl Başkanlığı, 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü dolayısıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda özel bir etkinlik düzenledi. CHP İstanbul Kadın Kolları Başkanı Hatice Selli Dursun, "Kız çocuklarının geleceğini çalmaya çalışan bu tükenmiş iktidarın karşısında durmak, sadece siyasi bir sorumluluk değil, insani bir borçtur. Yoksulluk nedeniyle çocuk işçiliğine mahkum edilen, erken yaşta evliliğe zorlanan, eğitim hakkından yoksun bırakılan her bir kız çocuğu bu ülkenin utancıdır. O utancı büyüten her politika, her yasa ve her sessizlik bir suç ortaklığıdır" ifadelerini kullandı.
Etkinliğe ilçe kadın kollarının yanı sıra Bakırköy Belediye Başkanı Ayşegül Ovalıoğlu da katıldı. Kız çocuklarının 10 yıl sonrası için yazdıkları mektupların sergilendiği etkinlikte, etkinliğe katılan kız çocukları gelecekleri hakkında hayallerini ve taleplerini dile getirdi. Sera isimli bir katılımcı, cinayete kurban giden çocukların fotoğraflarıyla çocuk ve kadın cinayetlerine karşı tepkisini gösterdi.
"Asıl şampiyonluk bu ülkede bir kız çocuğu olarak hayatta kalabilmekte"
Fenerbahçe Üniversitesi'nde eğitim gören ve lisanslı bir boksör olan Asya, "İstanbul Şampiyonası'na hazırlanıyorum. Ancak asıl şampiyonluk, bu ülkede bir kız çocuğu olarak hayatta kalabilmekte ve ben bunu her gün yeniden başarıyorum. Bu mektubu yazarken yanımda ne bir kamera ne de bir sahne ışığı var. Ama içimde bir sahne ışığı yanıyor. Orada kocaman bir cümle var; ben Cumhuriyet kızıyım ve bu ülkenin geleceğinde benim izim olacak" dedi.
"Çocukların geleceğini karartmaya çalışan bir iktidar var"
Çocukların konuşmasının ardından açıklama yapan CHP İstanbul Kadın Kolları Başkanı Hatice Selli Dursun, geleceği karartmaya çalışan bir iktidar olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:
"Bir tükenmiş iktidar var; çocukların düşlerini susturmaya, kız çocuklarını eve hapsetmeye, kadınları hayatın dışına itmeye çalışan. Yenidoğan bebekleri, çocukları koruyamayan tükenmiş bir iktidar var. Aramızda olsaydı bir mektup ya da resimle şehrimizin bir sokağında buluşacağımız Şirin Elmas’ı koruyamayanlar var. Tıpkı Narin’i, tıpkı Leyla’yı, tıpkı Oya’yı koruyamadıkları gibi.
"İstanbul Sözleşmesi'ni yok sayan bir anlayış var karşımızda"
Eğitimi gericileştiren, kız çocuklarının okullaşma oranını düşüren, laikliği hedef alan, kadınların kazanılmış haklarını gasp eden bir anlayış var karşımızda. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin, Lanzarote Sözleşmesi’nin gereklerini uygulamayan, İstanbul Sözleşmesi’ni yok sayan bir anlayış var karşımızda. Bu anlayış, sadece bugünün değil, yarını da karartıyor. Çocukların düşlerini değil, korkularını büyütüyor. Çünkü biliyorlar ki; özgür düş kuran bir kız çocuğu yarının özgür kadınıdır. Ve özgür kadın, bu ülkenin en büyük devrimidir.
Bugün 11 Ekim’de, biz bir kez daha söylüyoruz: Kız çocuklarının geleceğini çalmaya çalışan bu tükenmiş iktidarın karşısında durmak, sadece bir siyasi sorumluluk değil, insani bir borçtur. Yoksulluğun pençesinde çocuk işçiliğine mahkum edilen, erken yaşta evliliğe zorlanan, eğitim hakkından kopartılan her bir kız çocuğu, bu ülkenin utancıdır. O utancı büyüten her politika, her yasa, her sessizlik bir suç ortaklığıdır."