Kamera: Hakan KAYA
(İSTANBUL) Geçen yıl Semih Çelik tarafından katledilen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil anısına Edirnekapı Surları'nda bir araya gelen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri, "İstanbul Sözleşmesi olsaydı bu cinayet işlenebilir miydi?" şeklinde sorgulamalarda bulundu. Kadınlar, "Yaşamak istiyoruz" diyerek seslerini yükseltti.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Edirnekapı Surları'nda toplanarak, Semih Çelik'in gerçekleştirdiği vahşice katliamın anısını yaşatmaya çalıştı. İstanbul Temsilcisi Ece Akpulat tarafından yapılan basın açıklamasında, cinayetlere dair endişelere dikkat çekildi ve önemli değerlere vurgu yapıldı. Açıklamanın devamında şu görüşler dile getirildi:
"Faili koruma, 6284’ü uygula!"
"Neredeyse artık günde ikişer üçer kadın öldürülüyor. Artık bu katliam o kadar yaygın hale geldiki bu şekilde infial yaratan olaylar olarak alenen sokakta, burada tarihi surlarda bu katliamlara şahit oluyoruz. Ayşe Tokyaz eski polis ve onun arkadaşları tarafından öldürüldü. O polisler şimdi yargılanıyor. Biz diyoruz ki faili koruma, 6284’ü uygula!
Biz kadınlar bu şiddeti asla kabul etmiyoruz ve normalleşmesine de asla izin vermeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasaydı, senelerdir ikbale takıntılı olduğu bilinen Semih Çelik bu cinayeti bu kadar kolayca İstanbul’un göbeğinde işleyebilir miydi? İstanbul Sözleşmesi bir yana bu ülkenin sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yapılan kadını şiddetten koruyan yasamız, 6284 gerektiği gibi etkin uygulansa koruma tedbirlerine rağmen bu iki genç kadını, bu kadar kolay, yarım saat arayla yaşamdan koparmak mümkün olabilir miydi?
" Bakanlık, şarkı sözlerine, kıyafetlere müdahale etmekte ve iktidar seçme ile seçilme hakkımıza dahi karışmaya çalışıyor. "
Bütün bu sonuçların ve sorunların çözümünü oturup konuşacağımız yerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı şarkıcıların yazdığı şarkı sözleriyle, kıyafetleriyle, siyasal iktidar ise, kayyımlarla, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarına yönelik iddianamesi olmayan haksız tutuklamalarla, yargı yoluyla seçme ve seçilme hakkımıza, halk iradesine müdahale etmekle meşgul maalesef. Biz ise bir kadın daha hem cezasızlık politikalarından dolayı, hem de koruma yasasının etkin uygulanmaması yüzünden öldürülmesin diye sürekli eylemdeyiz, meydandayız, sokaktayız. Ve bizleri kapatmak istediğiniz, bizlerin mezarı olan evlerimize girmeye hiç de niyetimiz yok. Erkek şiddeti ile hayattan koparılan başka bir kız kardeşimiz Emine Bulut’un son nefesinde söylediği gibi ölmek istemiyoruz, yaşamak istiyoruz"