Kadıköy'de toprak savunucularından büyük eylem

Kadıköy'de toprak savunucularından büyük eylem

Kadıköy İskele'de bir araya gelen 'Toprağımızı Vermiyoruz İstanbul Kampanya Grubu', madencilik yasasına karşı ses yükseltti.

Kamera: Mehmet ÇALPAR

(İSTANBUL) Küresel Eylem Günü kapsamında Kadıköy İskele'de toplanan "Toprağımızı Vermiyoruz İstanbul Kampanya Grubu', zeytinlikler üzerindeki madencilik faaliyetlerini eleştiren bir protesto gerçekleştirdi. Eylemde, "İklim krizi çağında ekolojik ve toplumsal yıkıma neden olacak 7554 Sayılı Kanun derhal iptal edilmelidir. Somut, adil ve bilimi temel alan iklim politikaları hayata geçirilmelidir" çağrısı yapıldı, "Küresel eylem gününde yeryüzünün dört bir yanındaki yaşam savunucularıyla birlikte sesleniyoruz: Ormanlar, zeytinlikler, meralar, nehirler, yeryüzü kırmızı çizgimizdir! Geleceğimiz için, yaşam için, adalet için bir arada çizgiyi çekiyoruz!" ifadeleri dile getirildi.

'Toprağımızı Vermiyoruz İstanbul Kampanya Grubu', Kadıköy İskele'de yaptığı açıklama ile dikkat çekti. Açıklama, grup sözcüsü Göksen Ezeltürk tarafından okundu. "Bugün, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca yaşam savunucusuyla birlikte, yeryüzünün ve ortak geleceğimizin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlere karşı sesimizi yükseltmek için bir aradayız" sözleriyle başlayan metinde şu görüşlere yer verildi:

"Başta kömür olmak üzere fosil yakıt bağımlılığına son verilmeli"

"'Çizgiyi Çek" Küresel Eylem Günü kapsamında, Endonezya’dan Kenya’ya, Kanada’dan Türkiye’ye 260’ı aşkın yerde yaşamı ve yeryüzünü savunmak için alanlardayız. Bu küresel haykırışı Türkiye'den yükseltirken, sadece gezegenimizi vuran iklim krizine değil, aynı zamanda doğayı, ormanları, zeytinlikleri ve meraları sermayenin insafına terk eden 7554 Sayılı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'a karşı da

net bir çizgi çekiyoruz. "Çizgiyi Çek" küresel eylem gününde, iklim krizinin etkilerinin gün geçtikçe derinleştiği; ekolojik yıkımın her geçen gün daha belirgin olduğu bir dönemde karar alıcılardan somut, adil ve acil eylem talep ediyoruz. Başta kömür olmak üzere fosil yakıt bağımlılığına son verilmesini, kirletici şirketlerin değil, halkın ve doğanın refahının önceliklendirilmesini istiyoruz. Geleceğimizi karartan bu gidişata karşı yaşam ile yıkım, barış ile savaş, adalet ile sömürü arasına kalın bir çizgi çekiyoruz.

Küresel ölçekte verdiğimiz mücadelenin yanında ülkemizde doğal varlıklarımızı ve yaşam alanlarımızı koruyan son kalelerin de saldırı altında olduğuna tanıklık ediyoruz. Kamuoyunda "süper izin yasası" olarak da bilinen ve geçtiğimiz Temmuz ayında kamuoyunun tüm itirazlarına rağmen TBMM’de onaylanan "7554 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun', maden ve enerji şirketlerinin önündeki tüm engelleri kaldırmayı hedefleyen bir talan manifestosudur"

Açıklamada, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını sağlayan 7554 Sayılı Kanun'a yönelik itirazlar şöyle sıralandı:

"Zeytinliklerimiz madenlere kurban ediliyor"

"Bu yasa ile:

Zeytinliklerimiz Madenlere Kurban Ediliyor: Milas ve Yatağan’da binlerce yıllık zeytinliklerin kömür için yok edilmesinin önü açılıyor, kadim

üretim kültürümüz ve gıda güvenliğimiz tehlikeye atılıyor. Bu hafta başında İkizköy’de kömürcü şirketin marifetiyle başlayan zeytin ağaçlarının sökülmesi, tehlikenin ne kadar yakınımızda olduğunu hepimize bir kez daha gösterdi.

Ormanlarımız, Meralarımız, Su Havzalarımız Ranta Açılıyor: Korunması gereken orman ve mera alanlarının, su kaynaklarının, enerji ve maden

projeleri için feda edilmesinin önü açılıyor.

ÇED Süreçleri Etkisizleştiriliyor: Çevresel Etki Değerlendirmesi süreçleri baypas edilerek, halkın kendi yaşam alanları hakkındaki söz hakkı

elinden alınıyor; demokrasinin olmazsa olmazı katılımcılık ilkesi yok sayılıyor; ekolojik yıkım projeleri denetimsiz bırakılıyor.

'Süper İzin" Mekanizmasıyla Her Şey Mübah Kılınıyor: Birkaç bürokrattan oluşan bir kurulun vereceği "süper izin" ile koruma altındaki alanlar dahi kolayca yatırıma açılabiliyor, hukuki ve bilimsel denetim mekanizmaları devre dışı bırakılıyor.

" Acele kamulaştırma uygulamaları ile köylülerin doğup büyüdükleri toprakları terk etmek zorunda kalmasının önünün açıldığı vurgulandı. "

Köylü Toprağından Koparılmak İsteniyor: Maden ve enerji projelerine açılan meralardan, ormanlardan, zeytinliklerden yaşamını idame ettiren

köylüler topraklarından koparılma tehdidiyle karşı karşıya kalmış durumdalar. Acele kamulaştırma marifetiyle köylülerin doğdukları, doydukları topraklardan göç etmek zorunda kalmasının önü açılıyor. Bu yasa, iklim krizini daha da derinleştirmekte; doğayı bir meta, yaşam

alanlarımızı ise birer kaynak olarak görmektedir"

Açıklamada bu gelişmelere karşı talepler ise şöyle ifade edildi:

"Talebimiz Net: Yaşamdan Yana Taraf Olun!"

"Bizler, bu toprağın, suyun, havanın, börtü böceğin, Akbelen Ormanı’nın baştankarasının, kısacası tüm canlıların savunucuları olarak, bu tehdide karşı çizgimizi çekiyoruz. İklim krizi çağında doğal alanlarımızı ne pahasına olursa olsun korumamız gerekirken doğal alanları talana açan işgal yasasına HAYIR diyoruz. Karar alıcıları, şirketlerin kârını değil, halkın ve doğanın geleceğini önceliklendirmeye davet ediyoruz ve bir kez daha talebimizin altını çiziyoruz: İklim krizi çağında ekolojik ve toplumsal yıkıma neden olacak 7554 Sayılı Kanun derhal iptal edilmelidir. Somut, adil ve bilimi temel alan iklim politikaları hayata geçirilmelidir. Küresel eylem gününde yeryüzünün dört bir yanındaki yaşam savunucularıyla birlikte sesleniyoruz: Ormanlar, zeytinlikler, meralar, nehirler, yeryüzü kırmızı çizgimizdir! Geleceğimiz için, yaşam için, adalet için bir arada çizgiyi çekiyoruz!"

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.