Irkçılık girdabındaki Hollanda seçime gidiyor
Seçim kampanyalarında ırkçılık ve yabancı düşmanlığı söylemlerinin yoğun kullanıldığı Hollanda'da iktidarın oluşumunu küçük partilerin oy oranları şekillendirecek. Ufukta koalisyonun göründüğü Hollanda'da İşçi Partisi'nden (PVDA) ihraç edilen Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk'un kurduğu DENK Partisi'nin özellikle Türk ve diğer Müslüman seçmenlerden alacağı oylarla bu konuda kilit rol oynaması bekleniyor.
Hollanda'da 15 Mart'ta yapılacak seçime sayılı günler kala partilerin yarıştaki son durumu dikkati çekiyor. Başbakan Rutte'nin liderliğindeki Liberal Partisi (VVD), seçimde en güçlü aday olarak gösteriliyor ancak hiçbir partiye tek başına iktidar şansı verilmiyor.
Kamuoyu araştırma şirketi Maurice de Hond kurumunun yaptığı haftalık ankete göre, birinci sırada gelen VVD'nin 24 vekil çıkarması bekleniyor.
Uzun süredir birinci sırada yer almasına rağmen son haftalarda ikinciliğe düşen aşırı sağcı Geert Wilders'in liderliğindeki Özgürlük Partisi (PVV) ile Hristiyan Demokratlar Birliği'nin (CDA) 22'şer vekil çıkaracağı tahmin ediliyor.
Ankete göre, Yeşil Sol (GL) ise 20 milletvekiline sahip olacak.
Somut politikalar yerine ırkçılık ve yabancı düşmanlığı
Hollanda'da seçim yaklaştıkça aşırı sağ eksenine kayan siyasiler, ırkçı söylem ve eylemlerini de artırdı. Seçim öncesi propaganda gündemini aşırı sağcı politikalar belirlerken, ana akım partiler de Wilders'e kayan oyları toplamak için göçmen karşıtı söylemlerde bulunuyor.
Bunun en son örneği, Hollanda hükümetinin, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Türk toplumuyla ve diplomatik temsilcilerle bir araya gelmek amacıyla geçen hafta sonu yapacağı ziyaretleri engellemesi olmuştu.
Son günlerde düşüşe geçen PVV, Hollanda’nın "İslam'dan arındırılması"na dayanan programında, ülkedeki camileri kapatmayı, Kur'an-ı Kerim'i yasaklamayı ve sığınmacılara verilen oturma izinlerini iptal etmeyi vadediyor. Her ne kadar düşüşe geçse de PVV'nin, son ana kadar Hristiyan Demokratlar Birliği ve Başbakan Rutte'nin partisi VVD ile başa baş gideceği öngörülüyor.
Son seçime göre büyük oranda oy kaybeden VVD de seçmenlerin PVV'ye kayması üzerine ırkçı söylemlerini artırmaya başlamış ve Türkiye ile krizin tetikleyicisi olmuştu.
PVV partisiyle kesinlikle koalisyon yapmayacaklarını belirten Rutte'nin, Hollanda vatandaşı Türk gencine "defol git" demesi, gazeteye "kurallara uymuyorsan ülkeyi terk et" ilanı vermesi, son olarak Hollanda'da yapılacak halk oylamasıyla ilgili etkinliği yasaklamak istemesi lideri olduğu VVD'nin oylarını artırdı.
Başbakan Yardımcısı Lodewijk Asscher de lideri olduğu PVDA'nın halkın güvenini kaybetmesi ve azınlık grupların oylarını artık kolayca alamayacağının ortaya çıkması üzerine partisinin oylarını yükseltmek için göçmenler ve Türkiye karşıtı söylemlere yöneldi.
İslam'a karşı tavır alarak geçen sene ülkedeki camilere finansal yardımın engellenmesi için önerge veren CDA da sağ kesim seçmenleri arkasına aldı.
DENK koalisyon denkleminde önemli rol üstlenecek
Bir partinin hükümet kurabilmesi için parlamentodaki 150 milletvekilinden en az 76'sının desteğini alması gerekiyor. Bu noktada somut politikalar yerine ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına yönelik söylemlere dayanan partilerin, birbirine yakın oylar alması bekleniyor. Bu da Hollanda'da koalisyonu zorunlu kılıyor.
Hollanda ve Türkiye arasındaki krizin ardından, Müslümanların kurduğu Denk Partisi'nin, çıkaracağı milletvekilleriyle koalisyon dengelerini etkilemesi bekleniyor. DENK'in koalisyon denkleminde önemli rol üstlenmesi öngörülüyor.
Flemenkçe "düşün" anlamına gelen DENK, milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk tarafından kuruldu. Son seçimde PVDA'dan parlamentoya giren Kuzu ve Öztürk, partinin entegrasyon politikasına güvenoyu vermedikleri için ihraç edilmişti.
Son yıllarda Hollanda'da Müslüman ve Türk karşıtlığının giderek artması üzerine sesi duyulmayan insanların sesini duyurmak için siyasi arenaya giren DENK, Müslüman ve Türklerin yanı sıra Hollandalılardan da destek beklediğini açıkladı.
Diğer taraftan çarşamba günü yapılacak seçimde farklı partilerden 27 Türk kökenli aday, milletvekili olmak için yarışacak.
Hollanda'nın yaptığı diplomatik skandal
Hollanda hükümeti, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Türk toplumuyla ve diplomatik temsilcilerle bir araya gelmek amacıyla geçen hafta sonu yapacağı ziyaretleri engellemişti.
Rotterdam'da Türk Başkonsolosluğuna geçmesine müsade edilmeyen Kaya'nın önce korumaları gözaltına alınmıştı. Kaya'yı aracından çıkarmaya çalışan polis, vinçli çekici getirip aracı zorla çekme girişiminde bulunmuştu. Aracın kilidini açmak zorunda kalan Bakan Kaya, başka bir araçla polis eskortuyla Almanya'ya götürülmüştü.
Hollanda güvenlik güçleri, Kaya'ya destek vermek için gelen binlerce Türk vatandaşını dağıtmak için polis köpekleri ve atlı polisleri kullanarak sert şekilde müdahale etmişti.
Dışişleri Bakanlığı da halen izinli olarak Türkiye dışında bulunan Hollanda'nın Ankara Büyükelçisinin bir müddet görevine dönmemesini istemişti. Hollanda'nın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğunun giriş ve çıkışları da güvenlik gerekçesiyle kapatılmıştı.