(TBMM) - Irak ve Suriye'ye asker gönderme yetkisini 3 yıl daha uzatan Cumhurbaşkanlığı tezkere, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Tezkerede AK Parti, MHP, Yeni Yol ve İYİ Parti "evet" oyu verirken, CHP ve DEM Parti "hayır" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda gerçekleştirilen görüşmelerde, Yeni Yol Grubu Ankara Milletvekili İdris Şahin, şu ifadeleri kullandı:
"Komşularımız Irak ve Suriye'de yaşanan istikrarsızlıklar, sadece bu ülkelerin değil, doğrudan bizim ulusal güvenliğimizin de bir parçasıdır. Terör örgütleri PKK, PYD, YPG ve DEAŞ gibi yapılar hâlâ varlıklarını sürdürmekte, sınırlarımızın hemen ötesinde güvenli alanlar kurma girişimlerine devam etmektedirler. Bu tehditlere karşı Türkiye'nin caydırıcı bir duruş sergilemesi, uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli adımları atması elbette kaçınılmazdır. İstikrar yalnızca silahla değil, diyalog ve iş birliğiyle sağlanabilir. Türkiye, barışı koruma misyonlarında olduğu kadar masadaki diplomasisiyle de bölgesel çözüm süreçlerinin merkezinde olmalıdır ancak bu vizyonun sürdürülebilmesi, karar süreçlerinin demokratik zeminlerde yürütülmesiyle mümkündür. Meclisin onayı ve denetimi sadece bir prosedür değil, Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik itibarının teminatıdır. Tezkere süreçlerinde şeffaflık ve hesap verilebilirlik güvenliğimizin meşruiyetini güçlendirir.
Şahin: Yangından mal kaçırır gibi üç yıllık bir tezkereyi doğru bulmuyoruz
Şahin, tezkerenin süresinin 3 yıl olmasına tepki göstererek konuşmasını şöyle sürdürdü:
""Türkiye Büyük Millet Meclisi geleneğinde böyle bir uygulama yoktu. TBMM'yi çalıştırmak bu kadar zor mu? Neden iki yıllık, üç yıllık tezkereler çıkartıyorsunuz? Oysa tezkere, her yıl Parlamento'da yenilenebilecek bir güçle ilişkilidir. Sayısal çoğunluğunuz varken, bu tezkereleri yılda bir görüşerek çıkartabilirsiniz. Kendinize güvenmiyor musunuz? Bir sonraki yılda sunacağınız tezkerenin buradan geçmeyeceğinden mi endişe ediyorsunuz? Üç yıllık tezkere, tahammül edilebilir bir durum değil. Suriye ve Irak'ta Türkiye Cumhuriyeti'nin gücünü elbette göstermemiz gerekiyor; çünkü Suriye ve Irak'ta Türkiye'ye yönelik tehditler söz konusu. Ancak bu denli uzun bir tezkerenin Parlamentoda görüşülmesini doğru bulmuyoruz."
Ergun: Bizim "evet'imiz, devletin meşruiyetini koruma iradesidir
İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun ise şu ifadelere yer verdi:
"" İYİ Parti'nin tutumu ise, Türk dış politikasının, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği rasyonel çizgiye bağlı kalması gerektiği yönündeydi. Dış politikanın, macera arayışlarından uzak kalması gerektiğini vurguladı. Tezkere ile talep edilen yetkilerin, ulusun tarihî vizyonunun bir parçası olması gerektiğinin altını çizdi. "Bizim "evet" amacımız terörle mücadeleye destek vermek, ancak keyfî yaklaşımlara ve basiretsiz uygulamalara rıza göstermek değildir. Bizim "evet" dememiz, devletin meşruiyetini, Meclisin iradesini ve hukukun üstünlüğünü koruma iradesidir."
Eğer bir önceki tezkere döneminde belirlenen terör tehdidini ortadan kaldırma veya kontrol altına alma hedefi başarıyla sonuçlansaydı, şimdi yeni bir yetki talebi olmazdı. Bu, iktidarın bölgedeki politikalarında kalıcı ve çözüme yönelik stratejik yaklaşımlar geliştiremediğini gösteriyor. Geçmiş yıllarda bir veya iki yıllık sürelerle talep edilen yetkinin bu kez üç yıllık bir süreyi kapsaması, yalnızca bir yönetim değişikliği olarak değerlendirilemez. "Üç yıl" demek, Meclisin söz hakkının üç yıl boyunca askıya alınması demektir; bu da yürütmenin Meclis'e olan güven eksikliğini ortaya koyuyor. Bu üç yıllık uzatmanın nedenleri ve uzun vadeli planlama konusunda iktidarın halkımıza açıklama yapması gerekiyor. Milletimiz, bu sürenin terörle mücadelede ne gibi yenilikler getireceğini bilmelidir. Bu süre, sadece yetkiyi ertelemek değil, somut hedeflere ulaşmak amacıyla kullanılmalıdır. Dolayısıyla İYİ Parti olarak biz bu süreye "evet" derken, şerh de koyuyoruz."
Oluç: Ortaya çıkan tablo istikrarsız bir dış politika tablosudur
DEM Parti Antalya Milletvekili Saruhan Oluç şunları söyledi:
" Ortadoğu'daki huzurun demokratik ve barışçıl bir siyasetle sağlanabileceğine inanıyoruz. Bu coğrafyada ateşi ateşle söndürmek mümkün değil. Bu anlayışın dışındaki bir tezkereye hayır oyu vereceğiz. Askeri değil, siyasi ve diplomatik çözüm yollarına yönelmek gerekiyor. Yıllardır "diplomasiye ve diyaloğa ihtiyaç var" dedik. "Suriye'deki tüm halklarla iyi ilişkiler kurmak şart" dedik. Bugün de aynı şeyleri düşünüyoruz.
Biz sadece tezkereyi değil, iktidarın dış politikasını da sorguluyoruz. Son 14 yıla baktığımızda, istikrarsız bir dış politika tablosu ortaya çıkmaktadır. Bunun temel nedeni, yıllarca diplomasi yerine askeri güç gösterilerinin tercih edilmesidir. Ne yazık ki, bu tezkereyle birlikte aynı anlayışın devam ettiğine tanıklık ediyoruz. İktidar, dış politikada yanlışlar yapma alışkanlığını sürdürüyor. Suriye halkları, gelecekteki demokratik ortam için birlikte ve müzakere ile karar vermelidir. Müzakere tek geçerli yoldur."
Tan: Böyle bir desteği hak etmediğini gösterdi
CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, şu ifadelere yer verdi:
2021 yılına kadar Türkiye'nin terörle mücadele anlamında kazanımının ne olduğunu hükümete defalarca sorduk ama hiçbir yanıt alamadık. Askerimiz yıllarca ateş hattında kaldı ve acı kayıplar verdik. Siz unutturmaya çalışsanız da biz IŞİD mensubu teröristlerin iki askerimizi canlı canlı yaktığını ve bu olayın görüntülerini bütün dünyaya servis ettiğini unutmuyoruz. 2020 yılları başında Rusya'nın 36 askerimizi şehit ettiğini sizin S-400 alım kararınız eleştirilmesi diye Rusya'nın adını dahi vermediğinizi, sorumluluğu Esad yönetimine attığınızı buna mukabil ne Rusya ne Esad'a karşı en ufak bir eylemde bulunabildiğinizi de unutmadık. Tüm bu yaşananlardan sonra bizler de sizlere verdiğimiz şartlı desteği geri çektik. Türkiye'de terörle mücadelenin hakkıyla yapıldığına, anayasamıza ve uluslararası hukuka ama hepsinden önce akla uygun biçimde yürütüldüğüne ikna olduğumuz zaman biz CHP olarak size en büyük desteği veririz fakat AKP hükümeti bu mücadeleyi nalıncı keseri gibi sürekli kendi siyasal kazanımına yontarak yönetmek suretiyle böyle bir desteği hak etmediğini gösterdi."
"Bugün komisyon İmralı'ya gidecekse TSK neden Irak ve Suriye'ye gidecek?"
TBMM'de kurulan Milli Birlik, Dayanışma ve Demokrasi Komisyonu'na vurgu yapan Tan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bugün komisyon İmralı'ya gidecekse TSK neden Irak ve Suriye'ye gidecek? Yok TSK Irak ve Suriye'de askeri harekata ucu açık konuşlandırmaya devam edecekse komisyonun adaya gitmesi hangi amacı gütmektedir? Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ortada süreç yokmuş gibi davranıyor. YPG'yi Türkiye'nin her an yeni bir askeri harekat yapabileceği yönünde tehdit etmekten geri durmuyor. PKK gerçekten de silahlarını teslim ederek kendisini lağvetme yolundaysa SDG yeni Suriye'nin ordusuna katılma konusunda Şam ile uzlaştıysa biz bu Irak ve Suriye tezkeresi marifetiyle kimlere operasyon yapacağız? Bu iki ülkede kiminle, hangi grupla, hangi örgütle mücadele etmek için destek istiyorsunuz?"