(İSTANBUL)- İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, avukat Mehmet Pehlivan'ın tutuklu bulunduğu 100. günde, Yönetim Kurulu üyeleri ve İBB avukatlarıyla basın toplantısı düzenledi. Kaboğlu, "Türkiye'de geçmişte seçim süreçlerinin engellendiğine sıkça rastladık. 31 Mart 2024'ten itibaren ise sandıktan çıkan irade, 2019'dan bu yana kayyum atamalarının da etkisiyle, daha fazla gölgeleniyor. Bu durum, sadece bireysel değil, kitlesel bir özgürlük kısıtlaması haline geldi" diye konuştu.
Mehmet Pehlivan'ın tutukluluğunun 100. günü vesilesiyle düzenlenen toplantıya İstanbul Barosu Genel Sekreteri Hürrem Sönmez ve İBB avukatları da katıldı. Ayrıca, kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer'in avukatı ve kızı Seraf Özer ile birçok avukat da toplantıda yer aldı.
İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu, şunları belirtti:
"İstanbul Barosu'na yönelik anayasaya aykırı operasyonlar başladı"
"Bugün, İstanbul Barosu üyesi avukat Mehmet Pehlivan'ın keyfi tutuklanmasının 100. günü. Bu fırsatla hem İstanbul Barosu olarak savunma mesleğine ilişkin etkinliklerimizi hem de Mehmet Pehlivan'ın özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı neler yaptığımızı sizlere aktarmak istiyoruz. Her zaman herkes için hukuk dedik, bağımsız baro ve özgür avukat ilkelerini savunduk. Dayanışma içinde, haksız tutuklamalara karşı durduk. Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer'in tutuklanmasından itibaren bu durumu sürekli vurguladık. 19 Mart'ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasında da bu anlayışla hareket ettik. Ancak bu süreçte İstanbul Barosu'na yönelik anayasaya aykırı operasyonlar gerçekleştiriliyor."
"Adalet Bakanlığı'na ayrıntılı bir rapor gönderildi"
Bu baskılar devam ederken sadece seçilmiş belediye başkanlarına değil, hatta baro yönetimine yönelik olarak da yargı süreçleri engelleniyor. Haksız yere görevden uzaklaştırılan belediye başkanları ve çalışanların avukatlarında gözaltı ve tutuklama gibi uygulamalar devreye girdi. Bu süreç, Mehmet Pehlivan ile sınırlı kalmadı; birçok meslektaşı da hedef aldı. Baro yönetimi ve gönüllü avukatlar, sürekli sahada kalarak tanıklıklarımızı raporlaştırdık ve 22 Nisan'da bu sonuçları kamuoyuyla paylaştık. Adli yılın açılışında adalet temalı etkinliklerimizi sürdürdük ve Adalet Bakanlığı'na ayrıntılı bir rapor gönderdik. Bu raporda, Mehmet Pehlivan'a özel bir paragraf ayırdık. Ancak Adalet Bakanlığı'ndan henüz bir yanıt almadık."
"İnsan haklarının korunmasında kararlıyız"
Son olarak ben, meslektaşlarımıza yönelik hukuksuz uygulamalar hakkında avukat Tora Pekin detayları paylaşacak. Seçimler, yargı gözetiminde yapılmalı ve halkın iradesini yansıtmalı. İstanbul Barosu'nda avukatların iradesi bu anlayışla biçimleniyor. Yıllar içinde seçim süreçlerinin engellendiğine tanık olduk. 31 Mart 2024 tarihinde sandıktan çıkan irade, kayyum atamalarıyla daha fazla gölgelenmektedir. İstanbul Barosu olarak, bu durumlara karşı hukuk, anayasa ve uluslararası sözleşmelere sadık kalarak görevimizi sürdüreceğiz.
Tora Pekin, toplantıda Mehmet Pehlivan'ın mektubunu okudu. Pehlivan, mektubunda şu ifadeleri kullandı:
"Ben hukuku, adaleti ve mesleğimin onurunu savunmaya devam edeceğim. İnancım, umudum ve mesleki bağlılığım dimdik ayakta"
"Bugün tutukluluğumun 100. gününe giriyorum. Yalnızca bir avukat olarak görevimi yerine getirdiğim, müvekkillerimi ve hukukun üstünlüğünü savunduğum için özgürlüğümden mahrum bırakıldım. Bu durum, sadece benim değil, savunduğum insanların da hak arayışını ve savunma hakkını zedeleyen ağır bir ihlaldir. Bir avukatın özgürlüğünden mahrum edilmesi, onun müvekkillerinin de adil yargılanma ve hukuki temsil haklarının doğrudan zarar görmesi anlamına gelir. Mesleki faaliyetlerin suç gibi gösterilmesi, savunma hakkına ve demokratik toplumun temellerine yönelik ciddi bir tehdit oluşturur. Buradan, meslektaşlarıma ve kamuoyuna şunu söylemek isterim: Ben hukuku, adaleti ve mesleğimin onurunu savunmaya devam edeceğim. İnancım, umudum ve mesleki bağlılığım dimdik ayakta.
Biliyorum ki bu hukuksuzluklar, ortak bir irade ve dayanışma sayesinde son bulacak. Dayanışma gösteren her ses, bu adaletsizliğin duvarlarını birer birer yıkacak güçtedir. Savunma hakkına ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkan tüm meslektaşlarıma ve yurttaşlara teşekkür ediyorum. Buradan tüm meslektaşlarıma selam ve dayanışma duygularımı iletiyorum sesimi ve mücadelemi dışarıya taşıyan her birinize minnettarım. Bu 100 gün, savunma hakkının susturulamayacağının ve hukuku savunmanın asla suç olamayacağının bir göstergesi olarak tarihe geçecektir"