Haber: Oktay YILDIRIM - Kamera: Sefa Altuğ EKEN
(İSTANBUL)- Esenyurt'ta uğradığı bir saldırı sonucunda hayatını kaybeden gazeteci Hakan Tosun'un arkadaşları ve dostları, onun yaşamını yitirdiği sokağa sessiz bir yürüyüş gerçekleştirdi. Karanfilleri, Tosun'un öldürüldüğü yere bırakan grup, "Sokaklar çeteleşmiş, mafyalaşmış ve kontrolsüz bir düzene teslim olmuş durumda. Hak savunucularının, gazetecilerin ve yurttaşların yaşamı, karanlık güçlerin insafına bırakıldı. Hakan Tosun'un katledilmesinin ardından yürütülen soruşturmada, kamuoyunun kafasındaki sorular giderilemedi. Aksine, bazı kişilerin korunduğuna dair bir izlenim doğuyor. Cinayetin üzerindeki sis perdesi kalkmadıkça, gerçeklere ulaşmadıkça adalet duygusu tamamen inşa edilemez" açıklamasını yaptı.
Esenyurt'taki yürüyüşe DEM Parti Milletvekili İbrahim Akın ve Metin Göktepe'nin ablası Meryem Göktepe de katıldı. Güzelyurt Metrobüs Durağı'ndan başlayan yürüyüş, Hakan Tosun'un yaşamını yitirdiği sokağa ulaştı ve burada karanfiller bırakıldı.
Yürüyüş sırasında, güvenlik önlemleri üst seviyede tutuldu. Ağa boyunca bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı Gökhan Ezeltürk okudu ve şöyle seslendi:
"Hakan Tosun'un ölümü sadece bir bireysel kayıp değil"
"Hakan, hakikatin peşindeydi. Onu hep hatırlayacak ve hatırlatacağız. Türkiye'de suç, kara para trafiği, çete ve sermaye artık birbirinden ayrı kavramlar değil, iç içe geçmiş ve birbirini destekleyen bir yapı oluşturuyor. Devletin denetim gücünü kaybettiği, adaletin siyasallaştığı ve yasaların şirket çıkarlarını halkın önüne koyduğu bir süreç içindeyiz. İktidar eliyle meşrulaştırılan bu düzen, ağaçları, dereleri, şehirleri ve insan hayatını sermayenin hizmetine sunarken, gerçeği savunanları da hedef alıyor. Hakan Tosun, bu düzene ve yerleşmeye çalışılan sessizliğe karşı duranlardandı. Kamerasını ve kalemini doğayı, emeği ve insan onurunu savunmanın bir aracı olarak gördü. Validebağ'dan Kaz Dağları'na, Akbel'den İkizdere'ye, Kalamış Marina'dan Samandağ'a kadar birçok direnişi belgeledi. Doğayı savunanların sesi, kent hakkı mücadelesinin hafızası oldu. O, yaşamı boyunca sürdürülebilir bir dünya fikrinin hem tanığı hem de tanımlayıcısıydı. Bugün onu anarken biliyoruz ki Hakan Tosun'un ölümü sadece bireysel bir kayıp değil. Adaletin, güvenliğin ve toplumsal vicdanın çalındığını gösteren bir durum."
"Tüm adaletsizliklerin görmezden gelinmesine izin vermeyeceğiz"
Sokaklar çeteleşmiş, mafyalaşmış ve kontrolsüz bir düzene teslim olmuş durumda. Hak savunucuları, gazeteciler ve yurttaşlar, karanlık güçlerin etkisi altında bırakılmış. Hakan Tosun'un öldürülmesi sonrasında yürütülen soruşturmada, kamuoyunun kafasındaki sorular giderilemedi. Bu durum, bazı insanların korunduğu izlenimini güçlendiriyor. Sorunun titizlikle ele alındığına dair ciddi kaygılar taşıyoruz. Cinayetin üzerindeki sis perdesi kaldırılmadıkça ve gerçeğe ulaşılmadıkça adalet duygusu yeniden inşa edilemez. Türkiye'de sermaye, mafya, çıkar çevreleri ve iktidar arasında örülmüş bir ağ, kentleri, ormanları ve ortak yaşam alanlarını tehdit ediyor. Ancak bu ağın karşısında yaşamı ve gerçeği savunan bir dayanışma mevcut. Hakan Tosun, bu dayanışmanın cesaretini sembolize edenlerden biriydi. Gerçeğin peşinden gitti, halkın hafızasına ışık tuttu. Hakikati savunmak zorlu bir süreç ama her seferinde yeniden birleşmemiz mümkün. Bu inancı koruyacağız. Her cinayeti hatırlatacağız. Tüm adaletsizliklerin görmezden gelinmesine izin vermeyecek ve takipçisi olacağız. Hakan Tosun yaşamdan alındı, fakat onun direnci, sözü ve mirası bizde yaşamaya devam ediyor. Adalet sağlanana ve hakikat ortaya çıkana kadar karanlıkta soracak ve dayanışma ile cesaretle hep birlikte sorgulamaya devam edeceğiz. Hakan Tosun'a ne oldu?"