Ekonomi ve Diplomasi Sarsılıyor: Kritik Tarihler Geldi Çatıyor

Ekonomi ve Diplomasi Sarsılıyor: Kritik Tarihler Geldi Çatıyor

Eylül enflasyonu keskin bir artış gösterdi, merkez bankasının faiz politikası ve uluslararası ilişkilerde yeni gelişmeler dikkat çekiyor.

Haber Analiz: Zülfikar Doğan

(ANKARA) - TÜİK'in eylülde açıkladığı yüzde 3,23'lük enflasyon, ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası'nın hesaplarını alt üst etti. Yıllık enflasyon yeniden yükselişe geçerek yüzde 33,29'a ulaştı. Bu durum, faizle ilgili tartışmaları iki ana gruba böldü.

Bazı uzmanlar, artan eylül enflasyonuyla birlikte dezenflasyon programının işlemediğini ve Merkez Bankası'nın 23 Ekim'deki Para Politikaları Kurulu (PPK) toplantısında faiz indirme imkanı kalmadığını savunuyor. Diğer gruptaki sektör temsilcileri ise faiz indirimine devam edilmesi gerektiğini düşünüyor ve yıl sonuna kadar en az 150-250 baz puan düşüş bekliyor.

MB Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki sunumunda eylül enflasyonunun "dezenflasyon sürecinin yavaşladığını" gösterdiğini belirtti. Karahan, enflasyonun ara hedeflerle uyumlu kalması ve fiyat istikrarının sağlanması için hızla adımlar atılacağını vurguladı. Bununla birlikte, sıkı para politikasının devam edeceğinin altını çizdi. Bu ifadeler, eylüldeki enflasyon artışı nedeniyle faiz indirimine ara verileceği anlamına gelebilir. Ancak Merkez Bankası'nın, hem siyasi baskılara hem de reel sektörün indirim taleplerine ne kadar direnebileceği belirsiz kaldı.

Türk Lirası değer kaybetmeye devam ediyor. Bugün itibarıyla 1.000 liralık bir yatırımın yıllık getirisi sadece 47 lira. 23 Ekim'de faizler düşerse, Türk Lirası'ndan kaçış hız kazanacak.

Enflasyonun yeniden artışa geçtiği bir dönemde, PPK'nın 23 Ekim toplantısı; "dezenflasyon programının kesintiye uğraması veya tam anlamıyla devam etmesi" açısından mühim bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor. PPK'nın bu toplantısı, piyasalara verilecek mesajın belirlenmesinde kritik bir rol oynayacak.

Faiz indiriminin göz ardı edilerek politika faizinin yüzde 40,5'te sabit tutulması, programda kararlılık sergilenmesi bağlamında olumlu bir işaret yaratacak. Ancak, enflasyondaki artışa rağmen, PPK'nın faizi indirmesi, yeni bir dönemin başlamasına ve siyasi kararlarla dezenflasyon programının yönetilmesine dair bir mesaj verecek.

Faiz indirimi yönünde alınacak bir karar, aslında Türk Lirası'nın değer kaybını hızlandıracak ve TL'nin cazibesini tamamen kaybedeceği anlamına gelecek. TÜİK'in eylülde açıkladığı finansal yatırım araçlarının getirileri, külçe altın dışında tüm yatırım araçlarının, enflasyon karşısında yatırımcıya kaybettirdiğini ortaya koydu. Uygulanan sıkı politikalar rağmen yükselen TL mevduat, eylülde yüzde 0,06 kayba uğradı. Elde edilen kazanç, enflasyonun altında kaldı.

Yatırımcıların eylül itibarıyla TL mevduatındaki 6 aylık reel kazançları yüzde 2,61, geçen yılın eylülüyle kıyaslandığında yıllık kazanç sadece yüzde 5,67 oldu. Diğer bir deyişle, son bir yıl içinde TL mevduatında parasını tutanlar, 1.000 TL karşılığında yalnızca 56 TL kazanç elde etti. Yüzde 15 stopaj düşüldüğünde, bu rakam yılı 47 liraya gerileyebiliyor. Yükselen enflasyon devam ederse, 23 Ekim'de yeni bir faiz indirimi gerçekleşirse, TL tasarruflarının değeri tamamen yok olabilir. Düşen faizler ve kur baskılarından dolayı, TL varlıklarının döviz ve altına kayması bekleniyor; bu da TL mevduatlarda irtifa kaybına yol açacak.

MB Başkanı Fatih Karahan, artan altın talebinin enflasyonla mücadelenin önünde bir engel teşkil ettiğini, yastık altı altın tasarruflarının 500 milyar dolara ulaştığını ifade etti. Ancak, uygulanan para ve faiz politikalarının bu durumu etkilemediğini göz ardı ediyor. Ayrıca, politik belirsizliklerin ve kaçan makro hedeflerin yanında, açık olan siyasi gerilimler ve sürekli hukuksuzluklar gibi birçok etken yatırımcıların güvenini sarsıyor. Dolayısıyla, değer kaybeden TL'nin, 23 Ekim'deki olası faiz indirimi ile daha da fazla kaybedileceği kaçınılmaz görünüyor.

Merkez Bankası'nın 7 Kasım'daki raporu beklentileri artırıyor

Ekonomi yönetimi ve MB açısından dikkatle izlenen bir diğer tarih ise 2025'in son enflasyon raporunun yayınlanacağı 7 Kasım. Önceki üç rapordaki tüm ara ve yıl sonu hedeflerinde değişikliğe gidilmesi bekleniyor. MB Başkanı Karahan'ın 14 Ağustos'ta açıkladığı 2025-III Enflasyon Raporunda "ara hedef" yüzde 24, yıl sonu enflasyonu için ise "yüzde 25-29 aralığı" öngörülmüştü. Ancak mevcut eylülde bu hedeflerin aşıldığı anlaşıldı. Bu nedenle, 25 gün sonra açıklanacak son raporda hedeflerin yukarı yönlü revize edilmesi gündemde.

ABD'nin talepleri, Erdoğan'a "Kuvayı Milliye" dediği Hamas'ı lağvetme görevi verdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretiyle ilgili tartışmalar sürerken, tavizlere dair spekülasyonlar da devam ediyor. ABD Başkanı Donald Trump, 21 maddelik Gazze Ateşkes Planı'nı hem İsrail hem de Hamas'ın onayladığını duyurdu. Erdoğan'a teşekkür eden Trump, Hamas'ı plana ikna etme çabalarını övdü. Plan, Hamas'ın silah bırakması ve Gazze yönetiminde söz sahibi olamaması gerektiğini öngörüyor. Hamas'ı ikna görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üstlenmesi, tarihin bir cilvesi gibi görünüyor.

Daha önce Özgür Suriye Ordusu'nu (ÖSO) Kuvayı Milliye ile kıyaslayan Erdoğan, geçen yıl AK Parti Grubu'nda "Türkiye'de Kuvayı Milliye neyse, Hamas da odur" demişti. Kuvayı Milliye, ulusal bağımsızlık mücadelesinin simgesi olarak öne çıkarken, Hamas'ın başlatmış olduğu süreç, tam tersine, İsrail'in Gazze'yi işgal etmesine neden oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz yıl eşleştirdiği Hamas konusundaki görüş değişikliği, dış politikayı içropolitik hesaplarla yönetmenin sonuçlarından yalnızca biri. Nadir Toprak Elementleri (NTE) üzerinde ABD ile yürütülen müzakereler ve bu süreçteki bilgilerin sızması, Beyaz Saray önünde verilen tavizlerin sınır tanımadığının başka bir kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.