HABER: Gençağa KARAFAZLI
(RİZE) - Eğitim Sen Rize Şubesi, Tirebolu'daki bir öğretmenin boşandığı eşi tarafından silahlı saldırıya uğramasını protesto etti. Şube Kadın Sekreteri Betül Beşirli, olayla ilgili düşüncelerini paylaşarak durumu eleştirdi.
Rize'nin Pazar ilçesinde öğretmenlik yapan Şeneser Toprak, Giresun'un Tirebolu ilçesindeki bir arkadaşının düğününe katıldı. Düğün sonrası aracına binerken, eski eşi tarafından silahlı saldırıya uğradı. Toprak, vücuduna isabet eden 4 kurşunla ağır yaralandı.
Eğitim Sen Rize Şubesi üyeleri, bu kanlı olayı protesto etti. Saldırıyla ilgili basın açıklamasını okuyan Betül Beşirli, şu ifadeleri kullandı:
"Şiddet iktidarın kadın düşmanı politikalarıyla meşrulaştırılıyor"
"Eğitim Sen Şubesi üyemiz 2 yıl önce boşandığı erkek tarafından Giresun'un Tirebolu ilçesinde silahlı saldırıya uğramış ve yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştır. Üyemizin tedavisi hala devam etmektedir. Kadın üyemize yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı münferit bir olay değil. İktidara yıllardır sürdürdüğü kadın düşmanı politikaların uygulanmayan yasaların ve cezasızlık sisteminin doğal sonucudur. Evde, işte, sokakta, yaşamın her alanında kadınlar her gün erkekler tarafından şiddete, tacize, mobbinge uğruyor, öldürülüyor. Çünkü şiddet iktidarın kadın düşmanı politikalarıyla meşrulaştırılıyor. Erkek şiddeti politik koruma altına alınıyor. Kadınların yaşam hakkına yönelik saldırılar eğitimden medyaya, siyasetten yargıya kadar her alanda cinsiyetçi düzenin sistematik sonucu olarak karşımıza çıkıyor.
"Yargı, cezasızlık politikaları ile failleri ödüllendiriyor"
Şiddet mağduru kadınların koruma kararları kağıt üzerinde kalıyor. Yargı, cezasızlık politikaları ile failleri ödüllendiriyor. İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi, 6284 sayılı yasanın uygulanmaması, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının eğitim müfredatından çıkarılması ve kadın örgütlerinin sistematik biçimde hedef gösterilmesi hepsi aynı amaca hizmet ediyor. Kadının yaşamı, emeği, kimliği erkek egemen sistemin sınırları içinde tanımlanıyor. Bu nedenle bu saldırı yalnızca bir bireye yönelik münferit bir olay değil. Kamusal alanda var olma iradesi gösteren her kadına, her kadın emekçiye yönelmiş politik bir mesajdır. Adaletin erkek egemen zihniyetle şekillendiği bir ülkede kadınlar adaleti değil adaletsizliği yaşıyor. Kadınların yaşamına kasteden failler serbest bırakılırken hak mücadelesi veren kadınlar, sendikacılar, öğrenciler, gazeteciler yargılanıyor.
"Yasal, toplumsal ve kurumsal mekanizmalar hayata geçirilmeli"
Böyle bir düzende şiddet yalnızca sürmekle kalmıyor, aynı zamanda derinleşiyor. Dolayısıyla kadına yönelik şiddeti önlemek için etkili yasal, toplumsal ve kurumsal mekanizmalar derhal hayata geçirilmeli. İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girmelidir. Eğitimsel olarak üyemize yönelik saldırının takipçisiyiz. Kadına yönelik şiddete ve şiddete zemin hazırlayan ve yol verenlere isyan ediyor ve sesimizi yükseltiyoruz. Kadının bedeni ve emeği üzerinde kurmaya çalıştığınız tahakküme boyun eğmiyoruz. Kadınların yaşam hakkını, emeğini, kimliğini savunmak aynı zamanda eşit, demokratik ve özgür bir toplumu savunmaktır. Kadınların yaşamını hedef alan bu sisteme karşı bizler eşitlik, özgürlük ve yaşam hakkı içinde dayanışmamızı büyütecek, mücadelemizi kararlıkla sürdüreceğiz. Hayatımızdan, haklarımızdan vazgeçmiyoruz."
Açıklamanın ardından sendika üyelerinden bir grup, saldırıya uğrayan ve evinde tedavisi süren öğretmeni ziyaret etti. Dayanışma gösterip geçmiş olsun dileklerini ilettiler. Yaralanan öğretmen, bir kurşunun şans eseri çantasındaki termosa isabet etmesiyle hayatta kaldığını belirtti.