Üniversiteler rant üreten kurumlara dönüştürülüyor
Eğitim-İş İzmir 4 No'lu Şube, İzmir Demokrasi Üniversitesi önünde "Üniversiteyi Özgür Bırak" pankartı açarak eylem gerçekleştirdi. "Özgür özel demokratik üniversite", "Akademi Türkiye’de kalmak istiyor", "Torpil değil hak edilmiş gelecek", "Kayyum rektör istemiyoruz” ve “Mobbing insanlık suçudur” sloganları atan üyeler, yükseköğretim sistemindeki sorunlara dikkat çekti.
Şube Başkanı Elbey Kale, üniversitelerin tarihinin en ağır kuşatması altında olduğunu ve bilim yerine rant üreten kurumlara dönüştürüldüğünü belirtti. Kale, akademik liyakat yerine yandaşlığın, özgür düşünce yerine itaatin dayatıldığını, üniversitelerin apartman dairelerine sıkıştırıldığını ve akademik kadroların siyasi yakınlığa göre belirlendiğini vurguladı. Gençlerin nitelikli eğitim hakkından, akademisyenlerin ise özgür bilim üretme ortamından mahrum bırakıldığını ifade etti.
2024/2025 verilerine göre 208 üniversitede 185 bin akademik personel ve 6,8 milyon öğrenci bulunduğunu belirten Kale, bu sistemin artık eğitim ve bilim üretme işlevini yitirdiğini söyledi. Bilimsel yayın yapmamış isimlerin rektör olarak atanırken, ilerici akademisyenlerin soruşturma, baskı ve sürgünlerle susturulmaya çalışıldığını dile getirdi. Kale ayrıca, vakfı dahi olmayan vakıf üniversitelerinin ve kampüsü olmayan apartman üniversitelerinin ticarethane mantığıyla işletildiğini ve diploma pazarlayan kurumlar haline geldiğini belirtti. Reklam bütçelerinin AR-GE harcamalarını geçtiği bu kurumların akademik ciddiyeti zedelediğini ifade etti. Eğitimin ticarileştirilmesi ve paralı hale getirilmesiyle milyonlarca gencin eğitimden koptuğunu ve emek sömürüsüne maruz bırakıldığını söyleyen Kale, 2015-2023 yılları arasında 2 milyondan fazla gencin ekonomik nedenlerle üniversite eğitimini yarıda bıraktığını, mezun olanların ise işsizlik ve düşük ücretle karşı karşıya kaldığını kaydetti. Rektör atamalarının Cumhurbaşkanı'nın iki dudağı arasında olduğunu belirten Kale, Anayasa Mahkemesi'nin rektör atamalarında KHK uygulamasını iptal etmesine rağmen bu kararın tanınmadığını ve 56 üniversiteye AYM atamalarının Anayasaya uygun hale getirilmesi için verilen 1 yıllık süre içinde mahkeme kararına uygun yasal düzenleme yapılmadan rektör atandığını vurguladı. Kale, bunun anayasa ihlali ve üniversite özerkliğine saldırı olduğunu belirtti. Üniversitelerde yandaşlara yönelik kişiye özel kadroların açılmasının normalleştiğini, üniversitelere yeterli akademisyen kadrosu verilmediğini ve araştırma görevlisi sayısının 2022'de 52 binken 2025'te 39 bine düştüğünü ifade etti. Üniversitelerin liyakat yerine iktidara bağlılık esasına göre atanan yöneticiler eliyle siyasallaştırıldığını ve özgür düşünce ile bilimsel üretimin engellenmeye çalışıldığını belirten Kale, söyleşi, anma, eğlence gibi etkinliklerin bile yasaklandığını ve iktidarın desteklediği gerici yapıların üniversitelerde hakim hale getirildiğini söyledi. 6 yaşında bir çocuğun evlendirilmesini savunan Nurettin Yıldız'ın üniversitelerde konuşturulmasının eğitim sisteminin çöküşünü gösterdiğini ifade eden Kale, öğrencilerin anayasal demokratik haklarının yok sayıldığını, haklarını arayan öğrencilerin baskı, şiddet, disiplin ve soruşturmalarla cezalandırıldığını, üniversiteden ve KYK yurtlarından uzaklaştırıldığını, haksız yere tutuklandığını ve eğitim haklarının ellerinden alındığını belirtti. Kale, AKP iktidarının kendisine boyun eğmeyen öğrencileri düşman olarak gördüğünü ve haklarını aradıkları için tutuklanmalarının hiçbir meşru gerekçesinin olmadığını söyledi. İzmir Demokrasi Üniversitesi’nde sendikal hakların ihlal edildiğini ve sendika üyesi akademik ve idari personelin baskı yöntemleriyle susturulmaya çalışıldığını belirten Kale, sendikal faaliyetlere katılımın engellendiğini, toplantı ve bildirim haklarının sınırlandırıldığını ve görev yerlerinin değiştirildiğini ifade ederek, bu uygulamaların kamu görevlilerinin örgütlenme özgürlüğüne müdahale olduğunu vurguladı.