Haber/Analiz: Zülfikar Doğan
(ANKARA) - Merkez Bankası'nın (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, eylüldeki enflasyonun gıda ve hizmet sektöründeki artış nedeniyle beklentilerin üstünde gerçekleşebileceği endişesi gündeme geldi. Bu durum, ekim ayında faiz indirimine yönelik karışık beklentiler oluşturdu.
11 Eylül'deki PPK toplantısında politika faizini 2,5 puan indiren MB, eylüldeki yüksek enflasyon verileriyle birlikte yılsonu enflasyon tahminini yüzde 28,5'e çekmenin kaygısını yaşıyor. Böyle bir sürecin ardından yapılan ani değişiklikler, hedeflerin tutma olasılığını sorgulatıyor.
MB'nin PPK toplantı özeti, enflasyonla ilgili ciddi endişeleri dile getiriyor. "Gıda fiyatları ile ataleti yüksek hizmet kalemleri enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları canlı tutmaktadır. Öncü verilere göre eylül ayında tüketici enflasyonu üzerinde hizmet ile gıda fiyat gelişmeleri öne çıkmaktadır. Göstergeler bu dönemde ana eğilimin bir miktar yükselebileceğini ima etmektedir" deniliyor.
Ağustosta aylık yüzde 2,04 olarak gerçekleşen tüketici enflasyonunun, eylülde de yüzde 2'nin üzerine çıkma ihtimali olduğuna dikkat çekiliyor. "Öncü göstergeler', gıda ve hizmet fiyatlarındaki artışların eylüldeki enflasyonu yukarı çekebileceğini ortaya koyuyor.
Geçtiğimiz yılın eylülde yüzde 2,97 olarak kaydedilen TÜFE'nin bu yıl yüzde 2,5 civarında gerçekleşeceği öngörülüyor. Eğer bu senaryo gerçeğe dönüşürse, yılsonu için belirlenen yüzde 28,5'lik hedefin tutma ihtimali azalacak. Ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in enflasyonun yıllık yüzde 30'un altına düşeceği yönündeki iddiaları da geçersiz kalabilir.
MB'nin "eylül enflasyonunun ana eğilimin üzerinde çıkacağı" açıklaması, farklı bir tablo ortaya koyuyor. Yıllık enflasyonun yüzde 33,2 seviyesinin, eylülde yüksek bir artışla düşme olasılığını ortadan kaldırmasıyla birlikte, 2026 için belirlenen yüzde 16'lık enflasyon hedefine ulaşma çabası da sorgulanabilir hale geliyor. Bu durum, 1 Eylül'de açıklanan Orta Vadeli Program'ın (OVP) öngörülerinin geçerliliğini kaybetmesi anlamına gelecektir.
Haneler ve reel sektör inancı kaybediyor, dövize yöneliş hızlanıyor
MB'nin eylül anket sonuçlarına göre, hanelerin enflasyon beklentisi yüzde 54, reel sektörün beklentisi ise yüzde 38 seviyesinde. Bu rakamlar, hane halklarında 26, reel sektörde ise 10 puanlık bir farkı ortaya koyuyor. Bu durum, MB ve ekonomi yönetiminin hedeflerinin halkta, sanayide inandırıcı bulunmadığını göstermektedir.
11 Eylül PPK toplantısında eylüldeki enflasyon artışının "ana eğilimin üzerinde çıkacağı" endişesi, aynı zamanda ekonomi yönetiminin "program çalışıyor, yılsonu hedefi tutacak" söylemine olan inancı da sorguluyor.
MB toplantı özetindeki endişeler, gıda ve hizmet enflasyonundaki "katılığın sürdüğü" ifadesiyle birleşiyor. Ağustos ayındaki enflasyon beklentileri aşmasına rağmen eylülde faiz indirimine gitme kararı, piyasalardaki siyasi baskıların etkisini gözler önüne seriyor.
MB, 3 Ekim'de açıklanacak eylül enflasyonunun yüksek olacağı ve hedeflerde sapmalar yaşanacağı kaygıları taşırken, 23 Ekim PPK toplantısında yeni bir faiz indirimine gidip gidilmeyeceği tartışılıyor. Eğer 23 Ekim'de 2,5 puanlık bir indirim yapılırsa, politika faizi yüzde 38'e düşecek. Özel sektör temsilcileri faiz oranının yılsonunda yüzde 35 seviyesine indirilmesini bekliyor. Ancak yabancı bankalar, siyasi belirsizlikler ve enflasyon riskleri karşısında yüksek oranlı yeni faiz indirimleri için pek fazla alan kalmadığı görüşündeler.
MB'nin, Ekim ayında 100-150 puanlık bir indirim yapması ya da indirimden kaçınması bekleniyor. Kasımda açıklanacak yıl sonu enflasyon raporunun ardından, Aralık toplantısında çözüm yolu arayabilirler.
Eylülde yüksek enflasyon karşısında ekimde yeni bir faiz indiriminin yine siyasi baskılar etkisinde gerçekleşmesi muhtemel görünüyor ve bunun dövize yönelişi daha da hızlandıracağı düşünülüyor.
Faizler düştükçe döviz mevduatı artıyor, DTH tutarı 2021 seviyelerine yaklaşıyor
Gerek Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından çekilen paraların, gerekse faiz indirimleriyle getirisi azalan TL mevduatlardan dövize geçişler hız kazandı. 2021 yılında gerçekleştirilen faiz indirimlerinden sonra döviz kurlarında ve döviz mevduatlarında büyük artışlar yaşandı. DTH'daki pay yüzde 65'e yükseldi ve bu durum KKM uygulamasının başlamasına neden oldu. Yabancı yatırımcılar, Hazine ve MB tarafından sağlanan faiz ve kur farkı güvenceleriyle yönlendirilmişti. Bakan Şimşek, KKM uygulamasının yılsonunda sonlandırılacağını duyurdu.
Son olarak, MB'nin açıkladığı 12 Eylül 2025 haftasına yönelik Haftalık Para ve Banka İstatistikleri, DTH'daki artışı gösteriyor. Döviz mevduatları, bir haftada 2 milyar 769 milyon dolar artarken, son bir ayda 7 milyar dolara yakın bir yükseliş kaydedildi. 15 Ağustos haftasında 233 milyar 635 milyon dolar olan DTH toplamı, 12 Eylül haftasında 240 milyar 364 milyon dolara çıktı. Bu tutarın 201 milyar 554 milyon doları yurt içi yerleşiklere ait. Şirketlerin döviz mevduat hesapları bir hafta öncesine göre aynı düzeyde kalırken, bireysel döviz mevduatları ise 5 Eylül haftasına göre 1 milyar 978 milyon dolar artış göstererek 122 milyar 590 milyon dolara ulaştı. 2021'deki kur patlamasına benzer gelişmeler yaşanıyor ve toplam mevduat içindeki döviz mevduatlarının payı yeniden yüzde 50'nin üzerine çıkıyor.