(TBMM) - Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Aileler ile Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Dengiz, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, Diyarbakır bölgesinde 337 kimsesiz ve ismi henüz belirlenmemiş mezar bulunduğunu kaydetti. Dengiz, bu duruma dikkat çekerek, "Sadece Kulp'ta şu anda 50 ile 70 arasında cenaze gömüldü. Ne isimleri belli, ne de aileleri. Lice'de, Silvan'da, Bismil'de, Ergani'de de var. Sadece Diyarbakır'da toplam 337 mezar var. Bunlara bir çözüm olmalıdır. Aileler bütün bu acıları çekerken şunu da ekliyorlar: "Evet, biz acı çektik ama başkalarının acı çekmesini asla istemiyoruz." Bu çok yaygın bir düşünce" dedi.
Toplantılarda acılar dile getiriliyor
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un liderliğinde toplandı. İkinci oturumda, MEBYA-DER Batman Şube Başkanı Nezahat Toprak Hasan ve Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Dengiz söz alarak görüşlerini paylaştı.
MEBYA-DER Batman Şube Başkanı Nezahat Toprak Hasan, konuşmasına "Barışa olan inanç, özlem ve umutla herkesi selamlıyorum. Emekleriniz için teşekkürlerimi sunuyorum" sözleriyle başladı. Kendini "iki sıfat ve tek kimlikle Türkiye'nin bütün kimliğiyle burada bulunan biri" olarak tanımlayan Hasan, çocukken yaşadığı acı bir kaybı "Yaşanan savaşta daha çocuk denilecek bir yaşta, 17 yaşındayken ağabeyimin kayıp haberini örgütün yazılı basılı organlarından öğrendim. Yaşımın küçüklüğüne ve dönemin zorlu savaş koşullarına rağmen gitmediğim kapı, görmediğim devlet yetkilisi kalmadı" şeklinde anlattı.
Yaşadığı dönemde devletten duyduğu sözlere atıfta bulunan Hasan, bu travmayı şu şekilde ifade etti:
"Hepsinden duyduğum ortak cümleyi bugün sizlerle paylaşmak istiyorum: "Bana ne lan, gebermiş ağabeyinden, ne bileyim?" Vatandaşı olduğum devletin savcıları, komutanları, emniyet amirleri, 17 yaşındaki bana bunları diyordu."
Bu süreçten bu yana devletin yaklaşımında bir değişim umudu beslediğini belirten Hasan, "2013'ten bugüne, hala vatandaşı olduğum ve kurucu öznesi olarak gördüğüm devletin bana kullandığı cümlelerin değişebileceği inancıyla, bir kayıp yakını olarak buradayım" dedi.
Hasan, MEBYA-DER'in kim olursa olsun hayatını kaybeden insanların dini ve örfi gerekliliklere uygun şekilde defnedilmesi için aktif bir görev üstlendiğini vurgulayıp, "Üzülerek belirtmek gerekir ki, Türk coğrafyasında biz kayıp yakınları olarak cenazelerimize ulaşamıyoruz, bırakın defin ve taziyeyi" diye konuştu. Kayıp yakınlarının cenazelerine yıllar sonra ulaşabildiğini, çok sık olarak cenazelerin ailelerine aylar hatta yıllar sonra teslim edildiğini belirterek, defin ve taziye süreçlerinin sıklıkla aksatıldığını dile getirdi.
Geçmişte yaşananlar unutulmamalı
Hasan, geçmişteki insanlık dışı uygulamalara değinerek, şu ifadeleri kullandı:
"Bir insanın vicdanının kaldıramayacağı kadar vahşetle karşı karşıya bırakılan bir halkın temsiliyeti olmak hem onur verici hem de ağır bir yük. Ne anlatılsa eksik, ne söylense az kalır. Bu nedenle komisyona gerekli saygı ve hürmeti gösteriyoruz, ancak çalışmaların yetersiz olduğu eleştirisini de dile getiriyoruz. Bu gibi süreçlerde komisyonlar, merkezden temsili ve süreye bağlı görüşmelerle çözümün bir parçası olamaz. Böyle çalışan bir komisyon, yalnızca teknik ve yüzeysel kalacaktır. Eğer bu komisyon onurlu bir barış için hakiki adımlar atmak istiyorsa, bizler yakınlarını kaybeden aileler adına her bir üyeyi kendi yaşadığımız kentlere davet ediyoruz. Yerinde dinleme, inceleme ve gerçekten bu zulme tanıklık etmek için barışı olan samimi duygularınızla tekrar sizleri bekliyoruz."
Ailelerin mesajı ulaştı
Kayıp ailelerin komisyona gönderdiği mesajı aktaran Hasan, "Aileler, "Bizler sadece adına barış denilen ve bizi aşağılayacak, evlatlarımızla helalleşmeyecek bir barış istemiyoruz" diyor. Bizler de o annelerin bıraktığı yerden diyoruz ki; barış tahakkümle olamaz. Barış, bir tarafın kaybına "şehit" derken diğer tarafın kaybına "leş" diyerek sağlanamaz" dedi.
MEBYA-DER Batman Şube Başkanı Nezahat Toprak Hasan, "Başta sayın Abdullah Öcalan'la görüşülmeli ve kendisi sürecin baş müzakerecisi olarak konumlandırılmalıdır" ifadesinde bulundu.
Barış için komisyonda olduklarını dile getiren Hasan, "Bu komisyonun, askerle gerilla annesinin ellerini birleştirdiği ve ikisinin acısından ağladığı yerde onurlu bir barışı sağlayacağına olan inancımızla, komisyonun oluşumundan örgütün silah bırakma sürecine, sokakta barış ihtimalinin konuşulmasından annelerin tebessümüne kadar vesile olan barış mimarı sayın Abdullah Öcalan'ı ve barışa bir damla su verecek tüm kesimleri selamlıyorum" şeklinde konuştu.
Yaşanan zorluklar gözler önüne serildi
MEBYA-DER Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Dengiz, derneğe başvuran kayıp ailelerinin cenazelerine ulaşmak ve defin işlemleri için kolluk kuvvetleri, jandarma ve bazı savcılık makamlarının uyguladığı kötü muamele, gecikmeler ve usülsüz işlemler nedeniyle büyük sıkıntılar yaşadığını ifade etti.
Ramazan Dengiz, Diyarbakır bölgesinde 337 kimsesiz ve ismi bilinmeyen mezar bulunduğunu belirterek, "Sadece Kulp'ta şu anda 50 ile 70 arasında cenaze gömüldü. Ne isimleri belli, ne de aileleri. Lice'de, Silvan'da, Bismil'de, Ergani'de de var. Sadece Diyarbakır'da toplam 337 mezar var. Bunlara bir çözüm olmalıdır. Aileler bütün bu acıları çekerken şunu da ekliyorlar: "Evet, biz acı çektik ama başkalarının acı çekmesini asla istemiyoruz." Bu çok yaygın bir düşünce" dedi.
Somut öneriler masada
Dengiz, çözüm önerilerini de aktararak, şunları kaydetti:
"Kimliği belirsiz definlerin olmasından dolayı yüzlerce mezarlık var. Bu nedenle aileler için ortak bir DNA bankası kurulmasını talep ediyoruz. 1990'lı yıllarda PKK mensupları, kolluk tarafından toplu şekilde köy ve ilçe mezarlıklarına defnediliyordu. Bu toplu definler açılmalı, DNA'ları alınmalı ve aileler tespit edilmelidir.
Çatışmalarda hayatını kaybeden bireylerin ailelerine açılan tazminat davaları var. Yaşlı ve yoksul ailelerimiz çocuğunu kaybetmiş ve üstüne milyarlarca lira tazminat davası açılıyor. Aileler bize geliyor ve "Ne yapabiliriz?" diye soruyorlar. Bu davaların düşmesi gerekir. Kayıp olup uzun süre haber alınmayan vatandaşlar için aileler başvurduğunda "kayıplık" kararı verilmelidir; aksi takdirde aileler ciddi mağduriyet yaşıyor.
Kimsesizler için bağımsız bir komisyon kurulmalı, kimsesizler isimlendirilmeli ve mezar ile mezarlıklar hukuki statüye kavuşturulmalıdır. Bölgemizde çok sayıda mezarlık var; örneğin Diyarbakır'da mevcut olanlar hiçbir hukuki statüye sahip değil. Her kesimin hassasiyetleri dikkate alınmalı, öncelikle düşmanlaştırıcı dil bırakılmalı ve hakaret edici üsluptan vazgeçilmelidir. Barış ve demokratik toplum arayışlarını destekliyoruz."