Demokrasi Platformu'ndan acil çağrı: Siyaset hukuka müdahale etmeyi durdurmalı

Demokrasi Platformu'ndan acil çağrı: Siyaset hukuka müdahale etmeyi durdurmalı

Demokrasi Platformu, hukukun üstünlüğü için siyasetin müdahalelerine son verilmesi gerektiğini vurguladı.

(ANKARA) - Eski bakanlar, siyasetçiler ve akademisyenlerin kurduğu Demokrasi Platformu, yeni bir bildiriyi kamuoyuyla paylaştı. "Siyasete çağrı" niteliğindeki bu metin, Türkiye'nin güncel sorunlarına çözümler arayanların, siyasetin tıkanma noktasındaki yapısını sorgulayarak, devrim niteliğinde bir değişim yaratması gerektiğini ifade ediyor. Bu bildiride, "Hukuk devletinin gerçeklik kazanması için siyasetin hukuka müdahalesinin sonlandırılması şarttır" ifadesi dikkat çekiyor.

Eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, eski bakanlar Hüseyin Çelik, Müslüm Doğan, Ertuğrul Günay, Hakan Tartan, Bahattin Yücel, sosyolog Doğu Ergil ile eski AYM Başkanı Haşim Kılıç'ın da yer aldığı 19 kişiden oluşan Demokrasi Platformu, "Siyasete çağrı" başlıklı bildiriyi yayınladı. Daha önce, bu platform haziran ayında ve 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde çeşitli çağrılarda bulunmuştu.

Bu son bildiri, Türkiye'de siyaset kurumunun ülke sorunlarına çözüm sunmaktan uzaklaştığını, bireysel ve grupsal hırslarla ilerlediğini kaydediyor. Bu durumun toplumda güven ve dayanışmayı zayıflattığı belirtiliyor. Bildiride, "Siyasi ahlak yasası" çıkarılması gerektiği vurgulanıyor ve Türkiye'nin yeniden parlamenter sisteme dönmesi, birleştirici bir dil kullanarak kin ve nefret söyleminden uzaklaşması gerektiğine işaret ediliyor. Aşağıda bildiride yer alan önemli tespitler aktarılıyor:

'Sorunların çözülmesi beklenen siyasi yapı, çoğulcu demokrasinin temel ilkelerinde uzlaşmaktan uzak, kendi gelecek kaygılarıyla dolu bir görüntü sergiliyor. Bu siyaset anlayışı, yurttaşların geleceğe güven duymasını, toplumda barış ve dayanışmayı zedeleyerek, demokrasiyi sağlıklı bir şekilde sürdürmesini imkansız kılıyor.

Bu nedenle, sorun çözümü arayanların, siyasetin tıkanmış ve çözüm üretemeyen yapısını köklü bir şekilde sorgulayıp yeniden yapılandırması ve tamamen farklı, yeni bir siyaset anlayışı geliştirmeleri gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa'sında belirtildiği gibi demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti mi, yoksa çevremizde ve dünyada gördüğümüz halktan kopuk, otoriter "sözde" cumhuriyetlerden biri mi olmaya devam edecek? Bu, Türkiye siyasetinin yanıtlaması gereken en temel soru!

Cumhuriyetimizin Anayasa'da vurgulanan temel niteliklerinden biri hukuk devletidir.

Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkesi üzerinde yükselir ve bunun gerçeklik kazanması için yasaların ve anayasaların herkes için bağlayıcı ve adil bir şekilde uygulanması esastır. Kamu görevlilerinin yurttaşlara karşı tutumunun öngörülebilirliği de bu anlayışın gereğidir. Hukukun üstünlüğü sağlanmadan birey, toplum ve devletle ilgili hiçbir şey sağlıklı bir şekilde işletilemez. Bu nedenle hukukun gerçeklik kazanması, öncelikli ve acil bir ihtiyaçtır.

Hukuk devletinin gerçeklik kazanması için siyasetin hukuka müdahale etme alışkanlığının sonlandırılması şart. Yüksek mahkemelerden başlayarak, yargı organlarının atamalarında, siyasetin etkisi en aza indirilmelidir. Yargı mensupları sadece birikim, deneyim ve liyakat kriterlerine göre, subjektif değerlendirmeler dışındaki yöntemlerle seçilip atanmalıdır.

Siyasi parti merkezleri tarafından belirlenen milletvekilleri ile oluşan bir Meclis, "kuvvetler ayrılığı" ve "yasamanın saygınlığı'nı koruyamaz. Milletvekilleri, siyasi parti genel merkezlerinde değil, seçmenlerin katılımına imkan tanıyan sistemlerle belirlenmelidir. Genel merkezlerin lafzi aday belirleme yetkisi, yalnız bir kez bu yoldan yararlanmasi koşuluyla, TBMM üye sayısının yüzde 3'ü ile sınırlanmalıdır.

Anayasa'ya göre "demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler" katılımcı ve demokratik bir yapı ile işlev görmek zorundadır. Partilere verilen hazine yardımları denetlenmeli ve kullanımında saydamlık sağlanmalıdır.

TBMM üye sayısının 500'e indirilmesi gerekiyor

Bu kapsamda, TBMM üye sayısı 500'e indirilerek, milletvekilliği, topluma yabancılaşmış ayrıcalıklı bir statü olmaktan çıkarılmalıdır.

Aynı zamanda, Anayasa, Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları, ileri demokrasi sahip ülkelerdeki standartlar esas alınarak yeniden düzenlenmelidir. Yeni siyasetin temel hedefleri arasında "temiz siyaset" anlayış ve uygulamalarının geçerli kılınması da bulunmaktadır.

Dünya genelinde yolsuzluk derecelerini takip eden Uluslararası Şeffaflık Örgütü, Türkiye'de son dönemde meydana gelen artışı çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor. 2013'te 53. sırada yer alan Türkiye, 2024'te 180 ülke arasında 110. sıraya gerileyerek bu durumu gözler önüne serdi.

Bu endişe verici gerileme, ülkemizdeki ekonomik ve sosyal sıkıntıların sebeplerini de açıklıyor. Yolsuzluk, kaynakların verimsiz kullanımına ve mevcut ekonomik eşitsizliğin derinleşmesine yol açarken, toplumsal yozlaşma ve çürüme ile de sonuçlanmaktadır.

Yozlaşma ve çürümenin giderek arttığı bir toplumda, demokrasi sağlıklı ve kalıcı olamaz. Siyaset, sadece kişisel ya da grupsal çıkar kavgalarının ötesine geçerek, gerçekten halka hizmet etmeye yönelik bir yarışma dönüşmelidir.

Bu nedenle kamu kaynakları kullanan bütün yönetimlerde, mali işlemlerde saydamlık kural olmalıdır. Siyasetin finansmanında şeffaflık ve denetlenebilirlik sağlanmalı, istismarların önüne geçmek için "Siyasi Ahlak Yasası" mutlaka çıkarılmalıdır.

2017 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle getirilen "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi', Türkiye'nin sorunlarına çözüm olamamış, aksine daha fazla sıkıntıya yol açmıştır. Geliştirilmiş ve güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme geçilmesi zorunludur.

Cumhurbaşkanı, TBMM tarafından ve Anayasa'da belirtilen koşullara sahip yurttaşlar arasından, bir kez ve 7 yıllık bir süre için seçilmelidir. Seçildikten sonra varsa parti üyeliği sonlandırılmalıdır. Anayasanın üstünlüğünü gözeten, milletin birlik ve dayanışmasını sağlayan tarafsız bir yönetim anlayışı benimsenmelidir.

Cumhurbaşkanının, genel oyla ve ajitasyona dayalı bir seçimden geçtiği mevcut sistem, makamın saygınlığına, toplumun bütünlüğüne ve devletin tarafsızlığına zarar vermektedir. Toplumun siyasete olan güveni sürekli olarak erozyona uğradığı bir ortamda, demokrasi sağlıklı olmayacaktır.

Demokrasi için çağrı

Demokrasiyi gerçek kılmak için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni yeni yasama döneminin başında sonsuz anayasa tartışmalarıyla tıkamaktansa;

-Tüm birey ve kurumları Anayasanın üstünlüğünü tanımaya ve Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymaya,

-Parti içi demokrasiyi ve seçmenlerin seçimlere etkili katılımını sağlayacak yeni Seçim ve Partiler Yasası geliştirmeye, Siyasetin finansmanını düzenleyen, mali ilişkileri sınırlayan ve saydam hale getiren Siyasi Ahlak Yasası çıkarmaya,

-Ülkeyi yönetilemez hale getiren 2017 Anayasa değişikliklerini iptal etmeye,

-TBMM'den başlayarak kamu kurumlarında israfa son verecek, verimliliği ve tasarrufu teşvik edecek düzenlemeler ile ekonomiyi sağlıklı bir işleyişe kavuşturacak yapısal reformlar yapmaya,

-İktidar ve muhalefeti ile tüm siyasi tarafları her türlü ayrımcılıktan, kin ve nefret söyleminden uzak, temiz ve birleştirici bir dille iletişim kurmaya, topluma özellikle de gençlere olumlu örnek olmaya çağırıyoruz.

Hedefimiz, hukuk devleti, katılımcı demokrasi, şeffaf yönetim ve her anlamda temiz siyaset olmalıdır.

Bildiriye imza atan isimler şöyledir:

"İktisatçı Prof. Dr. Mehmet Altan, eski Denizli Milletvekili Beyhan Aslan, avukat-yazar Figen Çalıkuşu, eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, hukukçu Doç. Dr. Ali Rıza Çoban, eski Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan, eski Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş, sosyolog Prof. Dr. Doğu Ergil, işletmeci-yönetici Helün Fırat, eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, eski Çankırı Milletvekili Suat Kınıklıoğlu, eski İstanbul Milletvekili Nesrin Nas, eski İstanbul Milletvekili Sırrı Özbek, eski Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hakan Tartan, iktisatçı Prof. Dr. Erdal Türkkan, eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel."

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.