Cinema Jazireh, Altın Koza'da Afganistan'ın Karanlık Yüzünü Ortaya Seriyor

Cinema Jazireh, Altın Koza'da Afganistan'ın Karanlık Yüzünü Ortaya Seriyor

32’nci Adana Altın Koza Film Festivali'nde öne çıkan yapımlardan biri Afganistan'daki zor bir anne-oğul hikayesini ve evrensel gerçekleri gözler önüne seriyor.

Haber: Hilal SOLMAZ

(ADANA) - 32'nci Adana Altın Koza Film Festivali'nde öne çıkan ve en çok tartışılan filmlerden biri, sarsıcı bir anne-oğul hikayesinin ötesinde, tüm dünyayı etkileyen evrensel bir çağrı yapıyor.

Bu yıl gerçekleştirilen festivalde dikkat çeken yapımlardan biri, Gözde Kural'ın yönetmenliğini üstlendiği ve başrol oyuncularından birinin Mazlum Sümer olduğu Cinema Jazireh. Daha önce Karlovy Vary Film Festivali'nde ödül kazanan film, şimdi de Adana Altın Koza'da yarışma fırsatı buldu.

Hikaye, Taliban kontrolündeki Afganistan'da geçiyor ve oğlunu bulmak için erkek kılığına giren bir annenin sarsıcı yolculuğunu anlatıyor. Ancak bu film, sadece bir kayıp arayışını değil, aynı zamanda sistematik bir istismar mekanizmasını da gün yüzüne çıkarıyor. Bacha Bazi konusu, Afganistan'da yaşanıyor ama tüm dünyada konuşulması gereken acı bir gerçeği belgelemekte.

Film gösteriminin ardından ANKA Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunan yönetmen Gözde Kural ve başrol oyuncusu Mazlum Sümer, yaratım sürecini ve filmin etkilerini çarpıcı ifadelerle aktararak dikkat çekti.

Film yaratım süreci nasıl şekillendi?

Bu soruya Gözde Kural, şu yanıtı verdi:

"Bu film kişisel bir bağdan değil, evrensel bir vicdan ihtiyacından doğdu. Afganistan’la bir akrabalığım, etnik ya da dilsel bağım yok. Ama çocukken 11 Eylül’de babam New York’taydı. O zamanlar haberleri izlerken sürekli Afganistan adı geçiyordu. Bilmediğim bir ülke, tanımadığım bir dünya. Bu merakla okumaya başladım. Afganistan zamanla içimde bir soruya dönüştü. Üniversite biter bitmez "görmeliyim" dedim ve 21 yaşımda sırt çantamla Afganistan’a gittim. Orada kaldım. İnsanları tanıdım. Döndüğümde artık içimde "bir şey yapmalıyım" duygusu vardı. İlk filmimi de orada çektim. Ama bazı sorular hâlâ içimdeydi. Ve evet, tekrar dönüp anlatmalıydım."

Kural, filmin toplum üzerindeki etkisi hakkında sorulduğunda ise şunları söyledi:

"Bacha Bazi, Afganistan’da özellikle güçlü ve varlıklı erkeklerin, ergenlik çağındaki erkek çocuklarını satın alarak eğlence ve cinsel istismar için kullandığı korkunç bir sistem. Bu çocuklara "dansçı çocuklar" deniyor. Başta sadece dans ettiriliyor gibi görünse de gerçek çok daha karanlık.

Bu çocuklar erkeklere özel partilerde baştan çıkarıcı biçimde dans etmeye zorlanıyor ve çoğu zaman sistematik şekilde cinsel istismara uğruyor. Biz filmde bu meseleyi doğrudan görsel olarak sömürmeden, ama etkisini güçlü biçimde hissettirecek şekilde anlatmak istedik. Zabur karakteri, sistemin içinden geçmiş, artık büyümüş biri. Ama biz biliyoruz ki onun çocukluğu bir istismarın üzerine inşa edilmiş. Film boyunca hem bu geçmişin yükü, hem de onun direnci izleyiciye geçiyor."

Filmdeki karakterler nasıl belirlendi?

Oyuncu Mazlum Sümer de bu konuda şunları ifade etti:

"İlk başta çok istedim. Ama nasıl oynayacağımı gerçekten bilmiyordum. Hiç Afganistan’a gitmemiştim. Bacha Bazi’yi ilk kez bu senaryoyla duydum. Okudukça sadece rahatsız olmadım; utandım, sıkıldım, öfkelendim. Sonra bu öfkeyi karaktere taşıdım. Aylarca Gözde Hanım’la çalıştık. Dil için danışmanlarımız vardı. İranlı, Afgan danışmanlarımızdan ses kayıtları alıp kulaklıkla yazdım, ezberledim. Müziğini, kokusunu, yalnızlığını anlamaya çalıştım. Karakter yalnızdı, dışlanmıştı. Ben de sosyal çevremden uzaklaştım. Asosyal biri haline geldim. Setten sonra İstanbul’a dönünce bile birkaç ay kendime gelemedim."

Filmin amacı nedir?

Gözde Kural, bu soruya ise, "Kesinlikle. Bacha Bazi yerel bir gelenek gibi görünse de, özünde erkek şiddetiyle, tahakkümle ve sistematik istismarla ilgili. Kadınlar ve çocuklar, gücün yozlaştığı her yerde ilk ezilen kesimdir. Türkiye’de de çocuk istismarı vakaları, kadınlara yönelik şiddet, toplumun her alanına sirayet etmiş durumda. Filmle bir çağrı yapmak istedik: "Kendimize gelelim'

Çocuklar sadece kendi çocuklarımız olduğunda değil, herhangi bir çocuk olduğunda da vicdanen bizimdir. Onlara ne olduğu, bizim kim olduğumuzu belirler" diyerek yanıt verdi.

Seyircilerden gelen tepkiler neler oldu?

Kural, bu soruya şöyle cevap verdi:

"Aksine, bir film tartışma yaratıyorsa başarılıdır. Ben kitabın ortasından konuşmayı severim. Kavga etmem ama dayak yemekten korkmam. Eğer bu film birinin canını acıttıysa, belki de artık bir şeyleri konuşma zamanımız gelmiştir. Vasatlıktan, yüzeysel anlatılardan bıktık.

Empati kurmaya ihtiyacımız var. Bir film eğer sizi öfkelendiriyorsa, rahatsız ediyorsa, demek ki doğru yere dokunmuştur. Çünkü birimiz özgür değilsek, hiçbirimiz özgür değiliz."

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.