(TBMM) - CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, "İsrail'e yalnızca kınama ve lanetlerle yaklaşmak yetmiyor, Gazze'de etkili bir diplomasi oluşturmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
TBMM Genel Kurulu'nda dün gece İsrail'in Özgürlük Filosu'na gerçekleştirdiği müdahalenin ardından, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının alıkonulması konusunu görüşmek amacıyla genel görüşme başlatıldı. Toplantıya, Yeni Yol Grubu Milletvekilleri Necmettin Çalışkan, Mehmet Atmaca ve Sema Silkin Ün de katıldı.
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, İsrail güçlerinin müdahalesini uluslararası sularda gerçekleştirilen korsanlık olarak değerlendirdi ve şunları kaydetti:
"O gemide milletimizin onuru vardır, milletimizin vicdanı vardır; bu saldırı yalnızca bir gemiye değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk demokrasisine ve TBMM'nin iradesine yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, hele hele seçilmiş milletvekillerinin uluslararası sularda kaçırılması asla kabul edilemez ve esir tutuldukları her gün ülkemizin itibarına yapılmış çok büyük bir saldırıdır.
Sumud Filosu'na, dolayısıyla Vicdan Gemisi'ne Türk savaş gemileri ve hava unsurları eşlik etmiyor muydu? Bu baskın sırasında onlar neredeydi? Milletvekillerimiz ve aktivistlerimiz neden savunmasız bırakıldı? İsrail güçlerine neden bir tek ikaz bile yapılmadı? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları uluslararası sularda saldırıya uğrarken Ankara'daki yetkililer neden sessizdi? Bu sessizlik, bu suskunluk neyin karşılığındadır? İktidar meydanlarda "İsrail'le ticareti kestik" diyor ama perde arkasında gemiler dolusu mal sevkiyatı hâlâ üçüncü ülkeler üzerinden devam ediyor. Gazze'de çocuklar bombalar altında can verirken limanlarımızdan hala inşaat demiri, gıda ve tekstil sevkiyatı yapıldı. Bu mudur sizin "one minute" diplomasiniz? Bu ikiyüzlülüğü milletimiz görüyor ve not ediyor. Kameralar önünde Filistin'e gözyaşı döküyorsunuz ama arka planda, Tel Aviv'le ticareti ballandırarak sürdürüyorsunuz. Bu ikircikli tavrınızdan, bu çelişkili davranışlarınızdan gına geldi. Asıl dünya liderliği işte böyle zamanlarda belli olur, derhal harekete geçin, milletvekillerimizi, aktivistleri, o gemideki her insanı sağ salim memlekete getirin. Uluslararası hukuk devreye sokulsun, konsolosluklar aracılığıyla derhal bilgi alınsın, gerekiyorsa uluslararası sularda korsanlık yapan İsrail'in hesap vermesi için BM'ye acil başvuru yapılsın diyeceğim ama İsrail devleti devlet değil ki, bir terör organizasyonu. Demek ki yalnızca diplomasiyle değil, bir terör devleti hangi dilden anlıyorsa o dilden konuşmak gerekir. Artık siz de bu sahte öfke siyasetini bırakın, kameralar önünde hamasetle değil, devlet onuruyla hareket edin çünkü mesele sadece bir gemi değil; Türkiye'nin itibarı, milletin vicdanı ve insanlığın sınavıdır.
Katil Netanyahu, 62 bin insanın katili, bebek katili, onu burada bütün Meclis olarak kınıyoruz ama kırk yıldır memleketimizde 50 bin insanın katili, bebek katili için bu yüce Meclis altında sloganlar atılmasını neden el birliğiyle kınayamıyoruz? Ülkenin her karışında bin türlü suça bulaşmış olanlar Gazi Meclis'te dün "özgürlük" diye bağırdılar. Türkiye Türk'tür, Türk kalacak; Apo bebek katilidir, bebek katili kalacak. Türkiye Türk'tür, Türk kalacak; Öcalan, uluslararası istihbarat örgütlerinin kucağında hop oturup hop kalkan bir soytarıdır, soytarı kalacak."
Türkoğlu'nun PKK lideri Abdullah Öcalan ile ilgili ifadeleri ve DEM Parti grubunda atılan sloganlar tartışma yarattı. Kısa süreli bir sözlü çatışma yaşandı.
Çelenk: İktidarın yaklaşımı sorgulanmalı
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, iktidarın Filistin meselesindeki tutumunu eleştirerek, "Bu konuda daha ciddi adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Tan: İnsanlık trajedisi dayanılmaz bir boyutta
CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, Gazze'de meydana gelen insanlık trajedisinin artık tahammül edilemez bir seviyeye ulaştığını vurguladı. Meclis'teki partilerin ortak kararıyla yayımlanan bildirilerin sadece vicdanları tatmin etmeye yönelik olduğunu belirtti. Tan, "Bu durum değişmeli, gerçek bir çözüm yolu bulunmalı" ifadelerini kullandı.
Tan'ın konuşmasından öne çıkanlar ise şöyle:
"Partiler arası mutabakata dayalı bir dış politika anlayışının geliştirilmesi yolunda sizlere açık çağrıda bulunuyoruz. İktidarınızın Filistin gibi acil eylem gerektiren konularda müşterek çözüm üretebilecek mekanizmaları hayata geçirmesi gerekiyor. Aksi hâlde, sizin en iyi olduğunu düşündüğünüz çözüm önerileriniz bile kendi yankı odalarınızı aşamıyor. AK Partili arkadaşlar kendilerini "İslami muhafazakâr" olarak tanımlıyor ve konuya kendi perspektiflerinden yaklaşıyorlar. Maalesef onların arasında bazıları konuyu basit bir din çatışmasından ibaret görüyor. Bu kısır anlayışa mahkûm olursanız, Avrupa'da Filistin için sesini en çok yükselten ülkenin neden Katolik Hristiyan nüfus çoğunluğuyla tanınan İspanya olduğunu anlayamazsınız. Üstelik İspanya'yı bizim kardeş partimiz olan sosyal demokratlar yönetiyor. Onlar İslam ya da herhangi bir din temelli hassasiyet taşımak şöyle dursun, İspanya'da laik bir düzenin fiilen varlığı için siyasi mücadele veriyorlar. Bizler ise laiklik ilkesini benimsemiş CHP olarak Filistin'i etnik, dinî ya da mezhepsel kimliklerden bağımsız bir insanlık sorunu olarak tanımlıyoruz. Filistin halkının varoluş mücadelesine omuz vermek istiyoruz.
Sizden yalnızca İsrail-Filistin çatışması değil, ülkemizin hiçbir dış politika meselesini iç politikada bir kutuplaşma ve polemik malzemesi hâline getirmemenizi talep ediyoruz. Dış siyasetteki ideolojik kimliklerimiz çerçevesinde bir tartışma zeminine çekmenin de Türkiye'ye hiçbir hayrı yoktur. Bunun bize iç politikada hiçbir fayda sağlaması beklentisi içinde değiliz. Oysa sizler, Gazze'de yaşananlar için devlet katında çözümler üretip bizimle paylaşmak yerine, basın ve sosyal medyada farklı mecralardan insanları bulup hedef gösteriyor, sözde Filistin düşmanı avına çıkıyorsunuz. Saldırılarda ölen masum sivillerin hatırasına biraz olsun saygınız varsa bu konuyu iç siyasette bir istismar malzemesi yapmayın, yapmak isteyenlere de prim vermeyin.
Trump "Gazze Şeridi'ni bir tatil rivierası yapacağız" deme cüretini göstererek bütün dünya kamuoyunu dehşete düşüren bir siyasetçi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ise Trump'ın bu utanç verici söylemlerine karşı maalesef tepkisi son derece cılız. Gazze'de yaşananlara rahat tavır koyacaksak öncelikle Erdoğan'ın Trump'a karşı bu aşırı yumuşak, fazla teslimiyetçi tavrını bırakması gerekiyor. Erdoğan Beyaz Saray'da mevkidaşıyla görüşeli 13 gün oldu, görüşmenin yankıları hâlâ sürüyor. Gazze'ye ilişkin tavrınız samimiyse Trump'la bir sonraki temasınızda ona Gazze'yle ilgili taleplerinizi iki cümle olsun iletin. Biz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trump'la görüşmesinde ağzından tek bir "Gazze" kelimesi çıkmadığını biliyoruz ve duyuyoruz. Oysa biz kendisinin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda söylediklerini, Oval Ofis'teki muhatabına karşı da aynı kararlılıkla söylemesini dilerdik, hayal kırıklığına uğradık.
Filistin hassasiyetine karşı birlikte çözüm önerileri üretelim. Filistin konusunu kendi iç mücadelemize malzeme yapmayalım. İsrail'e boş kınamalar, lanetler savurmak yerine Gazze'de İsrail'i durduracak bir diplomasiyi kurgulayalım. Biz Filistin'e ancak böyle yardım edebilir, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme mücadelesine omuz verebilir, masum insanların hayatını ancak böyle kurtarabiliriz; bunu yapacak güce sahibiz. Filistin halkı için kalbimizin beraber attığını kâğıt üzerinde kalan bildirilerle değil, birlikte planlayıp hayata geçireceğimiz eylemlerle gösterelim."