(ANKARA)- Meclis Genel Kurulu'nda cezaevlerinin durumu üzerine konuşan CHP Milletvekili Turan Taşkın Özer, bu konunun ciddiyetine dikkat çekti.
CHP İstanbul Milletvekili ve Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Turan Taşkın Özer, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda cezaevlerinin durumu hakkında görüşlerini aktardı. Özer, şu ifadeleri kullandı:
"Bugün hapishanelerin toplam kapasitesi 300 bin, cezaevlerinde tutulanların sayısı 400 bin"
"Cezaevlerinde "hak ihlalleri yaşanıyor" demek okyanusta bir damlayı tarif etmek gibi. Bugün cezaevleri eziyet evlerine dönmüş durumda. Dışarısı - içerisi ayrımı kalmayan ülkede, muhalif olan her kesim her yerde tecrit altında ama bu eziyet evlerinde koşullar çok daha ağır. Bugün hapishanelerin toplam kapasitesi 300 bin, cezaevlerinde tutulanların sayısı 400 bin. Yani kapasitenin çok üzerinde insanlık dışı koşullarda adeta yaşam mücadelesi veriliyor.Yatak bulamayan, geceyi koridorlarda, dolap ve tuvalet önlerinde geçiriyor. Sağlık hakkına ulaşamayan, ilaçsız hastalık atlatmaya çalışıyor. Haftada bir kapalı görüş hakkını kullanmak isteyen, görüş için verdiği isimlerin onayını aylarca bekliyor.
" Sağlık muayenesi sadece kelepçeli. Kelepçeli muayene istemeyenlerin sağlık muayenesi de yapılamıyor. "
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa devlete bu konuda açık bir sorumluluk yükler: Mahpusları insan onuruna yakışır koşullarda tutmak. Anayasa Mahkemesi defalarca hüküm vermiş: ‘Yer olmaması nedeniyle mahpusların yerde yatması, kişi başına düşen yaşam alanının 3 metrekarenin altına düşmesi, insan onurunu zedeleyen, işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden ağır bir hak ihlalidir’ diye. Ama gelin görün ki; ülkenin eziyet evlerine dönen cezaevlerinde bu hükümlerin esamesi dahi yok. Bunlar yetmiyormuş gibi iktidar bir de kuyu tipi cezaevleri yaptı. Havalandırma alanı yok. Pencereler metal levhalarla kaplı, ışık yok. Hücrede bile mahrem yok, kameralarla 24 saat izleniyor. Kapılar elektronik sistemlerle açılıp kapanıyor. Sistem arızalansa günde bir saat havalandırma hakkından bile mahrumsun. Bırakın sohbeti binlerce kişinin kaldığı cezaevinde insan görmüyorsun. Spor hakkı ayda bir defa. Sağlık muayenesi sadece kelepçeli. Kelepçe istemezseniz sağlık muayeneniz de yok. Bunun adı kötülüktür, bunun adı işkencedir.
" Avukat Mehmet Pehlivan Çorlu "kuyu tipi" cezaevinde 4 aydır tutuklu. "
Mesela, avukat Mehmet Pehlivan Çorlu "kuyu tipi" cezaevinde 4 aydır tutsak. Siz bir avukatı 12 metrekarelik bir alanda, bu koşullarda tutuyorsunuz. Peki suçu ne? Avukatlık yapmak. Bunu ben söylemiyorum. Bunu sizin savcılarınız söylüyor. Tutuklama istemiyle gönderildiği sulh ceza hakimliğinin tutanağında yazıyor. Tutuklama gerekçesine suç diye yazılan her bir madde avukatlık faaliyeti. Değerli vekiller, Size başka bir ikiyüzlülük örneği vereyim konuşmayı böyle bitireyim; Meclis’te Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi komisyonumuz var biliyorsunuz, ben de bu komisyonun üyesiyim. Komisyonda birkaç hafta önce “Türkiye uzlaşısı” adıyla sunumlar dinlenirken, kent uzlaşısı adı altında 200’ü aşkın gündür tutuklu arkadaşlarımız var bizim.
" Eziyet evlerinde yaşanan hak ihlalleri bizim sorunumuz. Bu yerlerin kapatılması görevimiz olacak. "
Araştırmacı Mehmet Ali Çalışkan bunlardan biri. İzmir’de kuyu tipi cezaevinde tutsak. 12 metrekare bir hücrede bir damla güneş ışığı görmüyor. Mimari yapıları ve uygulanan rejim nedeniyle, mahpusların dış dünyayla bağını neredeyse tamamen koparan, insan onurunu zedeleyen, akıl sağlığını yitirmelerine, intihar etmelerine neden olan koşullara sahip bu yerlerde yapılmak isteneni biz biliyoruz. Bunlar size dert olmaz ama bu eziyet evlerinde yaşanan hak ihlalleri bizim derdimizdir. Bu yerleri kapatmak bizim görevimiz olacak."