CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç, Cevizlibağ KYK Kız Öğrenci Yurdu'nda yaşanan olayla ilgili, "Gençlik ve Spor Bakanlığı, gençlere güvenli barınma imkânı sunmakla yükümlüdür. Bu bir lütuf da değil pazarlık da değil. Barınma krizini sadece ekonomi ile açıklayamayız. Bugün KYK yurtları özelinde yaşananlar iktidarın siyasi bir tercihidir. Gençleri birey olarak görmeyip, otonomisini baltalayan, ideolojik tercihe hapsedilerek, din, dil, ırk ve fikir özgürlüğünü engelleyen bir siyasi tercihtir bu" değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç, ANKA Haber Ajansı'na yapmış olduğu açıklamasında, "Cevizlibağ KYK Kız Öğrenci Yurdu'nda yaz dönemi yapılan tadilat sonrası görüntüleri değerlendirdi. Cevizlibağ KYK Kız Öğrenci Yurdu’ndan yansıyan görüntüler üzerinden günlerdir KYK yurtlarının konuşulduğunu belirten Kılıç, "Öğrenciler, yaşadıkları sorunları dile getirip seslerini duyurabildikleri için bu konu kamuoyunun gündeminde. Aslında Cevizlibağ’da yaşananlar tekil bir olay değil. Gençlerin barınma krizi, genç yoksulluğunun, eşitsizliğin en görünür hale geldiği meseledir" ifadelerini kullandı.
Barınmanın devlet tarafından sağlaması gereken en temel hak olduğunun altını çizen Kılıç, "iktidarın bu krizi derinleştirmesinin ise siyasi bir tercih olduğunu kaydetti. "Gençleri, piyasacı bir anlayışla özel yurtlara mahkum bırakmak, denetiminin nasıl yapıldığını bilmediğimiz vakıf ve dernek yurtlarına yönlendirmek bu tercihin en somut göstergesidir" diyen Kılıç'ın açıklaması şu şekilde:
YAPISAL BİR SORUN
"Yurtlardaki kapasite sorunundan hijyen ve güvenlik eksikliklerine, öğrencilerin ev kiralayamamasına kadar her başlık, gençlerin yaşamını doğrudan etkiliyor. Bu nedenle barınma koşulları sadece bir 'çatı sorunu' değil; eğitimde fırsat eşitliğini ortadan kaldıran, gençlerin psikolojisini ve özgürlük alanını daraltan yapısal bir sorun. Bu nedenle KYK yurtları ve genel barınma krizi, bugün gençlerin otonomisinin önündeki en temel setlerden biridir".
"KYK’ya yerleşemeyen öğrenciler özel yurtların fahiş fiyatları ya da kira krizinin yükü altında eziliyor"

ÖĞRENCİLER FAHİŞ FİYATLARIN ALTINDA EZİLİYOR
Her yıl eğitim dönemi başladığında barınma krizi karşısında KYK yurtlarının yetersizliğini konuşuyoruz. Bu yıl binlerce öğrenci yurda yerleşemediği ve başka imkanı olmadığı için eğitimine başlayamadı. Buna karşılık Sayın Gençlik ve Spor Bakanı Bakanı, 'Bu yıl kapasiteyi 1 milyona çıkardık' diyor. Fakat barınma ihtiyacının ne kadar olduğunu açıklamıyor. Bu yıl sadece örgün eğitimde lisans ve ön lisans öğrenci sayısı 4 milyona yakın; ikinci öğretimler eklendiğinde bu rakam 6 milyonu aşıyor. Yaşadığı ilin dışında eğitim gören öğrenci sayısı ise en iyi ihtimalle bu rakamların yarısı. Dolayısıyla 1 milyon kapasite, ihtiyacın yarısından azına denk geliyor. Dolayısıyla binlerce öğrenci açıkta. KYK’ya yerleşemeyen öğrenciler özel yurtların fahiş fiyatları ya da kira krizinin yükü altında eziliyor ya da denetimden uzak kaçak yurtlara yönlendiriliyorlar.

BAŞARI DEĞİL
Ayrıca ilginçtir ki Sayın Bakan açıklamalarında hep, 2002 yılıyla bugünkü kapasiteyi kıyaslayarak bir başarı öyküsü yazmaya çalışıyor. O hesapların öyle yapılmadığını kendisi de çok iyi biliyor aslında. Mesela 2002 ve 2025 yıllarında üniversite öğrenci sayılarının artışıyla birlikte toplam ihtiyacın ne olduğuna bakmak; mevcut kapasitenin bu ihtiyacın ne kadarını karşıladığını ortaya koymak gerekiyor. Üstelik meselenin yalnızca yatak kapasitesi olmadığını çok iyi biliyor olmalı. 2002’deki özel yurt fiyatlarını, asgari ücreti, ailelerin geçim maliyetini ve bir öğrencinin yaşam maliyetini 2025 yılındaki rakamlarla yan yana koymadan gerçek bir kıyas yapılamayacağını mesela. Şeffaf olmayan hesaplarla gerçeğin perdelenmesi bir başarı değildir.

"19 Mart sonrasında protestolara katılanlar fişlenerek yurtlarında hukuksuzca soruşturmalar açıldı"
Geçen yıl '5 yıldızlı otel konforunda' yurtlar açtıklarını belirtmişlerdi. KYK yurtların niteliğinden ise hiç söz edilmiyor. Asansör kazaları, çalınan eşyalar, taciz vakaları, sağlıksız yemekler, fiziki koşulları tamamlanmamış binaların öğrencilere açılması. 19 Mart darbesi sonrasında anayasal haklarını kullanarak protestolara katılan gençler fişlenerek yurtlarında hukuksuzca soruşturmalar açıldı ve barınma yoksunluğu ile tehdit edildiler.
Cevizlibağ’daki rezaleti konuşuyoruz günlerdir. Yaz tatilinde 'tadilat' gerekçesiyle odalarını boşaltmaya zorlanan öğrenciler, yeni dönemde döndüklerinde eşyalarının çalındığını, dolaplarının kırıldığını gördüler. Tadilat hâlâ tamamlanmadı; işçilerin yurt binasına girip çıktığı, kartlı giriş sisteminin iptal edildiği koşullarda öğrenciler ciddi güvenlik sorunlarıyla baş başa bırakıldı. Kız öğrenciler sözlü tacize uğradığında ise güvenlikten aldıkları yanıt, 'oranız buranız açık giyinmeyin' gibi hadsiz bir ifadeyle tacizi meşrulaştıran ve mağduru suçlayan bir dildi. Depremzede öğrencilerin eşyaları da çalındı, odalarda bira şişeleri ve sigara izmaritleri bulundu. Dahası, şikâyetlerini dile getiren öğrencilere 'şikâyet ederseniz başınız yanar' denilerek açıkça gözdağı verildi.
ÖĞRENCİLER İÇİN BARINMA İMKANSIZLAŞIYOR
"Barınmayı bireysel bir geçim sıkıntısı değil fırsat eşitliğini ortadan kaldıran yapısal bir adaletsizlik olarak tanımlıyoruz"
Parti Programı yazım sürecimizde gençlerle yaptığımız kırkın üzerinde odak grup çalışmalarımızdan biri de barınma problemi üzerineydi. Gençlerin belirttiği en büyük sorun, özel yurtlar ve kiracı olmakta yaşadıkları sorunlar. Özel yurtlardaki yüksek ücretler, ekonomik durumu yeterli olmayan öğrencileri cemaat yurtlarına yönlendiriyor. Bu yurtlarda ciddi denetimsizlik, baskıcı yaşam kuralları ve keyfi uygulamalar var. Diğer yandan ev kiraları ve geçim maliyetleri öğrencilerin karşılayamayacağı seviyelerde. Depozito, eşya, taşınma ve emlakçı masrafları barınmayı imkânsızlaştırıyor. Bekar öğrencilere ev verilmemesi, kadın öğrencilere ve gençlere yönelik ayrımcı uygulamalar yaygın. Bu tür engeller kanundışı ev kiralamaları artırıyor ve gençleri denetimsiz koşullara mahkum ediyor.

BASİT BİR SORUN DEĞİL
Barınma koşulları basit bir sorun değil. Öğrencilerin hem eğitimlerini hem de ruh sağlıklarını etkiliyor. Barınma sorunu yaşayan gençlerle yaptığımız saha çalışmalarında en çok öne çıkanlar uykusuzluk, demir eksikliği, anksiyete, depresyon, başarısızlık ve sosyal izolasyon sorunları. Bu nedenle biz, barınmayı bireysel bir geçim sıkıntısı değil fırsat eşitliğini ortadan kaldıran yapısal bir adaletsizlik olarak tanımlıyoruz.
ÇOK DAHA DERİN BİR SORUN
Gençlik ve Spor Bakanlığı, gençlere güvenli barınma imkânı sunmakla yükümlüdür. Bu bir lütuf da değil pazarlık da değil. Ama tablo ortada. Barınma meselesini en dinamik çağında olan öğrencilerin otonomisi ve varlık kaygısı ile ilişkilendirmek zorundayız. Bu nedenle üstüne basa basa bunun çok derin bir sorun olduğunu vurguluyoruz.
"Tüm öğrencilerimizin barınma ihtiyacını karşılayacak kapasitede Cumhuriyet yurtları inşa edeceğiz"
Uzun süredir partimizin Parti Programı ve Hükümet Programı üzerine çalışıyoruz. Gençlik politikalarımızı ise masa başında değil; bir yılı aşkın süredir hem gençlik alanında çalışan uzmanlarla hem de en önemlisi bizzat gençlerle yürüttüğümüz saha çalışmaları, çalıştaylar ve forumlarla hazırladık. Yakın zamanda tüm bu çalışmalar ayrıntılarıyla yayımlanacak; ancak bu noktada barınma hakkına yaklaşımımız, gençlerin piyasanın insafına terk edilmeden, kamu güvencesi ve eşit yurttaşlık ilkesi temelinde karşılanmasıdır.

SADECE EKONOMİ İLE AÇIKLANAMAZ
Barınma krizini sadece ekonomi ile açıklayamayız. Bugün KYK yurtları özelinde yaşananlar iktidarın siyasi bir tercihidir. Gençleri birey olarak görmeyip, otonomisini baltalayan, ideolojik tercihe hapsedilerek, din, dil, ırk ve fikir özgürlüğünü engelleyen bir siyasi tercihtir bu. Bu noktada bizim yaklaşımımız nettir: Eşit yurttaşlık ve fırsat eşitliğini baz alan adil bir sistem.
CUMHURİYET YURTLARI İNŞAA EDECEĞİZ
Biz bunun en önemli örneğini partimiz belediyelerinin açtığı yurtlarla veriyoruz. Halihazırda Türkiye’de genelinde belediyelerimiz aracılığı ile 77 yurtla hizmet veriyoruz. Barınma krizinin en ağır yaşandığı İstanbul’da, bugün 15 İBB yurdu ile binlerce öğrencimize konforlu, güvenli, sağlıklı ve insanca barınma hizmeti sağlanıyor. Bu, Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’dan başlattığı vizyondur. İBB yurtları bu büyük dönüşümün ilk adımı, tüm ülkeye yayılacak hizmetin en güçlü örneği. Bunun devamı olarak, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in de vurguladığı gibi; iktidara geldiğimizde TOKİ aracılığıyla yalnızca 1 yıl içinde, tüm öğrencilerimizin barınma ihtiyacını karşılayacak kapasitede Cumhuriyet yurtları inşa edeceğiz. Gençlerimizin geleceğini karartan barınma sorunu tarihe karışacak."
