(ANKARA) - CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, İşsizlik Sigortası Fonu'nun amacı ve işleyişine dair önemli açıklamalarda bulundu. Genç, vatandaşların borç yükü, icra dosyalarının artışı ve reel sektördeki döviz açığına vurgu yaparak, "Bugün işçinin hakkı İşsizlik Fonu'nda işverene, vatandaşın vergisi ise faize gidiyor. Halkın emeği icra dairelerine gitmekte. Vatandaşlarımız borç, icra ve yüksek kur baskısı altında ezilirken, iktidar bu durumu gizlemeye çalışıyor" dedi.
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, ekonomik verilere ilişkin değerlendirmelerini yaptığı bir yazılı açıklama kaleme aldı. Genç, Türkiye ekonomisindeki sorunların rakamlarla açıkça ortaya konduğunu belirtirken, şu ifadeleri kullandı:
"İşsizlik Sigortası Fonu, ismiyle müsemma işsiz kalan vatandaşlar için oluşturulmuş bir kaynaktır. Ancak mevcut durumda fonun birikimi 517 milyar lirayı geçmiş olmasına rağmen, bu kaynak işsizlere yeterince ulaşmıyor. Bu yılın ilk sekiz ayında işsizlik ödeneği için 1 milyon 186 bin kişi başvurdu fakat yalnızca 579 bin kişiye ödeme gerçekleştirilebildi. Yani, başvuranların yarısından fazlası bu haktan yararlanamıyor. Fonun büyük bölümü ise işveren teşviklerine aktarılmış. Bu tablo, işçinin hakkının işçiye değil, başka kesimlere gittiğini gösteriyor."
Bankaların tahsil edemediği batık krediler artıyor
Vatandaşların borç yükü de tarihi seviyelere ulaşmaya başladı. Bankalara, finans kuruluşlarına, TOKİ'ye ve varlık yönetim şirketlerine olan toplam borç miktarı 5,3 trilyon liraya ulaştı. Bu durum, ülkemizde her hane halkının neredeyse ortalama borçlu hale geldiğini gösteriyor. Ayrıca, bankaların tahsil edemediği batık kredilerin tutarı 485 milyar liraya yükselmiş ve son bir yılda yüzde 68 artış kaydedilmiştir. Vatandaş yüksek faizle borçlanırken, ödeme yapamadığında icra tehdidi ile yüz yüze bırakılıyor.
Her üç vatandaştan biri icra kıskacında
İcra dairelerine gelen veriler, bu durumu da doğruluyor. Sadece bu yılın ilk dokuz ayında icra dairelerine 7,7 milyon yeni dosya eklenmiş ve toplamda 24,6 milyon dosya derdest durumdadır. Bu, Türkiye'de neredeyse her üç vatandaştan birinin icra kıskacında olduğu anlamına geliyor. Ülkemizdeki ekonomik yönetim, vatandaşları üretimin ve refahın öznesi haline getireceğine, borç ve icra düzenine mahkum etmiştir.
Kurdaki artış reel sektörü olumsuz etkiliyor
Reel sektörün döviz açığı ise ekonomideki kırılganlığı artırmakta. Döviz açığı 183 milyar dolara yükselmiş durumda. Bu, kurların her 1 TL'lik artışının reel sektörün bilançosuna 182 milyar TL ek yük olarak yansıyacağı anlamına geliyor. Yüksek faiz ortamı nedeniyle TL ile borçlanamayan şirketler dövize yöneliyor, bu da ekonomimizi dış şoklara karşı savunmasız bırakıyor. Bu kırılganlık da üretim ve istihdam üzerinde ciddi riskler oluşturuyor.
Bütçedeki faiz yükü kamu hizmetlerini etkiliyor
Bütçedeki faiz yükü de gün geçtikçe artmakta. Bu yılın ilk sekiz ayında faiz ödemeleri 1,4 trilyon liraya ulaşmıştır. Yıl sonunda bu rakamın 2,1 trilyon lirayı bulması bekleniyor. Faiz ödemelerindeki bu yükseliş, kamu kaynaklarının vatandaşın ihtiyaçlarına değil, borç ve faiz ödemelerine aktarılmakta olduğunu göstermektedir. Bu yük nedeniyle bütçede tasarrufun adresi personel harcamaları haline geliyor ve kamu hizmetlerine ayrılan kaynak reel olarak azalıyor.
Ekonomik gerçekleri dile getirmeye devam edeceğiz
İşçinin hakkı İşsizlik Fonu'nda işverene, vatandaşın vergisi ise bütçede faize, halkın emeği ise icra dairelerine gitmektedir. Vatandaşlarımız borç, icra ve yüksek kur baskısı altında ezilirken, iktidar bu durumu gizlemeye çalışıyor. Biz CHP olarak halkın yanında durmaya, bu ekonomik gerçekleri tüm açıklığıyla dile getirmeye ve vatandaşın sesi olmaya devam edeceğiz."
