CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin Bolu'da düzenlediği 59. "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" miting'inde konuştu. Konuşmasında ekonomiden güncel siyasete ve Filistin meselesine varıncaya kadar pek çok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"BİZ TÜRKİYE'NİN BÜTÜN DEMOKRASİSİNİ SAVUNUYORUZ"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TBMM'nin açılışında siyasi parti liderleri ile bir araya geldiği görüntüleri kastederek, "Birileri kendini gayrimeşru görüp, CHP'nin olmadığı yerde 'aman aman' deyip yıllardır bayramlaşmadığı partileri davet edip çay içti diye, yıllardır elini sıkmadıklarına şimdi çeşitli umutlarla el uzattılar diye esas kızılacak dururken, hiçbir günahı olmayan kişilere, parti seçmenlerine ağır gelecek sözler, laflar söylenmesin. Çünkü bildiğimiz bir şey var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'ni bir cephe olarak savunmuyoruz. Biz Türkiye'nin bütün demokrasisini savunuyoruz. Bunun için muhalefete muhalefet devrini çok gerilerde bıraktık" dedi.
CHP’nin Silivri’de tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim talebiyle her hafta Türkiye’nin başka bir ilinde düzenlediği ''Millet İradesine Sahip Çıkıyor'' mitinglerinin 59'uncusu Bolu'da yapıldı.
"HAYAT PAHALILIĞI DÜNYANIN SORUNUDUR DİYE SÖYLEYEN KİM VARSA YALAN ATIYOR"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitingde yaptığı konuşmada, TÜİK'in bugün açıkladığı eylül ayı enflasyonuna ilişkin, "Yüzde 3,2 enflasyon aylık. Bir de çıkıp diyorlar ki: 'Enflasyon dünyanın sorunu'. Dünya enflasyonu önce yendi, sonra pandemi geldi. Enflasyonlar yükselmeye başladı. Almanya’da 3 olan enflasyon 6'ya çıktı, paniğe kapıldılar. Avrupa ülkelerinde 4 olan enflasyon 8 oldu. Hızla harekete geçtiler. Faiz silahını doğru kullandılar ve enflasyonları aşağı çektiler. Bugün Avrupa Birliği’nin enflasyon oranı yıllık yüzde 2,7. Bizim bir aylık enflasyon Avrupa’nın yıllık enflasyonundan fazla. Yani enflasyon her yerde var. Hayat pahalılığı dünyanın sorunudur diye söyleyen kim varsa yalan atıyor" dedi. Özel, şunları kaydetti:
"BİZ CUMHURİYET HALK PARTİSİ OLARAK BU ÜLKEYİ AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TAM ÜYESİ YAPACAĞIZ"
"Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu ülkeyi Avrupa Birliği’nin tam üyesi yapacağız. Enflasyonu onlar gibi yüzde 1,5 yapacağız. Bolu’nun çiftçisi de Atatürk’ün dediği gibi 'milletin efendisi' olacak, emeklisi de, asgari ücretlisi de onurlu bir yaşam sürecek.
"BİR DAHA ASGARİ ÜCRETLİYE SELAM BİLE VERMİYORLAR"
Bu yılın ilk 9 ayının enflasyonu yüzde 25’i aştı, kendi rakamlarıyla. Asgari ücreti yılbaşında 22 bin lira yaptılar. Şimdi onun satın alma gücü o güne göre 16 bin 500’e düştü. Yalvarıyoruz, mücadele ediyoruz. Seçimde 'asgari ücrete dört kez zam yapabiliriz' diyenler yılda bir sefer veriyorlar. Onu da enflasyonun altında veriyorlar. Bir daha asgari ücretliye selam bile vermiyorlar.
"HER AY MAAŞI ENFLASYONA GÖRE AYARLANAN VE OTOMATİK OLARAK ZAMLANAN ASGARİ ÜCRET VERİLECEK"
Buradan hem asgari ücretlilere hem de ona oranlı olarak biraz üzerinde maaş alan herkese açıkça söylüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında insanca bir asgari ücret, aynı dünyadaki gibi bir yıldan sonra kıdemle hızla ondan uzaklaşan bir ücret politikası ve bu asgari ücretle her ay maaşı enflasyona göre ayarlanan ve otomatik olarak zamlanan asgari ücret verilecek.
"HER SORUNA HANGİ ÇÖZÜM ÖNERİSİNİ ÜRETTİĞİNİ DAHA SIK VE DAHA ÇOK DUYACAKSINIZ"
Asgari ücretliye yılda bir kere ver, sonra selam bile verme. Bu devir bitecek. Her yıl bir önceki ayın enflasyonu maaşlara yansıtılacak. Söz veriyoruz. Buradan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin yaptığı her mitinginde, her eyleminde, her toplantısında sizler böyle kendi geleceğinize sahip çıktıkça, kendi demokrasinize sahip çıktıkça Cumhuriyet Halk Partisi’nin de size nasıl sahip çıkacağını, sorunları nasıl çözeceğini, her soruna hangi çözüm önerisini ürettiğini daha sık ve daha çok duyacaksınız.
"CUMHURİYET HALK PARTİSİ ADIM ADIM İKTİDARA YÜRÜYOR"
Cumhuriyet Halk Partisi grubu yarın Bolu’da yaptığı kamptan sonra hem Meclis zemininde sorunlar kadar çözümleri söyleyen, hem sokaklarda, meydanlarda katıldıkları her toplantıda Türkiye’yi yönetmeye hazır kadrolarımızın ve Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi, ilk 100 günde, 500 günde neler yapacağımızı, kalıcılaşmış görünen sorunları nasıl hızla ortadan kaldıracağımızı teker teker anlatacaklar. Cumhuriyet Halk Partisi adayıyla, grubuyla, örgütüyle, milletiyle birlikte adım adım iktidara yürüyor.
"EKREM BAŞKAN'IN SEBEBSİZ YERE İÇERİDE YATTIĞINI KİMSE SANMASIN"
Ekrem Başkan'ın sebebsiz yere içeride yattığını kimse sanmasın. Büyük bir suçu var. Çünkü, örneğin 31 yıl önce birisi bir cinayet işlemiş olsa, bugün itiraf etse, yargılanmıyor, 'zaman aşımı var' diyorlar. Ekrem Başkan'ın 35 yıl önce, 17 yaşındayken, kayıt yaptırıp 34 yıl önce nakille geldiği, diploma aldığı üniversitenin diplomasını 31 yıl sonra iptal ediyorlar. O başımızdaki diplomasızı gönderip yerine helal diplomasıyla Ekrem Başkan'ı getirmeye kararlı mısınız? Şimdi öyle bir suçu var ki, Ekrem Başkan o diplomasızı üç kez üst üste yendi. Dördüncüyü yenmeye de karar verdi. O yüzden saldırıyorlar bu kadar.
"250 TANE BOEİNG ALACAK FAHİŞ FİYATA AMERİKA'DAN SIVILAŞTIRILMIŞ GAZ ALIYOR"
Erdoğan kendine çalıştı, yetmedi. Zenginlere çalıştı, yetmedi. Şimdi kime çalışıyor? Trump'a çalışıyor. Öyle bir şey ki, Trump'ın istedikleriyle kendi isteğini Trump'a ediyor. Dünyanın en acımasız alışverişi, o kadar zengin ülke, bu kadar yoksulluk, zorluk içinde yaşayan bir ülke, onların bize katkı yapması gerekirken, gidiyor, anlaşma yapıyor. 250 tane Boeing alacak. Fahiş fiyata Amerika'dan sıvılaştırılmış gaz alıyor. Türkiye'de Eskişehir'dekiler başta olmak üzere çok kıymetli mineralleri, nadir elementleri Trump istediği için, aynı Ukrayna'da olduğu gibi, Trump'a vermeye çalışıyor.
"SANDIKTAN ÇIKACAKSIN AMA SONRA DEMOKRATİK VE ADİL YÖNETECEKSİN"
Peki bunları yapıp da karşılığında ne alıyor? Hiçbir şey. Ne almış biliyor musunuz? Kendisi için meşruiyet almış. Ben söylemiyorum. Ben söylesem çıkıp itiraz etmekte haklı. Demesi lazım ki, 'Ya ben seçime girdim de, seçimden çıktım da, o da bu da'... Meşruiyetin iki ayağı var. Birincisi sandıktan çıkacaksın ama sonra demokratik ve adil yöneteceksin. Ben, sandıkla ilgili kısmıyla bunu getiren anayasa değişikliğinin öncesinde, sırasında, sonrasında olanlar; başta OHAL olmak üzere zaten meşruiyeti tartışmalı ama dese ki, 'Son sandıktan çıktım, devamında da adil yönetmedin, demokratik yönetmedin'. Ama bunları ana muhalefet lideri olarak ben değil; gidip de icazet aldığı, yan yana poz vermek için uğraştığı Trump söylüyor.
"MEŞRUİYET OKYANUS ÖTESİNDEN AMERİKA'DAN ALINMAZ"
Gitmeden önce Trump'ın Ankara Büyükelçisi, 'Hiç aklıma gelmemişti. Trump çok zeki bir adam. Erdoğan'a meşruiyetini vereceğim. Her şey güzel olacak. Her şeyi alacağım' diyor. Gittiği gün Filistin'le ilgili bir soruya, 'Trump savaşı bitiremedi' dedi diye bu sefer Dışişleri Bakanı, Erdoğan hakkında '5 dakika görüşmek için yalvarıyorlar. Erdoğan da gelecek, görüşecek. Bütün meseleler burada biter. Bir de ileri geri konuşuyorlar' diyor. Bu büyükelçi, o Dışişleri Bakanı bunu dedikten sonra, hiçbir şey olmamış gibi, Trump'ın yanına gitti. İlk cümle ne? Trump dedi ki: 'Hileli seçimleri en iyi bu bilir.'
Meşru olmadığını, Türkiye'de bir meşruiyetinin kalmadığını, Amerikan kamuoyunun da onu meşru bir aktör görmediğini kendi tespit etmiş. Mineraller, madenler, Boeingler, gazlar karşılığında ona meşruiyet vermiş. Buradan Erdoğan'ın gözünün içine baka baka söylüyorum. Meşruiyet okyanus ötesinden, Amerika'dan alınmaz; Bolu'dan alınır, milletten alınır.
"HİÇBİR GÜNAHI OLMAYAN KİŞİLERE PARTİ SEÇMENLERİNE AĞIR GELECEK SÖZLER LAFLAR SÖYLENMESİN"
Bu kadar zulüm, bu kadar haksızlık, bu kadar mücadele, bir de gitmiş Trump'tan icazet alıp darbeye girişmiş, bir de üstüne meşruiyeti de oralarda arıyor. Açıkça söylüyorum. Geçtiğimiz hafta bu otobüsün üstünde Filistin mitingi için muhalefet partilerinin liderleriyle birlikteydik. Her zor günümüzde bize koşan, gelen, destek açıklayan güçlü bir muhalefet var Türkiye'de. İYİ Parti'nin, DEVA'nın, Gelecek'in, Saadet Partisi'nin yeni mücadele hattıyla, Yeniden Refah Partisi'nin, DEM Parti'nin tüm süreçlerde CHP'ye yapılan saldırılarda destek açıklamalarını okuduk, ziyaretlerini kabul ettik, müteşekkirliklerimizi de bildirdik. Birileri kendini gayrimeşru görüp, birileri CHP'nin olmadığı yerde 'aman aman' deyip yıllardır bayramlaşmadığı partileri davet edip çay içti diye, yıllardır elini sıkmadıklarına şimdi çeşitli umutlarla el uzattılar diye esas kızılacak dururken, hiçbir günahı olmayan kişilere, parti seçmenlerine ağır gelecek sözler, laflar söylenmesin. Çünkü bildiğimiz bir şey var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'ni bir cephe olarak savunmuyoruz. Biz Türkiye'nin bütün demokrasisini savunuyoruz. Bunun için de şunu biliyoruz ki: Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.
"MUHALEFETE MUHALEFET DEVRİNİ ÇOK GERİLERDE BIRAKTIK"
Bunun için muhalefete muhalefet devrini çok gerilerde bıraktık. Geçmişte hatalar oldu, kusurlar oldu, tartışmalar oldu. Haklıyı, haksızı orada bıraktık. Biz önümüze bakarken kol kola, omuz omuza, dayanışma içinde; başımızdaki bu kötülüğe karşı kendini getiren, sandıktan kaçan, demokrasi treninden inen, bir daha seçim yapmamayı bile hesap eden, yapacaksa da kendinden sonrasına veliahtı bile aileden arayan birine karşı demokratik mücadele ile kazanacağız. Mücadeleyi büyütmeye, bütün muhalefete hep beraber sarılmaya söz mü? Söz mü? Sakın ha sakın kimse, iktidara muhalefet etmek varken muhalefete muhalefetle uğraşmasın. Bizim hedefimiz belli. Sandık gelecek, başımızdaki bu cebbarut iktidar gidecek."
"37 VATANDAŞIMIZ VE 200 AKTİVİST ŞU ANDA İSRAİL'İN ELİNDE"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Beyaz Saray, Gazze planını açıkladı. Daha bunun üzerinden bir gün geçmeden İsrail, Sumud Filosu'na saldırdı. 37 vatandaşımız ve 200 aktivist şu anda İsrail'in elinde. Türkiye'de hukuk devletini işletmeyenler dünyada da vatandaşlarımıza yapılan hukuksuzluklara ses çıkaramıyorlar. 37 tane civcivini alsan İngilizin, Amerikalının, İsraillinin karşına dikilir. 37 tane canımız İsrail'in elinde; bizimkilerin hiçbir şey yaptığı yok." dedi.
CHP Bolu'da "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingi düzenledi. Mitingde konuşan CHP lideri Özel, şunları söyledi:
"MAALESEF GÜNDE 100 ÇOCUĞUN ÖLDÜĞÜ YERDE BÜTÜN DÜNYA DA 'BELKİ KAN DURUR' DİYE DURDU"
"Beyaz Saray, Gazze planını açıkladı. Maalesef günde 100 çocuğun öldüğü yerde bütün dünya da 'belki kan durur' diye durdu; bir baktı ve aslında bu adil olmayan, haksız, eşitsiz yaklaşıma -hiç olmazsa kan dursun diye- bir şans vermeye başladı. Ama daha bunun üzerinden bir gün geçmeden İsrail, Sumud Filosu'na saldırdı.
"BİZ FİLİSTİN MESELESİNDE YANARLI DÖNERLİ ÇIKARLI MIKARLI İLİŞKİLERİN İÇİNE GİRMEYİZ"
37 vatandaşımız ve 200 aktivist şu anda İsrail'in elinde. Türkiye'de hukuk devletini işletmeyenler dünyada da vatandaşlarımıza yapılan hukuksuzluklara ses çıkaramıyorlar. 37 tane civcivini alsan İngilizin, Amerikalının, İsraillinin karşına dikilir. 37 tane canımız İsrail'in elinde; bizimkilerin hiçbir şey yaptığı yok. Buradan açıkça söylüyorum: Biz Filistin meselesinde yanarlı dönerli, çıkarlı mıkarlı ilişkilerin içine girmeyiz. Tarihsel bir tutarlılık içindeyiz.
"TÜM ULUSLARARASI TEMASLARLA GRUBUMUZ FİLİSTİN'İN YANINDADIR"
Ağzından 'günü gelince Filistin'i düşürmeyenler' böyle bir süreçte Filistin planında Gazze'nin bir yandan boşaltılması, yerine Trump'ın gelmesi, oralara kendince bir takım yatırımlar yapması, önündeki hidrokarbon yataklarına çökmesi gibi Amerika'nın kazançlı çıkacağı bir planı, Filistin lehine çevirebilmek için dünya kamuoyunu harekete geçirmek durumundadır. Ben kendi adıma hem başkan yardımcısı olduğum Sosyalist Enternasyonal'de hem Avrupa'daki bütün sol-sosyal demokrat partilerin örgütü PES'de bunun için mücadele ediyorum; etmeye de devam edeceğim. Tüm uluslararası temaslarla grubumuz Filistin'in yanındadır. Sonuna kadar arkasındadır.
"BİZ BOLU'DA SİYASETİ MİLLETVEKİLİMİZLE İL BAŞKANIMIZLA BELEDİYE BAŞKANIMIZLA BİRLİKTE YAPIYORUZ"
Malum, 19 Mart darbesinin üzerinden tam 198 gün geçti. İktidar o gün milletin sofrasından kalktı, gitti Trump'ın sofrasına oturdu. 198 gün sonra burada Bolu'dayım ve o günlerde söylediği bir sözü Bolu'ya hatırlatayım: Diyordu ki, 'Bir aya kalmaz insan içine çıkamayacaklar.' Bak, 7 ay sonra otobüsün üstüne çıktım yine. Bolu'nun gözünün içine bakıyorum. Birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar diyordu; milletin yüzüne bakıyorum, Bolu'nun gözünün içine bakıyorum ve buradan söylüyorum ki sen siyasi mücadeleyi bıraktın. Örneğin Erdoğan, Bolu AK Parti teşkilatına güvenmiyor; Bolu Ak Gençlik'e güvenmiyor, kadın kollarına güvenmiyor. Onun için yeni bir kol kurmuş, bizi yenmek için AK Parti'nin yargı kollarına güveniyor; yargı kolları başkanı Akın Gürlek'e güveniyor. Biz Bolu'da siyaseti, milletvekilimizle, il başkanımızla, belediye başkanımızla birlikte yapıyoruz. Biz sonuna kadar Bolu'ya inanıyoruz, gücümüzü de Bolu'dan alıyoruz; hizmeti de Bolu'ya yapıyoruz.
"CUMHURBAŞKANINA TEHDİT VE HAKARETMİŞ İÇİNDE NE TEHDİT VAR NE HAKARET"
Oraya bir yargı kolları başkanı koymuş. Bugün Fatih Altaylı'nın duruşması vardı. 104 gündür tutuklu, boş koltuk yayınını milyonlar izliyor adam içerideyken. Tutmuş, çıktı bugün 104 günün sonunda serbest kalması dışında bir seçenek yok, yapılan suçlama ağzınla söylediği lafın başını kırpmış, sonunu kırpmış. Efendim Cumhurbaşkanına tehdit ve hakaretmiş; içinde ne tehdit var, ne hakaret. Bugün tutukluluğun devamına karar verdiler.
" GEZİ'YE ONLARI AYŞE BARIM GÖTÜRDÜ DEDİKLERİ BÜTÜN SANATÇILAR 'AYŞE SÖYLEMEDİ' DEDİLER"
Ayşe Hanım 13 yıl önce Gezi Parkı'na gitmiş; buradan duyuralım: Şikayetçi, bunu şikayet eden diyor ki: 'Ayşe Barım'ı tanımam, sosyal medyadan Gezi'ye gittiğini gördüm, kızdım, şikayet ettim; gözümle görmedim' diyor. 248 gündür tutuklu. Hakim karşısına çıktı. Gezi'ye onları Ayşe Barım götürdü dedikleri bütün sanatçılar, 'Ayşe söylemedi' dediler. Hatta birisi dedi ki 'Ne Ayşe'si, ya beni Yavuz Bingöl çağırdı' dedi. Yavuz Bingöl o zaman özgürlükçüydü, bugün darbeci oldu. Erdoğan'ın dizinin dibine oturdu. Eğer şu kadarcık haysiyeti olsa birilerinin bu ifade üzerine giderler; nasıl karga tulumba herkesi alıyorlar öyle de değil. Bir telefon açın ya, bir telefon açın; Yavuz Bingöl'e bir ifadeye çağırın, göreyim. Ama Yavuz Bingöl Gezi’de suç işlemedi. Bugün AK Parti'nin kara düzenine alet olduğu için suç işliyor.
"KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER"
Furkan Karabay, Akın Gürlek hakkında haber yaptığı için tutuklandı; 114 gündür hapiste, arkadaşımızı bugün yine hapisten salmadılar. Onun için söylüyorum: Bizim birbirimizle uğraşmaya değil, hep birlikte mücadele etmeye, hep birlikte kazanma ihtiyacımız var. Ne diyoruz: 'Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber.'
"DEZAVANTAJLI BİR ZAMANDA MUHTEŞEM BİR BİRLİKTELİĞİ HEP BİRLİKTE YAŞADIK"
Bugün Bolu'da, Bolu tarihinin en önemli akşamlarından birini yaşadık. Dezavantajlı bir zamanda muhteşem bir birlikteliği hep birlikte yaşadık. Karşımızda bundan 23 yıl önce kendi hocasına Erbakan Hoca'ya 'Yaş yetmiş, iş bitmiş' diyen biri vardı. Bundan 25 yıl önce rahmetli Ecevit'e, 'Ölünce mi bırakacaksın be adam' diyen birisi şimdi o yaşlara geldi. Ben kimseye ne ölümü anarım ne yaşla dalga geçerim; Allah herkese sıhhat, afiyet versin. Güçleri yetiyorsa mücadele etsinler; bizi yensinler. Ama biz, gücünü Amerikalarda arayan, bu milletin gözünden ve gönlünden düşmüş olanlara karşı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini bir kez daha birinci parti yapmaya ve geçen seçimlerde olduğu gibi 'Türkiye'nin birinci partisi Cumhuriyet Halk Partisi' dedirtmeye devam edeceğiz.
"BİZ BU HALKIN PARTİSİYİZ BİZ SİZİN PARTİNİZİZ"
Biz oğlan mı olsun, damat mı olsun, atanmış bakanlardan TikTok'çu mu olsun; yoksa çıksın Erdoğan mı olsun? Rakip konusunda bir tercihimiz yok. Çünkü biz karşımızda kimin olduğuna değil, kimin gözünün içine baktığımıza bakıyoruz. Biz işçilerin, alın teriyle çalışanların, toprağa alnının terini sürüp oradan bereket fışkırtanların, açtığı dükkanında helal kazanç için siftah bekleyenlerin, geleceği dünyanın öbür ucunda değil hayallerini burada kurmalarını istediğimiz gençlerin partisiyiz. Biz emeklinin de, emekçinin de; yaşlıların da, gençlerin de; çiftçinin de, köylünün de, esnafın da partisiyiz. Biz bu halkın partisiyiz, biz sizin partiniziz. Hep beraber, partimizin yenilediğimiz programıyla, hükümet programımızdaki tüm vaatlerimizde açıklanan her bir vadimizle kimin yarasına merhem süreceğimizi söyleyerek, bu güzel ülkeyi güçlendirerek, kalkındırarak, adaleti, mahkemede de cüzdanda da sağlayacağız.
"ÇOK KAZANAN ÇOK VERGİ VERECEK, AZ KAZANAN AZ VERECEK, KAZANMAYAN VERGİ FALAN VERMEYECEK"
100 liralık verginin 89 lirasının milletten, 11 lirasının şirketten alındığı değil... Bugün yüzde 68 vergi dolaylı vergi. Çerezci dükkanına girince, ayakkabı alırken, elektrik faturasında, su faturasında, benzinde, telefonda fabrikatör ile kapısındaki bekçi aynı vergiyi ödüyor. Maaşlardan kesilen vergi ise yüzde 21. Etti 89. Yüzde 11 kurumlar vergisi. Biz bunu tam tersine çevireceğiz. Çok kazanan çok vergi verecek, az kazanan az verecek, kazanmayan vergi falan vermeyecek. Söz veriyoruz.
"ENİNDE SONUNDA O SANDIĞI DA GETİRECEĞİZ BU İKTİDARI DA DEĞİŞTİRECEĞİZ"
Her gün, sabah güneş doğduğunda yatağınızdan kalkarken şunu düşünün: İktidara dünden bir gün daha yaklaştık. İstedikleri kadar kaçsınlar, o sandığı kaçırsınlar; eninde sonunda o sandığı da getireceğiz, bu iktidarı da değiştireceğiz. Ve en sonunda, hep beraber Türkiye’yi kurtarmanın, demokrasiyi yeniden kurmanın ve bu ülkeyi hepimizin ülkesi yapmanın azmindeyiz, kararlılığındayız. Bunun için bir tek şeye ihtiyaç var: O da sizin inancınızı kaybetmemenizdir, gösterdiğiniz cesareti sürdürmenizdir. Bu meydanlara sığmayan mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeliyiz. Biz kazanacağız."





