(TBMM) - Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yönetim Kurulu Başkanı Canan Sarı, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Komisyon, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında bir araya geldi. Toplantının ikinci oturumunda KADEM Başkanı Sarı, gündemle ilgili görüşlerini paylaştı.
Sarı, savaş, terör, göç ve afet gibi olağanüstü durumların kadınları daha da savunmasız hale getirdiğini belirtti. Bu durumu ifade ederken, kadınların yaşadığı zorlukların ciddiyetine dikkat çekti.
Bazı örgütlerin, kadınların durumunu istismar ederek ulusal ve uluslararası politikada meşruiyet elde etmeye çalıştığını söyleyen Sarı, bu yaklaşımın kadınların potansiyelini engelleyen tehlikeli bir mekanizma haline geldiğine dikkat çekti. Sarı, şu ifadeleri kullandı:
"Terör örgütleri, kadın kimliğini duygusal ve ideolojik bir manipülasyon aracı hâline getirerek insani bir görüntü oluşturmaya çalışmaktadır. Bu süreçte kadınların yaşam alanları daraltılmakta, toplumsal rolleri yeniden tanımlanmakta ve kadınlar çatışma dinamiklerinin hedefi hâline gelmektedir. Bu nedenle, terörizmin toplumsal etkilerini anlamak yalnızca askeri ya da güvenlik perspektifiyle sınırlı kalmamalı; insan hakları, hukukun üstünlüğü, sosyal kalkınma ve toplumsal cinsiyet adaleti eksenlerinde çok katmanlı biçimde ele alınmalıdır. Kadınların terör süreçlerindeki çoklu rolü; güvenlik politikalarının ötesinde, sosyal politikalar, kalkınma stratejileri ve toplumsal dayanıklılık mekanizmalarıyla birlikte değerlendirilmesi gereken bir meseledir. Bu yaklaşım, hem kadınların kırılganlığını azaltmanın hem de terörle mücadelenin toplumsal meşruiyetini güçlendirmenin temel koşuludur.
" En büyük bedeli yine kadınlar ödemiştir "
Diğer yandan, terörün uzun yıllara yayılan etkileri toplumsal dokuyu derinden sarsan kalıcı sonuçlar doğurmuştur. Terörle iç içe geçen bu süreçlerde, pek çok can kaybının yanı sıra bölge ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan geri bırakılmış, yatırımlar durmuş, üretim potansiyeli zayıflamış ve toplumsal gelişme ivmesi ciddi biçimde kesintiye uğramıştır. Bu tablo içerisinde en büyük bedeli yine kadınlar ödemiştir. Kadınlar, toplumsal yaşamdan dışlanmanın en somut örneklerini deneyimlemiş; kamusal alana erişimleri kısıtlanmış, karar alma mekanizmalarından uzaklaştırılmış ve sosyal statüleri giderek zayıflamıştır. Kız çocukları ise bu süreci daha ağır yaşamış; özellikle eğitim hakkı ciddi biçimde sekteye uğramış, geleceklerini şekillendirme imkânları ellerinden alınmıştır."
"Kadın, her dönemde terörün açtığı yaraları saran barışın kurucusu olan en önemli aktördür"
Sarı, terörün yalnızca güvenliği tehdit etmediğini, aynı zamanda sosyal kalkınmayı, adaleti ve kuşaklar arası fırsat eşitliğini de zedelediğini açıkladı. Bu durumu değerlendirirken, "Ancak bugün artık başka bir noktadayız. Devletimiz; kararlı mücadelesiyle, güçlü iradesiyle ve milletimizin desteğiyle, terörle mücadelede büyük bir başarı ortaya koymuştur. Bir zamanlar uzak bir hayal gibi görünen terörsüz bir Türkiye, artık somut bir gerçekliğe dönüşmektedir. Bu, hepimiz için gurur verici bir kazanımdır. Bu kazanımın arkasında; devletimizin güvenlik stratejileri, siyasi iradesi ve toplumun mücadeledeki direnci vardır. Bu vizyonun en önemli unsurlarından biri de, toplumun yarısını oluşturan kadınların her alanda temsilini artırmak, toplumsal ve siyasi süreçlere aktif katılımını güçlendirmektir. Çünkü kadın, her dönemde terörün açtığı yaraları saran, aynı zamanda toplumsal iyileşmenin ve barışın kurucusu olan en önemli aktördür. Diyarbakır Anneleri bunun en sembolik örneğidir. Çocuklarını terör örgütünün pençesinden kurtarmak için başlattıkları o sessiz ve kararlı direniş, teröre karşı en güçlü toplumsal cevaba dönüşmüştür." dedi.