(İSTANBUL) - Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), "Geleceği Savunmak" programı çerçevesinde İstanbul Bahçelievler'de bir panel düzenledi. BTP Genel Başkan Yardımcısı Ali Bestami Kepekçi, bu tür etkinliklerle ergenler üzerinde artan uyuşturucu tehdidine dikkat çekti.
Panelde, vatandaşların uyuşturucu, çeteleşme, kumar, bahis ve ahlaki yozlaşma konularında bilinçlenmesi hedeflendi. Bahçelievler'de gerçekleştirilen etkinlikte, katılımcılara bilimsel veriler üzerinden bilgiler aktarıldı.
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi, uyuşturucu ve ekonomik durum arasındaki sıkı bağı şu şekilde açıkladı: "Ekonomik zorluk çeken ülkelerde, uyuşturucu ile mücadelede aile desteği yetersiz kalıyor. Eğer bir yönetim, ülkenin ekonomik problemlerini çözemezse, aileler çocuklarına sahip çıkmakta zorlanıyor. Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalarda bu durum net bir şekilde ortaya çıkıyor. Aile desteği şart ama öncelikle ekonomik sorunlar halledilmeli."
Ergenler, baronların hedefinde
Uyuşturucu baronlarının ergenleri neden hedef aldığını açıklayan Kepekçi, "Yirmi bir yaşına kadar uyuşturucu, alkol, sigara veya sanal bahis ile tanışmayan bireylerin, sonradan bunlara yönelme olasılığı çok düşük. Bu nedenle uyuşturucu baronları, gençleri hedef alarak onları ömür boyu bağımlı hale getirmeyi amaçlıyor. Henüz iradelerine sahip olmayan bireyler, en kolay av oluyor." dedi.
BTP Genel Başkan Yardımcısı Kepekçi, Türkiye'deki yataklı rehabilitasyon merkezlerinin yetersizliğine de vurgu yaptı. Avrupa ve Türkiye arasındaki farkları şöyle sıraladı:
"Türkiye'de AMATEM ve ÇAMATEM eleştiriliyor çünkü aile merkezli uygulamalar az. Bu kuruluşlar sonrasında bir yılda bağımlılıktan kurtulanların yüzde 60'ının yeniden madde kullandığı görülüyor. Bu durumu açıklamak gerekirse, Avrupa'da AMATEM ve ÇAMATEM gibi yataklı hizmetler mevcut. Türkiye'de yalnızca bin 270 yatakla hizmet sunuluyor. Avrupa'da bağımlılar, rehabilitasyon süreçlerinden geçiyor ve en az 3 ay boyunca tedavi ediliyor. İş bulma süreçleri ile destekleniyorlar. Bu sistem sayesinde Avrupa ve ABD'de tedavi oranları yüzde 30, bizde ise maalesef yüzde 60. "