(İSTANBUL) Boğaziçi Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Tuna Tuğcu hakkında başlatılan yine soruşturma ile ilgili açıklama yaptı. Üniversite yönetiminden yapılan açıklamada, durumla ilgili detaylara yer verildi.
Prof. Dr. Tuna Tuğcu, üniversitedeki boykot sürecinde öğrencilere kahve ikram ettiği için soruşturmaya maruz kaldığını sosyal medya hesabından duyurdu. Tuğcu, bu süreçte "Birazdan (nöbetten sonra) sanırım bugüne kadarki en saçma gerekçeyle açılan soruşturmada ifade vereceğim. Suçum öğrencilere kahve ikram etmek...Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var" demişler ama Naci İnci bana soruşturma açtı" ifadelerine de yer verdi.
"Onlar gibi yandaşlara para verseydim sorun olmazdı"
Soruşturma evrakının bir fotoğrafını paylaşan Tuğcu, durumu anımsatarak, Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüsü'nde 229 m² büyüklüğündeki alanın, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na uygun şekilde özel bir işletmeye kiralandığını vurguladı. 10 Şubat 2025 tarihinde bu alanda bir kafe faaliyete geçti. Ancak bazı öğrenciler, kafeyi zincir kahve markasının bir parçası olduğu iddiasıyla boykot etmeye başladı. 18 Şubat 2025 tarihinde üniversite yönetimi iddianın gerçeği yansıtmadığını açıkladı fakat boykot eylemleri sürdü. Öğrenci grubu, alışveriş yapmamanın yanı sıra, kafe içinde oturarak etkinlikler düzenledi, kendi kahve ve çay makinelerini kurarak ikramlarda bulundu ve diğer alıcıları uyardı. Uzun süren bu eylemler sonucunda işletmeci, 11 Nisan 2025'te kafeyi kapatmak zorunda kaldı.
"Kampüslerimizdeki kantinler, kamu hizmetinin özel işletme aracılığıyla sunulduğu mekânlardır; bu mekânlarda işletmecilerin sözleşme serbestisi ve gelir elde etme hakkı anayasal güvence altındadır"
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 47(a) maddesi, yükseköğretim kurumlarının öğrenci kantinlerini açma ve aynı zamanda öğrencilerin faydalanması için gerekli önlemleri alma yükümlülüğünü belirtiyor. Bu çerçevede üniversitedeki kantinler, kamu hizmetinin özel işletmeler aracılığıyla sunulduğu alanlardadır; işletmelerin sözleşme özgürlüğü ve gelir elde etme hakları anayasal güvence altındadır. İşletmecinin izni olmaksızın kafe alanında kahve ve çay makineleri kurmak, mekânın asli işlevine aykırı bir kullanım oluşturmuştur. Bu eylemler, işletmecinin müşteri akışını ve ticari kazanımlarını ciddi şekilde kısıtlamıştır. Eylemlerin uzun süre devam etmesi sonucu, işletmeci zarara uğrayarak kafeyi kapatmak zorunda kalmış, kafede çalışan kişiler de işsiz kalmıştır. Öğrencilerse, kafe hizmetinden mahrum kalmıştır.
Bu soruşturmanın ana sebebi, Prof. Dr. Tuna Tuğcu'nun kafe alanında kahve dağıtımı yaparak kafeyi kapatmaya neden olan toplu eyleme katılmasıdır. "
Tuna Tuğcu yaşanan süreci ANKA'ya anlatmıştı
Soruşturma kapsamında önceki gün ifade veren Tuğcu, soruşturmaya ilişkin ANKA Haber Ajansı'na konuşmuş, yaşanan süreci de anlatmıştı. Protestoların sürdüğü 17 Mart günü kafedeki öğrencilere kendi getirdiği kahveden ikram ettiği için hakkında soruşturma başlatıldığını aktaran Tuğcu, “Öğrencilere ücretsiz olarak kahve verdiğim için, işletmenin çalışmasını engellediğim iddia ediliyor. Soruşturmanın temel iddiası bu” demişti.
30 Ağustos'taki cinayeti anımsatmıştı
Soruşturmaya dayanak olarak gösterilen görüntülere ilişkin “Usulsüz bir şekilde üniversitenin özel güvenlik biriminden bir görevli, benim orada olduğum süre boyunca kamera kaydı aldı. Eğer orası bağımsız bir işletmeyse üniversitenin güvenlik görevlisi orada görev yapamaz, işletmenin kendisinin yapması gerekir. Eğer orası üniversitenin alanı olduğu için özel güvenlik orada çalışıyorsa, o zaman üniversitenin bir hocası olarak güvenlik görevlisinin çalıştığı yerde benim de öğrencilerime kahve ikram etmeme de bir suç isnat edilemez. Bu yapılan şey tamamıyla anlamsız, hukuksuz her şeyden önce utanç verici bir şey” demişti. Geçtiğimiz 30 Ağustos’ta üniversitenin kampüsünde gerçekleşen düğünde 15 yaşındaki Hilal Özdemir’in, hakkında 24 suç dosyası olduğu ortaya çıkan 20 yaşındaki Ayberk Kurtuluş tarafından öldürüldüğünü anımsatan Tuğcu, “Üniversite o gün orada güvenliği sağlayıp, o kız çocuğunu kurtarmak varken, ben kahve dağıtırken mi güvenliği oraya sürüyor” diye sormuş, şunları anlatmıştı:
“Deniyor ki, "Biz orada güvenliği sağlamak için özel güvenliği oraya soktuk’; başka bir işletmeye ait olmasına rağmen. O zaman 30 Ağustos’taki düğün de yine üniversiteye ait alan içinde dışarıdan bir şirketin yaptığı bir etkinlikti...15 yaşındaki çocuğun çalıştırılması da suçtur. Her ne kadar çalıştıranlar başka bir şirket de olsa, üniversitenin izniyle üniversitenin arazisi içinde bu suç işlenmiştir. Bunu denetlemekle yükümlü olan rektörlüktür. Rektörlük, üniversitede kaçak işçi çalıştırılması denetlemiyor; üniversiteye 24 sabıkası olan bir katilin girmesini, silahı sokmasını engellemiyor, 15 yaşındaki çocuğun öldürülmesini engellemiyor. Ama kafeye güvenliğe sokup, orada öğrenciye kahve ikram eden bir hocanın ve onun ikram ettiği kahveyi içen öğrencilerin görüntülerini almayı hak görüyor. Ve buna dayanarak hem hocaya hem de öğrencilere soruşturma açıyor"
"Olay, usulsüzlüklerin peşine düştüğümde başladı"
Tuğcu, geliştirdiği eylemlerin, 10 Haziran 2022'de bilgi işlemdeki bazı usulsüzlükleri tespit etmesi ile başladığını belirtti. Ardından usulsüz olarak verilen ihaleleri fark ettiğini söyledi. Bu konularla ilgilendiği için kendisine karşı baskılar yapıldığını ve YÖK'te iki kez soruşturma geçirdiğini anlattı. YÖK, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtip soruşturmaları iade etti. Ayrıca, Tuğcu tutuklanması için açılan bir davanın Danıştay tarafından da reddedildiğini ifade etti.
Tuğcu, kendisine uygulanan baskının sadece kahve dağıtımıyla sınırlı kalmadığını, başka konularda da benzer eylemlerle karşılaştığını iddia etti. Yalan beyanla hakkındaki soruşturmaların devam ettiğini belirtti.
"Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciler hakkında açılan soruşturmaların hesabını kaybettik"
Melih Bulu dönemi sırasında, Naci İnci rektör yardımcısıyken 500 öğrenci hakkında soruşturma açıldığını ifade eden Tuğcu, bunun yeterli olmadığını vurguladı. Her aşamada, öğrencilerin ve çalışanların haklarının ihlal edildiği durumlar yaşandığını söyledi.
"Olay sadece soruşturmalarla bitmiyor"
Direniş gösteren öğretim üyelerine açılan soruşturmaların arttığını belirten Tuğcu, öğretim üyelerinin atama yükseltme süreçlerinin geciktirildiğini ya da iptal edildiğini aktardı. Özellikle bazı akademisyenlerin sosyal güvencelerinin tehdit altına alındığını öne sürdü.
"Etik dışı atamalar yapılıyor"
Prof. Dr. Tuğcu, profesörlük şartlarını sağlamayan kişilerin nasıl profesör yapıldığını sorgulayarak, bunun etik bir ihlal olduğunu söyledi. Kendisine yapılan haksızlıkları ve eşitsizlikleri dile getirerek, Boğaziçi Üniversitesi'nde bu tür uygulamaların yoğunlukla yaşandığını ifade etti.
"Bu şartlar altında benim hocalık yapmam isteniyor"
Son olarak, Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili 48 dava dosyası ile uğraştığını belirten Tuğcu, araştırma laboratuvarına girememe ve araştırma ekipmanına el konulması gibi sorunlarla karşılaştığını hatırlattı. Tüm bu baskılara rağmen hocalık yapmanın nasıl beklendiğini sordu.