Habere dair notlar: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: ALTUĞ EKEN
(İSTANBUL) CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, 10 kişinin yargılandığı "Kent Uzlaşısı" davası öncesinde İstanbul Adliyesi önünde bir araya geldi. Çelik, "86 milyon yurttaş olarak Türkiye'nin her köşesinde birlikte yaşayıp üretiyoruz. İstanbul, 16 milyonluk bir metropol olarak, ülkemizin dört bir yanından insanların bir arada yaşadığı bir şehir fakat İstanbul'da Kürtlerin batı illerindeki yerel yönetimlerde söz sahibi olması nedeniyle arkadaşlarımız tutuklu. Türkiye'nin siyasi sahnesinde barış, kardeşlik ve demokrasi konuları tartışılırken bu tür uygulamaların derhal sona ermesi gerekiyor" diye konuştu. Tiryaki ise, "Bu mesaj açık: Sadece Kürt kimliğinden dolayı bu hukuksuzluk yaşanıyor. Kürt iradesinin yok sayılması net bir şekilde karşımızda," ifadelerini kullandı.
İstanbul'daki Kent Uzlaşısı davası sürüyor
31 Mart yerel seçimlerine dair CHP ile DEM Parti arasında yürütülen "Kent Uzlaşısı" süreciyle ilgili açılan davanın ikinci duruşması, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından gerçekleştiriliyor. Duruşma öncesi İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, gerçek sorunun "Kent Uzlaşısı" değil, "İstanbul ittifakı" olduğunu belirterek, "İstanbul ittifakının birer neferi oldukları için 10 arkadaşımız 7 aydır cezaevinde. Asıl sebep, mevcut siyasi güçlerin arkasına dizilmemek. 7 aydır kötü şartlarda mahkum durumundalar ve bu süre zarfında neyin yaşandığını hepimiz biliyoruz. Kent Uzlaşısı kapsamında, meclis üyelerinin tutuklanmasına gerekçeler arasında, "Kürtlerin batıda yerel yönetimlerde söz sahibi olması" ibaresi geçiyor. Türkiye'nin her yerinden birlikte yaşarken, İstanbul'da yaşanan bu adaletsizlik karşısında bu şekilde bir tutuklama gerçekleşiyor. Örneğin, Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer, yalnızca Kürt kimliği yüzünden tam 330 gündür hapiste," dedi.
Yargı siyasallaşıyor
Çelik, "Bu durum net bir çağrıyı beraberinde getiriyor. Türkiye'de barış, demokrasi ve kardeşlik konuşulurken bu tür uygulamaların son bulması gerekiyor. Bugün belediye meclis üyelerimizin serbest bırakılması şart. Tüm illerde kayyum uygulamaları sona ermelidir. Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk ve diğer arkadaşların da görevlerine dönmesi elzemdir. Yargının tamamen siyasallaşmış bir süreçte gerçekleşen bu uygulamalara karşı sonuna kadar direneceğiz. Adalet ve özgürlükten yana olan her siyasi parti, sivil toplum kuruluşu ve halkla birlikte bu mücadeleyi sürdüreceğiz," diye ekledi.
Kürt kimliği suçlama olarak öne sürülüyor
DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, iktidarın muhalifleri mahkeme süreçlerinde izole etmeye çalıştığını vurgulayarak, "Kent Uzlaşısı sürecinde yargılanan arkadaşlarımıza yöneltilen ana suçlama, Kürt kimliğiyle CHP listelerinden seçilmeleridir. Kısa bir özetle, bir Kürt'ün CHP listesinden seçilmesi, yerel yönetimlere sızma olarak görülüyor. Bu, açıkça Kürt düşmanlığı ve iradenin yok sayılmasıdır. Tüm bunlara karşı duracağız. Bugüne kadar yaşadığımız tüm zorluklara rağmen, mahkemelerdeki bu durum başka hiçbiryere benzemiyor. İktidar, diğer partilerle işbirliği yaparken Kürtlerin demokratik haklarını hiçe sayıyor," açıklamasında bulundu.
Açık düşmanlığın yanında çifte standart var
Tiryaki, "Bazı illerde AKP ve MHP'nin adaylarını desteklemesi meşru. Bunlar yasalarla uygun ama bir Kürt'ün başka bir siyasi partinin desteklediği bir liste üzerinden seçilmesi; bu adaletin olmadığı anlamına geliyor. Yargılama süreci bunun somut bir örneğidir. Umuyoruz ki adalet sistemini bağlayacak olan bu tutum, bu mahkeme tarafından sorgulanır. Yoksa, bu süreçte asıl mesele, Kürt sorunu ve demokratik hakların yapılamayacağı gerçeğidir," diyerek son sözlerini ifade etti.