(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD'de, İsrail'in büyük müttefiki olan ABD Başkanı Trump ile görüşmeler yaparken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İsrail'e yönelik sert bir açıklamada bulundu. Bahçeli, "İslam dünyasının ABD'ye ve İsrail'e daha güçlü bir tepki göstermesi gerekiyor" dedi. İşte Bahçeli'nin ifadesi: "İslam coğrafyası için NATO benzeri bir güvenlik ve savunma örgütü kurmaya ihtiyaç var. Bu, İsrail'in saldırılarıyla daha da belirgin hale gelmiştir." Bahçeli, "İsrail, Filistin, Lübnan ve Suriye'de Türkiye'nin karşısında yer alıyor. Türkiye'nin düşmanı olan her yapı ve grup, İsrail tarafından destekleniyor. İsrail'in, Türkiye'ye karşı bu coğrafyada bir vekalet savaşı yürüttüğü görülüyor. "Terörsüz Türkiye" ve istikrarlı bölge hamlesi, Türkiye'ye karşı olan İsrail hasımlığını açıkça ortaya koymuştur. İsrail'in, Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Mescidi Aksa'da karşımıza çıkması bir tesadüf değildir. İsrail'in nihai hedefinin Türkiye olduğunu anlamamız gerekiyor ve etrafımızı kuşatma politikası artık gözden kaçmıyor. Uluslararası hukuk açıkça ihlal edilmiş, Birleşmiş Milletler kararları yok sayılmıştır. Gazze'deki insanlığa karşı suçlar ve soykırımın durdurulması için, öncelikle ABD gibi ülkelerin İsrail'i destek verme arzusundan vazgeçmeleri gerekiyor. Türkiye'nin, İsrail'e karşı ortak bir savunma gücü önerisini başta İslam ülkeleri olmak üzere herkesin ciddiyetle değerlendirmesi ve desteklemesi şart."
"Kudüs Paktı derhal hayata geçirilmeli"
İslam dünyasının, Batı'nın Rusya karşısında korumaya çalıştığı NATO benzeri bir güvenlik ve savunma örgütüne ihtiyacı açık bir şekilde ortadadır. Bu bağlamda, Partimizin önerdiği "Kudüs Paktı'nın derhal hayata geçirilmesi gerekiyor. Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Mazlumları topraklarından koparmak ağır bir suç ve skandaldır.
"Türk milletinin sabrı artık taşmıştır"
Unutulmamalıdır ki Filistin'in güvenliği, Türkiye'nin güvenliğidir. Filistin devletinin tanınması, küresel barış ve huzurun anahtarıdır. Türk milletinin sabrı artık taşmıştır. Dış politikanın tüm barışçıl yolları Netanyahu hükümeti tarafından tüketilmiştir. İsrail, Suriye, Yemen, İran, Katar ve Filistin'i doğrudan vurmuş, Irak, Ürdün, Tunus, Suudi Arabistan topraklarına ve hava sahalarına fiili olarak saldırmıştır. ABD ise tüm bu saldırılarda İsrail'in yanında durarak suç ortaklığı yapmıştır. Bu nedenle İslam dünyasının ABD'ye ve İsrail'e daha güçlü bir tepki göstermesi gerekiyor. ABD üzerindeki ekonomik etki aracının akıllıca kullanılması şart. Batı dünyasından İsrail'e karşı tepki gösteren hükümetlerin yalnız bırakılmaması ve onlarla işbirliği yapılması önemlidir. Ayrıca, Doğu Akdeniz'de bir huzur kuşağı oluşturmak zorunludur. Bunun ilk şartı 1967 koşullarında iki devletli çözüm, ikincisi ise emperyalist güçlerin bölgede sürdürdükleri vekalet savaşlarını sona erdirmesidir.
"Netanyahu ve kabinesinin acilen ateşkes ilan etmeli"
New York Bildirgesi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi'nin ortak olağanüstü zirvesinde ortaya koyduğu hususlar önemli ve doğru adımlardır. Ancak, ne İsrail ne de baş destekçisi ABD'yi durdurmak için sözlerle yetinmek yeterli değildir. Artık, askerî seçenek de dâhil olmak üzere, İsrail'e karşı sert bir ültimatom vermenin zamanı gelmiştir. Netanyahu ve kabinesinin derhal ateşkes ilan etmesi, Filistin topraklarından askerlerini çekmesi ve yaşattığı yıkımı tazmin etmesi acil bir beklentidir.
"İsrail’e son ikaz yapılmalıdır"
Açlık sorunu derhal çözülmeli ve insani yardım yolu sınırsız olarak açılmalıdır. Aksi takdirde, İsrail "insanî müdahale" kapsamında meşru bir hedef haline gelecektir. Türkiye, bu durumda insanlık adına hareket etmekte kararlıdır ve gözünü budaktan sakınmayacaktır. Bu konuda güçlü bir mesaj, BM Genel Kurulu'nda tüm dünya liderlerinin huzurunda duyurulmalı ve İsrail'e son bir uyarı yapılmalıdır.